40

4.1K 696 794
                                    

Bu yazar üst üste bölüm atmıştır, kayıtlara geçilsin.

Düzenledim ama vpn ile girince kaydettiklerim sıfırlanabiliyor hata varsa bu yüzden kontrol ettim çünkü.

Bazı zamanlarda yanlış yerde bulunmanın kaderin bir cilvesi olduğuna gerçekten inanıyordum. Kader denen şey inanan insanların sığınağıydı. Ben inançlı bir insan değildim. Bir tanrının varlığına inanıyordum ve bunu inkar etmiyordum. Dinlerle ilgili hiç araştırma yapmamıştım ama birine sığınma hissinin zavallı hissettirmediği tek zaman yaratıcına sığındığın zamandı.

Şimdide günahlarım için af diliyordum ve işleyeceğim günahlar için bağışlıyıcı olmasını diliyordum.

Çünkü ben büyük bir yanlışın içine sürükleniyordum. Vatanım için bir şeyler yapmak elbette günah değildi ama benimle aynı surette yaratılan cinsime karşı yaptığım bir yasağı çiğnemekti.

Kapı kulbunu aşağı indirdiğimde tüm hareketlerim küçük ve sessizdi. Gecenin bu saatinde ortalarda görünmem yasaktı ve ben hep yaptığım gibi bütün yasakları çiğniyordum.

İçeri girdiğimde derin bir nefes alıp kapıyı aynı yavaşlıkla kapattım. Elimdeki küçük not kağıdını parmaklarımda sıkı sıkı tutuyordum.

Işığı açmadan ilerlediğimde bir yandan duvara tutunuyordum düşmemek için.

Sonra onu gördüm. Bu karanlıkta neden yatağında oturuyordu bilmiyordum ama eli bir şeye uzanıyordu ay ışığından seçebilmiştim.

Sonra beni kendime getiren sesi duydum. Silahının emniyetini açmıştı. Gülümsedim, koskoca binbaşının odasına gerçekten yakalanmadan gizli gizli girebileğimi mi sanıyordum? Elbette anında uyanıp silahına davranacaktı.

"Benim.." Diye fısıldadım karanlık odanın içinde. "Boris." Saniyeler içinde açılan gece lambasıyla yüzünü görebildim.

Çoğu zaman maviye çalan yeşil gözleri sarı ışıkta koyu görünüyordu. Üstünde gri bir kısa kollu vardı, kaslı vücudunu sarıyordu tişört.

Silahının emniyetini geri kapattığında komidinin üstüne koyup anlamayarak baktı bana. "Bir şey mi oldu?" Diye sordu en sonunda yatakta tamamen oturur pozisyona geldiğinde.

Hiçbir şey demeden yanına yürüdüm ses çıkarmamaya özen göstererek.

Uykulu olduğu için ve birden bire açmak zorunda kaldığı ışık yüzünden gözlerini kısıyordu. Yatağına dizimi yaslayıp ona yaklaştığımda anlamayarak baktı yüzüme. Yine de umursamadım, yatağa tutunmadığım sol elimle yanağını kavrayıp öptüm onu.

Yatağa tutunduğu elinin hakimiyetini kaybettiğinde sendeledi ama anında koluna destek alıp engelledim düşmesini. Uyku sersemi olduğundan ve beklemediği öpücükle dengesini şaşırmış gibiydi.

Göz göze geldiğimizde dudakları aralandı. Birkaç saniye konuşamadı. Sonra kaşları çatıldı ve kendine geldi. "Bu ne içindi?" Diye sordu. Deli olduğumu düşünüyor muydu diye düşünmeden edemedim.

"Dolabıma hediye bırakman ne içindi?" Sorusuna soruyla karşılık verdim hiç düşünmeden.

Yutkunduğunu hareket eden adem elmasından anladım. "Notu okumuşsundur." Bakışları kısa bir an yüzümde gezindi.

Notta şöyle yazıyordu;
Sen düşündüğünden daha fazlasısın.

Ondan başkasından elbette beklemiyordum. Neden aldığını da anlamıştım. Dün yaşadığımız kavganın telafisini yapmak istemişti emindim.

MAHŞER | GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin