7

8.7K 911 208
                                    

Yorgunluk eylemi ile yakından haşır neşir olacağımı ezelden beridir biliyordum.

Rusya'ya yerleştirildiğim ilk günde de hayatımın normal gençler gibi olmayacağını da iyi biliyordum.

Şimdilerde sürekli sıkıştırıldığım için mental anlamda bitmiştim. Sürekli eğitimler, görevler, gizli gizli edinmemi istenilen bilgiler.. Üst üste defalarca kez iş bitirmiştim.

Ülkeme bilgi taşıyor görevimi yerine getiriyorken diğer yandan Rusya'nın öldürücü soğuğunda eğitimlerden geçiyordum. Ukrayna'yla Rusya adına çatışıyor, akşamında uykusuzlukla savaşıyordum. Benim düşmanım bile olmayan insanlara kurşun sıkmak görevimin en zor kısmıydı.

"Bugün beş leş aldım!" Elindeki votkayı kafasına diken Konstantin, hırıltılı bir gülüş çıkarmıştı boğazından. Suratı kıpkırmızıydı ve mavi gözlerinin beyazı bile yüzü gibi kıpkırmızıydı.

"Andrei Roskol bugün anıtını dikse hakkındır!" Victor sırıtarak karşısında oturan dağ ayısının dizine vurduğunda Konstantin gururla arkasına yaslandı.

Çatışmadan dönüyorduk. Tam tamına iki saattir sıcak çatışmadaydık. Bölgenin güvenliğini sağlayan birime saldırı düzenlenmişti ve anında bizim tim yardım için askeriyeden çıkarılmıştı.

"Kardeşim de üç leş aldı!" Olezka beni kollarına çekip sıkı sıkı sarılarak duyurduğunda, diğer askerler votkalarını benim için kaldırdı.

"Öyle kızım olsa benimde elim çalışır!" Sergei alt dudağını ısırarak konuştuğunda gözlerimi ona diktim. " Anlatsana biraz, o ateşli sarışını sikmek nasıl bir his?" Hâlâ Maria ile sevgili olduğum için benimle uğraşıyorlardı.

"Seni altıma yatırır nasıl bir his olduğunu kanıtlarım Sergei, kapa o sikik çeneni!" Victor alt dudağını ısırıp büyük bir 'ooo' nidası çektiğinde, Konstantin bile gözlerini büyütüp sırıttı.

"Bu kadar gerilme esmer Rus, kızına kaldırmadım, sadece şaka yapıyordum." Kaşlarım çatılırken, elimi sıkıp sakinleşmemi isteyen Olezka'nın elinden kurtuldum.

"Zaten kaldıramazsın yarrak!" Sinirle gözlerimi yüzüne diktiğimde, irkilse de erkekliğine yediremeyip tekrar sırıtmaya çalıştı.

Zaten öldürdüğüm üç Ukrayna askeri için kendime kızıyordum, sinirimi ondan çıkarmamak için zor tutuyordum kendimi.

"Korkuyor musun sikinin yetmemesinden Boris?"  Sırıttı kendini toparlayıp. "Korkma yetmediğinde yollarsın altıma, doyurur ikinizi de mutlu ederim." Anton susması için ağzını son anda kapamayı akıl ettiğinde, elini sıkıca bastırıp kafasını kendine çekti.

Lakin ben de ipler kopmuştu.

Oturduğum yerden öne kayıp karşılıklı oturduğumuz koltukta yakasından yakalayıp kendime çektim. O an Anton bile çekim hızıma yetişemeyip yana savrulmuştu.

Sergei orantısız kuvvetime ayak uyduramayıp yere yattığında, anında üstüne çıkıp çenesine bir yumruk savurdum.

Beni üstünden kaldırmaya çalışan Victor ve Anton'dan kurtulduğumda, çenesini elimle kavrayıp  sağ elimle yaptığım yumrukla tekrar buluşturdum. "Şimdi de yarrak kürek konuşsana lan?" Saçlarından kavrayıp kafasını yere çarptığımda büyük bir inleme bıraktı askeri araca. "Yemiyor mu lan? Hadi konuş?" Dişlerimi sıkarak yüzüne bağırdımda gözlerini yumdu.

Konstantin beni üstünden kaldırıp kenara çektiğinde askerler giden araçta dengede durmaya çalışıp aramıza girdiler.

Victor yanağımdan kavrayıp yüzümü sağa doğru çevirdiğinde, göz göze geldik. "Oğlum sakin ol." Dedi hâlâ üstündeki şaşkınlığı atamadan.

MAHŞER | GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin