Bora
Evet duymuştum ilki sıkıcı olsa bile diğeri gururumu okşamadı desem yalan olur. Ama duruma baktığımda o da kendince haklı bizim yüzümüzden saçma tiplerin saldırısına uğradı sayılır. Asıl soru Ben Can'dan utandığım için mi bunu yaptım?Böyle söyleyince gerçekten çok kötü ama ben ondan utanmıyorum sadece aile sırrını korumaya uğraşıyorum. Ayrıca zaten sırtımda yerince yük var ve bu yüklerin temel sebebi Can. Hayatımı zorlaştırmaktan başka bir şey yapmıyor. En azından benden uzak dursun diyorum ama o da olmuyor. Annesinin her zaman el üstünde tutuğu çocuk benim için tam bir işkence sebebi.
Merhamet duygularım yıllar sonra kabaracak zamanı bulmuştu gerçekten. Çizelgeyle belirlemiş zorlu bir yaşamın ortasında çırpınırken bugün için yapmam gerekenleri ertelemem gerekiyordu. Hikmet Soyalp'in kulağına gideceğinden de hiç şüphem yoktu. Benden beklenen şey saçma derslere girdikten sonra şirkete girip sıkıcı duvarların arasında önüme gelen işlerle ilgilenmem, bıkkın suratlı insanlarla ve en önemlisi ortamı buz gibi hissettiren babamla toplantılara katılmamdı ama bu zamana kadar kaçtığım bu durum son bir kaç senedir peşimi bırakmıyordu. Üstelik bugün için işiteceğim azarlar kulağımı şimdiden çınlatmaya başlamıştı ve acıyla 10. kez çalan telefonum bunun bir habercisiydi. Ekranda yazan asistanın numarasını meşgule attım. Açıklama yapacak modum yoktu. Dışarından Yan koltukta oturan Can'a baktığımda ise artık mantıklı düşünmenin zamanın geldiğini hissettim, Şirkete gidecektim ama malum durumlar yüzünden tekrar eve gitmek en iyisi annem gelene kadar idare edecektim artık bir günlüğüne.
Arabaya sıkıntıyla bindiğimde bir terslik olduğunu fark ettim. Çünkü Can'ın olduğu bir yer asla sesiz olmazdı. Yanımda uslu uslu oturan kardeşime baktım keşke hep böyle olsa.
Arabayı çalıştırdım, biraz yol almıştık ki Can'ın sözüyle dünyam başıma yıkıldı.
"sen benden utanıyor musun abi ?"
O kızı bir elime geçirirsem, durduk yere Can'ın aklına saçma sapan şeyleri sokup beni delirtmeye çalışıyordu Şimdi uğraş uğraşabilirsen. Keşke hiç burnunu sokmasaydı her şeye, aklıma gelen şeyle gözlerimi yumdum çünkü olmasaydı durumlar belki daha kötü olacaktı. En azından çok bilmişlik yapıp şu soruyu duymama sebep olmasaydı.
Ne cevap vereceğimi düşünürken Can birden ağlamaya başladı. Kulağımın dibinde bebekten farkı olmayan tiz ses karşısında giderek artan sinirimi kimseye zarar vermeden yatıştırmak için direksiyonu sıkıyordum ama omzumda hissettiğim darbeden sonra işlerim hiç yolunda gitmeyecek gibi gözüküyordu. 22 yaşında olan ama aklının bir çocuktan farkı olmayan kardeşim aynı zamanda gücünün de farkında değildi. Eli bir kez daha koluma çarptı ne yaptığını bilmiyordu.
"utanıyorsun işte sevmiyorsun beni " son darbesi o kadar sert oldu ki direksiyonun hakimiyeti kayboldu, arabanın boş yolda çizdiği zikzaktan sonra zorlukla kontrol altına almayı başarabildim ve ani bir manevrayla sağa çektim .İşte şimdi delirmiştim. Yanımda korku dolu gözlerle bana bakan çocuğu yok etmemem için tek sebep yarın onu görmeyi bekleyen annesiydi.
Kendimi arabanın dışına attım derin nefes almam gerekiyordu yoksa ortada Can diye biri kalmazdı. Ceketin cebinde olan paketime uzandım içinden bir dal çıkarıp yaktım. Belki biraz olsun beni rahatlatırdı. Yaslandığım kaputa iyice yerleştim ve başımı kararmış bulutlara çevirdim. İçleri o kadar doluydu ki çakan şimşekler bunun bir göstergesiydi. Yüzüme değmeye başlayan yağmur damlaları da artık boşalmanın zamanı gelmişçesine hızlanmaya başladı. Yarısına geldiğim sigaradan bir yudum daha içime çekmek istedim ama ıslanan dal istediğimi vermeyince fırlatıp attım. Zaten ne zaman istediğim bir sonucu almıştım ki şimdi alacaktım?
Bıkkınlıkla arkama döndüğümde hala ağlamakta olan Can'ı gördüm. Acımadan daha farklı olan bir duygu içimi kapladı ve annemin yıllar önce söylediği sözü aklıma getirdim.
"Kendini bir kez onun yerine koy Bora. O zaman onun ne kadar sevgiye ,ihtiyacı olduğunu göreceksin."
Peki ya o, bir kez olsun o kendini benim yerime koysa. Belki benim ihtiyaçlarımı görürdü. Mesela her çocuğun isteği olan sevgi benim de hakkımdı. Akılı yerinde olan çocukların ilgiye ihtiyacı yok muydu?
Tüm bunları düşünmek zaman kaybından öteye gidecek bir durum değildi. Yine mantıklı olanı yapıp kendimi onun yerine koymalıydım böylece onun gibi hissedebilirdim. Adımlarımı onun bulunduğu kapının oraya yönlendirdim. Camdan benim ne yaptığımı izleyen Can'ın kapısını açtım ve yere çöktüm böylece onunla aynı hizaya gelip onu ikna edebilirdim. Kendi ruh sağlığım için anlayışlı bir abi gibi davranmak zorundaydım. İkimiz içinde kötü sonlu binlerce planı aklımdan geçirmiştim. Bunları uygulamaya koymaktan kaçınmam lazımdı. Sahte sevgi ifademi takınıp
"Bak Can ben senden utanmıyorum. Sen çok akıllı bir çocuksun neden senden utanayım ki?" dedim zoraki bir gülümsemeyle.
burnunu çekerek "Ama bende okuluna gelmek istemiştim en sevdiğim defterimi yanıma bile adım " evet yol boyu elinde sıkıca tutuğu şey o muymuş ?
"Anlıyorum seni ama ben okula ders için gitmedim ki sadece imza atmam lazımdı başka zaman gideriz tekrar defterini unutmayacaksın o zaman ama anlaştık mı?" kafasını salladı işte bu kadar kolay .
"Şimdi tak bakalım kemerini gidiyoruz." sözümü dinlemeye başlamıştı sonunda.
Bende yerimi aldım, şarkı açmasına izin verdim saçma dans hareketleriyle eğlenirken eve doğru yol aldık. Artık annemi beklemekten başka seçenek yoktu.
Eve geçince Can odasına gitti zaten zamanın çoğunu orda geçiriyordu. Kafamı dinlemek için iyi bir zamandı. Yatılı hizmetçilere de izin verdiğimizi hatırlayınca bu akşam dışarıdan yesek sorun olmaz diye düşündüm. Pizza sipariş verdikten sonra telefonumda dolaşırken tanıyor olabileceğim kişilerde sabahki kızı gördüm .Hesabı gizliydi tahmin ettiğim gibi. MELTEM GÜL
Profil fotoğrafında kızıl dalgalı saçları ve gülümsemesiyle parlıyordu. Böyle kızları çirkin bulurdum genelde ama telefonu elimden bırakamamı sağlayan çözemediğim bir şey vardı. Kapalı olan hesabında 7 tane fotoğrafı ve az takipçisiyle gözlerden uzak takılmayı seven biri gibi gözüküyordu. Profiline güllerden nefret ederim yazmış. Soyadına karşı yapılmış çok manidar bir açıklama. Sanırım birilerine vereceğim teşekkür hediyesi için çok fazla düşünmeme gerek kalmayacak. Ayrıca bir link de eklemişti. Tıkladığımda bir müzik listesi karşıma çıktı .Başlığı "Kafam Kadar Karışık" olan listeden şarkıları incelemeye başladım. Güzel bir zevki vardı ve gerçekten çok karışıktı. Çalışma masamda dosyaları düzenlerken yıkıcı bir şarkıdan sonra Roman havasına geçiş yapılınca kahkahamı tutamadım. Kafasının bu kadar karışık olması beni de şaşırtmıştı gerçekten. İlginç bir karakteri vardı, gerçekten çok ilginç.
Telefonu tekrar elime alıp, takip et butonuna basarken aklımdan geçen yarın için yapacağım ve bayılacağı! küçük sürprizdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV ve DİREN
ChickLitSevmek yeter miydi çoğu zaman Ya biri direnirse bütün hayata, köreltirse kalbini bir edayla Direnirse bütün ruhuyla, Kalır mı geriye bir sevda? Can; Bora'nın kardeşi, engelli olduğu için nüfusa bile kaydedilmeyen zavallı çocuk adam. Onu koruyansa...