kırkıncı mektup

27 1 0
                                    

5. VII. 1947

Sevgili Aliye'ciğim,  

Mektubunu aldım. Zekeriya Beyler Polonezköyü'nden iki gün önce dönmüşler. Bana dün uğradılar. Ben de hemen sana yazıyorum. Birkaç gün evvel sana elli lira yollatmıştım. İki gün evvel de iki yüz lira daha gönderttim. Bunlarla ev kirasını, elektrik parasını ver, ikinci yataklı ile gel. Fakat yatak zor bulunuyormuş, hemen yataklı vagonlara müracaat ederek ve benim karım olduğunu söyleyerek bir yer kapat. Müşkülat olursa Emin Karakuş'un (39)  yardımını iste. Sonra, İstanbul'a geleceğiniz gün belli olunca, iki üç gün evvelden şu adrese geleceğini bildir: 

"Bay Haluk Yetiş, (40) 

Ankara Caddesi, İzzettin Han No. 25,

İstanbul" 

Bu bizim idare memurumuzdur. Seni gelip trenden alır ve Moda'ya götürür. Zekeriya Beylere de ne günü geleceğini bildir. Onun adresi de şöyle: 

Bay Zekeriya Sertel,

Moda 

Kadıköy / İstanbul 

Tabii bana da yazarsın. Benim mektubumu da şu adrese yolla: Sabahattin Ali, Paşakapısı Cezaevi, Üsküdar, İstanbul. Bütün mektupları taahhütlü olarak gönder. Gelirken benim eski pantolonu, eski beyaz elbiseleri, beyaz gömlekleri, eski pabuçları ve bundan evvelki mektubumda yazdığım eşyaları ve kitapları getir. Ayrıca, Amerikan yazıhanenin üstünde ve kütüphaneye bitişik duran bir kitap vardır. Üzerinde Methode Mertner (41) yazar. Hani şu kutu gibi bir şeyin içinde duran Fransızca öğretme kitabı. Onu da getir. Senden aldıkları yirmi sekiz buçuk lira haksız olarak alınmıştır. Çünkü, Falih Rıfkı davası sonunda verilen karar bana henüz tebliğ edilmediği için katileşemez. (42) Bunun için mahkeme masrafını da alamazlar. Yoksa postacı veya mübaşir vasıtasıyla eve böyle bir karar tebliğ ettiler de sen aldın mı? Bana göndermeyi veya haber vermeyi unuttun mu? O zaman hapı yuttuk. Eve benim namıma herhangi bir şey tebliğ edecek olurlarsa sakın kabul etme. Benim adresimi ver. Evin kontratı senin üzerinde olduğu için haciz filan yapamazlar. Sana palavra atmışlar. Eğer evvelce eve böyle bir karar tebliğ ettilerse onu da al getir. Fakat kabul etmemek lazımdı. İnşallah böyle bir şey yoktur. O zaman mahkeme dalga geçmiş, katileşmeyen bir hükmü tatbike başlamış olur ki, mahkemeyi rezil ederim. Bana sık sık Mehmet Ali Aybar (43) da uğruyor. Sen buraya gelince Filiz'le beraber birkaç gün de onlarda kalırsın, Aliye teyzem (44) pek memnun olur. Mehmet Ali'nin karısı (45) kibar bir kadın. Beraber denize filan gidersiniz. Bildiğin gibi ben birisine Arnavut dedim diye iki aya daha mahkûm oldum. (46) da çok Fakat bu davada temyizden ümidim var. Eğer bundan da tasdik çıkarsa hapı yuttuk demektir, çünkü o zaman Falih Rıfkı yüzünden yediğim üç ay da buna eklenir, eder beş ay. Yani benim çıkmam da Şubat 1948 sonuna kalır. Fakat kurtulacağım hakkında ümidim kuvvetlidir. Ne ise, aldırma!Sonu iyi olacak. Hem çok iyi olacağına kuvvetle kanaatim var. Yeter ki biz azmimizi ve imanımızı ve bu millete itimadımızı kaybetmeyelim. Şimdilik, bu kadar. Yakında seni de, sevgili ruhum Filiz'i de İstanbul'da görmeyi ümit ediyorum. Zekeriya Beyler sizi hapishaneye getirirler, yolu öğrenirsiniz. Her ikinizin gözlerinizden, yanaklarınızdan, dudaklarınızdan, gıdılarınızdan milyonlarca defa öperim sevgilim. 

Sabahattin Ali 

Bütün arkadaşlara: Melihler'e [Melih Cevdet Anday], Necmi ler'e [Sarı] (47), Ümran Beyler'e [Öktem] (48), Cevdetler'e [Kudret], Emin Karakuşlar'a ve Emin Türkler'e [Eliçin] (49), Pertevler'e [Boratav], Muvaffaklar'a [Şeref], Niyazi Berkesler'e ve [Niyazi] Ağırnaslılar'a (50), hülasa soranlara ve sormayanlara selam, Rebia 'nın dalgacılığına mim koydum, alacağı olsun. 

(39) Sabahattin Ali ve ailesinin yakın arkadaşlarından Emin Karakuş, uzun yılar Hürriyet gazetesinin Ankara temsilciliğini yapmıştır. 

(40) Aziz Nesin'le Cumartesi dergisini yayımlamış, bir süre Tan gazetesinde muhabirlik yapmıştır. Markopaşa'nın yayımlanmasında büyük emeği vardır.

(41) O tarihlerde Almanca eğitiminde kulanılan bir metot kitabı. 

(42)  Sabahattin Ali, Markopaşa'nın 10 Şubat 1947 tarihli 10. sayısında yayımlanan "Biliyor musunuz?" başlıklı yazıdan dolayı Falih Rıfkı Atay'a hakaretten üç ay hüküm giymiştir. 

(43)  Türkiye'de sosyalist hareketin önde gelen isimlerinden biridir. İ.Ü. Hukuk Fakültesi'nde hocalık yapmıştır. Kapatılan Türkiye İşçi Partisi'nin eski lideri ve Sosyalist Devrim Partisi'nin kurucu başkanıdır. 

(44) Aliye Aybar, Mehmet Ali Aybar'ın annesi. 

(45) Siret Aybar. 

(46) S. Ali, Merhumpaşa'nın 26 Mayıs 1947 tarihli ilk sayısında yayımlanan "Hasan Ali - Kenan Döner Komedisi" başlıklı yazıda İsmet Rasin Tümtürk'e "Arnavutoğlu Arnavut" diyerek hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanmıştır. 

(47) Çalışma Bakanlığı teftiş kurulu başkanı ve Sabahattin Ali'nin yakın arkadaşı. 

(48) Dönemin Yargıtay başkanı. 

(49) Asıl mesleği öğretmenlik olan Emin Türk Eliçin, Almanya'da siyasal bilimler eğitimi görmüş, Türkiye'ye döndükten sonra çevirmenlik yapmıştır. 

(50)  1937'de askerdeyken tanışan Sabahattin Ali ve Niyazi Ağırnaslı'nın dostlukları uzun yılar sürmüştür. Türkiye İşçi Partisi'nin ilk senatörlerinden olan Niyazi Ağırnaslı, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının avukatlığını yapmıştır.  

Canım Aliye, Ruhum FilizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin