Bölüm 3

4.9K 454 64
                                    

3

Annem ve babam burada.
İstanbul'da o kadar restoran varken neden burası sanki? Of! Bittim ben.

"Etini yemeyi düşünüyor musun Zeynep? Yesen iyi olur. Babamla buranın sahibi arkadaşlar ve yemeklerini beğenmediğimizi düşünmelerini istemem. Bu hoş olmaz."

Görünüşe göre benim babamla da buranın sahibi arkadaşlar. Ve asıl hoş olmayan ne biliyor musun? Babamın beni burada seninle görmesi.

"Ben bir lavaboya gideyim," diyerek ayağa fırladım.
Anlaşılan bugünkü şansımın son kırıntılarını babamların bizden ve tuvaletlerden uzak bir masaya oturmalarına harcadım. Telefonumu yanıma almayı akıl edecek kadar kalmamış.
Allah'ım ne yapacağım şimdi?
Acilen Yağız'ı arayıp buraya çağırmam lazım. Aksi halde resmi olarak sı... Neyse...

Tuvalet aynasına umutsuz bakışlar atıp ne yapacağımı düşünürken birinin içeri girmesiyle bakışlarımı ona çevirdim.

"Afedersiniz," deyip yanına yaklaştım en kibar gülümsememle.
"Acaba telefonunuzu kullanabilir miyim?"

Bana şöyle bir baktı. Şaşırması normaldi tabi. Kadın tuvalete girer girmez telefonunu istedim.

"Ben benimkini masada unutmuşum ve acilen birini aramam gerekiyor."
"Peki," dedi kararsız bir şekilde.
"Çok teşekkür ederim. Iki dakika sürecek."

Telefonuna can yeleğiymişcesine sarıldım ve hemen Yağız'ın numarasını tuşladım.
İki çalıştan sonra açtı.

"Alo?"
"Yağız benim Zeynep. Yardıma ihtiyacım var."
"Zeynep! N'oldu? Sen iyi misin?"

Oyy! Nasıl da endişelendi benim için hemen... Boşuna kahramanım demiyorum ki...

"İyiyim, endişelenme. Yani şuan için..."

Babam, ona yalan söyleyip çocuğun biriyle dışarı çıktığımı öğrendiğinde iyi kalamayacağım.

"Ne olduğunu anlatır mısın çabuk?"
"Babamlar burada. İstanbul'da başka restoran kalmamış gibi buraya gelmişler."
"Of! Uğur Amcamı alkışlamak istiyorum bu başarısından dolayı şuan."
"Buraya gelmen lazım. Sonra ister alkışla ister yuhala umrumda değil."
"Tamam baş belası. Umarım karşıya geçmemişsindir."
"Yok, bizim yakada," deyip restorantın adını da söyledikten sonra acele etmesini de tembihleyip kapattım.

Telefonunu aldığım kadına minnetle teşekkür edip telefonunu verdim.

"Rica ederim," deyip aynaya baktı. Güzel olduğundan emin olunca da çıktı.
Bense birkaç dakika daha burada kalmak zorundayım. Ne kadar zaman kazanırsam o kadar iyi.
Of baba ya! Gittin burayı buldun di mi?
Güya evden uzaklaşalım baş başa vakit geçirelim diye dışarı çıkıyorlar hatta telefonlarını bile kapatıyorlar ve başka yer yokmuş gibi benim olduğum yeri buluyorlar. Asıl şanssız olanın babamlar olduğunu düşünüyorum.

Birkaç dakika tuvalette volta attıktan sonra Berke'nin dikkatini daha fazla çekmemek için dışarı çıktım. Annemlerin masasına özellikle dikkat ederek masaya geçtim.
Arkamda kalıyorlar bi de ya! Berke'yle yer değiştirmeyi önersem ne der?

"Berke, acaba diyorum sen buraya mı..."

Cümlem bitemeden Berke konuşmaya başladı.

"Nerede kaldın Zeynep? Ben bitirmek üzereyim etimi. Kararın değiştiyse şarap da koyabilirim sana."

Ben şimdi sana bi ko... Tövbe tövbe ya!

"Berke, babamlar burada. Ve ben onlara seninle çıkacağımı söylemedim. Şimdi görürlerse fena olacak."
"Ne olacak ya? Kaçıncı yüzyıldayız? Dövecek değiller ya!"

Bi' Dünya -ARA VERDİ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin