39

3.6K 639 872
                                    

Şu an alparslan'ın askeriyede geçirdiği toplam süre bir yıl üç ay. Normal askerliğini burada yapmadığını söylememe gerek yok diye düşünüyorum yaştan anlamış olmanız gerekiyordu. Şu an yaptığı meslek olan askerlik.

Ve kafanızda Alparslan'ı daha naif, daha sevimli hayal ettiğinize dair birkaç şey okuduğum için belirtmek isterim ki Alparslan aşığıdaki gibi gözüküyor bedenen;

Ve kafanızda Alparslan'ı daha naif, daha sevimli hayal ettiğinize dair birkaç şey okuduğum için belirtmek isterim ki Alparslan aşığıdaki gibi gözüküyor bedenen;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Havaların bize öfke kusmadığı günlere girmiştik. Kavurucu soğuk artık bizden gazabını esirgemeye başlamıştı.

Ivana'yı kendi şirketinden alışımızın üstünden üç gün geçmişti. Roskol kendi üstleriyle raporu paylaştığındaysa üstü örtülü bir şekilde serbest kararı çıkarılmıştı. Trajikomik olaylar silsilesine adını altın yaldızlı harflerle kazımıştı çünkü resmen silah kaçakçısını kendi ellerimizle sokağa salıyorduk.

Bütün bunların yanına kendi istihbaratımın kahramanı ilan edilmiştim. Çünkü roskol'un yanında yakalanmadan bu kadar uzın süre kalan tek kişiydim, bir sene olmuştu çünkü.

Raporlarımda Roskol ile abi kardeş kadar yakın bir ilişkimiz olduğunu not düşmek zorunda kalmıştım çünkü sıkıştırmalarının önüne başka türlü geçilemiyordu. Ivan her ne kadar iki ülke arasında köprü olup yatıştırmaya çalışsada herkes akbaba gibi beni bekliyordu.

"Kalkın masadan!" Duyduğum emirle irkilip kalorifere yasladığım ayaklarımı indirdim hemen.

Başımı kaldırdığımda yüzü kıpkırmızı bir şekilde tepemizde dikilen Tatiana'yı gördüm. "Komutanım?" Hepimiz ayağa kalktığımızda bu şaşkın ifadeyi Konstantin vermişti.

"Petrov hariç herkes gitsin." Bir öncekinden daha çok şaşırtan emri ile Victor'un gözleri bana kaydı. Benden bir şey bulmayı bekliyordu ama aynı aptal ifadeyle ona baktığımı görünce diğerleri gibi asker selamı vererek bizi yalnız bırakmıştı.

Herkes gittiğinde sandalyeye oturdu bana hiçbir şey demeden. "Otursana." Bacağını titreterek salladığında gerginlikten öldüğünü çok rahat anlamıştım. Bir şey demeden emrini yerine getirip kalktığım sandalyeye geri oturdum.

İki dakika boyunca gözleri omuzumda dizini titretmeye devam etti. Ardından dudaklarını dişleyip kollarını masaya yasladı. "Birini dövsem ama askeriye sınırları içerisinde.." Cümleye girişi o kadar ani olmuştu ki kaşlarımı kaldırıp şaşkınlıkla baktım ona. "Soruşturma açmaları ne kadar kısa sürer?" Masayı o kadar çok sallıyordu ki kendisi yerinde duramadığından istemsizce kollarımı masadan indirdim.

"Komutanım.." Dedim sırıtmadan duramazken. "Bana mı soruyorsunuz?" Benden daha çok eğitim alan, her şeyi ayrıntısına kadar öğrenen oydu çünkü askeri akedemiyi bitirmişti kadın, bana sorması absürt olurdu.

MAHŞER | GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin