Bölüm 20 Ters yüz

29 10 0
                                    


Gitmişti, arkasına bakmadan uzaklaşmıştı, gerçeklerden kaçmayı seçmişti. Bense sağlık ekiplerinin götürdüğü adamı ambulans hareket edene kadar, kalabalığa karışmış bir şekilde, kulağıma gelen acı dedikodular eşliğinde bekledim. Giden aracın arkasından çalan telefonumun çıkardığı sesle kafamı yerden kaldırdım. Arayan Yaren teyzeydi. Neredeyse kapanmak üzere olan telefonu açtığımda gelen mutlu ses karşısında nabzım hızlandı.

"Alo Meltem geldik biz kızım. Siz nerede kaldınız?"

Ne denir ki? Nasıl cevap verilir? Yaren teyze tekrar seslendi.

"Meltem?"

"Yaren teyze, geliyorum birazdan bekleyin siz."

Cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Telefonda söylemek zordu ve nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum. En önemlisi ise ambulansın ardından birinin hastanede olması gerektiğiydi. Bu kişi Bora değildi. Arka tarafta park ettiğim arabanın yanına geldim, elimden geldiğince hızlı bir şekilde AVM'ye ulaşmalıydım.

 AVM'nin önüne gelince koşar adımlarla sinema katına çıktım. Etrafta onları ararken bekleme bölümünde buldum. Can koltukta ayaklarını sallayarak oturuyordu ve Yaren teyze etrafını sıkıntıyla izliyordu. Beni görünce oturduğu yerden kalktı başta heyecanla yaklaşsa da bir sorun olduğunu fark etmişti. Endişeli gözlerle yüzüme bakarken,

"Meltem, Bora nerde?" dedi. Kolundan nazikçe tutup bize merakla bakan Can'ın göremeyeceği bir yere çektim. Yüzüme bir şeyleri anlamak ister gibi bakıyordu.

"Yaren teyze, şimdi bir şey söyleyeceğim ama korkma lütfen."

"Bora'ya mı bir şey oldu?"

"Hayır! o iyi yani iyidir. Hikmet amca kalp krizi geçirdi, hastaneye kaldırıldı."

Tek nefeste söylediğim cümle karşısında kadının dolan gözlerine baktım sorasında ani gülümsemesi karşısında ne düşüneceğimi şaşırırken,

"Bora iyiyse sorun yok."

"Yaren teyze, hastaneye gidilmesi lazım."

"Doğru söylüyorsun, hadi gidelim o zaman."

Can'a doğru seslendi, Can yanımıza gelip filmin giriş saatini belirtince oğlunun elinden tuttu,

"Hayır, oğlum gel bugün farklı bir işimiz var."

Anlamaz gözlerle onu seyrediyordum. Yaren teyze çok merhametli  ve sıcak kalpli bir insandı. Kocasının bu durumuna ise yeterince üzülmemişti ya da üzülmemiş gibi davranıyordu.

"Meltem, ben şoförü yolladım Bora ile döneriz diye. Taksi bulmamız gerekecek."

"Ben arabayla geldim, gidelim beraber." Kafasını salladı. Arabanın yanına geldiğimizde Can arka koltuğa geçti. O da bir şeyler olduğunu anlamıştı ve sessizdi. Yol boyunca Yaren teyzeyi gözümün ucuyla takip ettim. Akan gözyaşını çaktırmadan silmeye çalışıyordu oysa üzülmesi çok normaldi.

 Sağlık görevlilerinin söylediği hastanenin önüne geldik. Uygun bir yere çektikten sonra hızlı adımlarla içeri girdik.

"Hikmet Soyalp yarım saat önce geldi. Nerede?"

Sorumun üzerine kız bilgisayardan kontrol ettikten sonra,

"3.Kat, 46 numaralı odaya alınmış"

Asansörün önünde beklediğimiz süre bir yıl gibi geçmişti. Kata ulaştığımızda da koridorun sonunda olan odaya ilerlediğimizde attığımız adımların  bir farkı yoktu. Bu duyguyu yaşamayalı uzun zaman olmuştu. Daha doğrusu hastaneye gelmeyeli uzun zaman olmuştu .Bana kötü anılarımızı hatırlattığı için ölüm kalım meselesi olmadığı taktirde bir daha girmeyeceğime söz vermiştim. Bora beni götürmek istediğinde karşı çıkmamın altında da bu sebep vardı. 46 numaralı odanın kapısının önüne gelmiştik.

SEV ve DİRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin