13. III. 1948
Çok sevgili karıcığım,
Bin bela ile bir haftada İstanbul'a gelebildim. Kızılcahamam ile Düzce arasında, yani Bolu Dağı ile Gerede havalisinde pek perişan olduk. Kara saplanıp gece dağ başlarında şoför mahallinde uyuduk, az daha donuyorduk. Üstelik İzmit Dağı'nı da kar sarmış, buradan geçerken makas, yani yay kırdık. Demirci Çingeneler bulup üstünkörü bir tamirle yola devam edebildik. Nihayet İstanbul'a geldik ama şimdi de tamir peşinde koşuyorum. Sana mektubu biraz geç yazıyorum, resimleri bekledim. Hakikaten vaziyetimizin bir kısmını ve çamurların mahiyetini bunlardan anlardın. Mamafih senin Filiz'le olan resimlerin müthiş sükse yaptı. Bunu yazmak doğru değil ya. Artık fiyakadan yanına varılmaz. Hatta birisi seni gösterip "Kızınız bu mu?" diye sordu. Ben de "Hayır, ablamdır," dedim. Neyse, havalar düzelip yollar açılıncaya kadar ister istemez İstanbul'da kalıp çalışacağız. Bakalım iş çıkacak mı, kazanabilecek miyiz. Yarın Kadıköy tarafına geçip bütün gün ev arayacağım. Mehmet Ali Zincirli Hürriyet'i çıkarmaya çalışıyor, fakat hiçbir matbaa basmıyor. Bir yerde ümit var, onu bekliyor. Sana Aliye Hanımlar, Siret, Mehmet Ali hepsi selam ediyorlar, Müzehher, Vâlâ Hanım da çok çok selam ediyorlar. Sen mektubu Adaletlere [Cimcoz] yaz, idarehaneye pek uğramıyorum, elime geç geçer. Adresi tekrar aşağıya yazıyorum. Binlerce defa ve hasretle yanaklarından, gözlerinden öperim sevgili karıcığım.
Sabahattin Ali
Mehmet Ali Cimcoz eliyle
İstiklal Caddesi 447/2
Beyoğlu / İstanbul
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canım Aliye, Ruhum Filiz
General FictionBüyük sıkıntıların yaşandığı çalkantılı dönemlerde bile ailesinin sorumluluğunu taşıyan bir yazarın eş ve baba olarak portresini çizen bu mektuplar, Sabahattin Ali'yi yakından tanımamızı sağlıyor. BASIM YILI: 2019 YAYINEVİ: YKY