8

668 72 295
                                    

Jisung

"Minho~ Lütfen!"

Kelimeleri uzatmamın ve ona dudaklarımı büzerek bakmanın tek sebebi çikolataydı.

"Jisung çok yedin, daha getiremem. Çoğu oldukça zararlı ve sen üç gündür en az yemek kadar çikolata yedin."

Burnumu çektim kaşlarımı çatarken, aklıma gelen fikirle bıyık altından gülmeye başladım.

"Lord Wang duysa istediğimi oradan gönderirdi, hatta kendisi getirirdi. Ki adamla bir kaç cümle sohbetimiz hariç öyle büyük bir iletişimimiz yok, eşimin getirmediğini o getirir belki hm. Bir mektup göndersem mi acaba?"

Gözlerinde çakan şimşeklerden başarılı olduğumu anlamıştım.

"Jisung! Delirtme beni saçmalama kimseye mektup falan göndermeyeceksin! Çikolatanı da ben getiririm çünkü sen benim omegamsın ve bende senin ruh eşinim, başkasının yapmasına hiç de gerek yok!"

Hızlı hızlı konuşmuş ardından aceleyle kapıdan çıkıp beni büyük odada yalnız bırakmıştı.

Onu beklerken canımın sıkılmasıyla makyaj masama yöneldim, sevdiceğime azıcık süsleneyim dedim suç mu?

°

Minho

Hızlı adımlarla mutfağa ilerlerken birden duraksadım.

Hey! Sanırım az önce manipüle edilmiştim? Han Jisung sınırlarımı bu kadar iyi bilmen... Tanrım, çok aşığım.

Adımlarıma tekrar eski hızını kazandırıp küçük canavarıma bir kaç paket çikolata bulmak için acele ettim, yanına çabucak geri dönmek istiyordum.

°

Bulduğum kutulu minik çikolataylarla mutfakta bana yardımcı olan ablalara teşekkür edip omegamın odasının yolunu tuttum.

Yolda gördüğüm herkese asker selamı vermek beni yormuştu. Bu sarayda neden bu kadar çok kişi yaşıyordu ki ya?

Yolun sonunda güzelliğimin kapısının önündeki askerlere de salam verip içeri girdim. Sonunda selamlanacak insan bitti oh be.

Hassiktir!?

Afedersiniz ama nefes nerden alınıyordu, bir arkadaşa lazımmış da.

"Jisung?"

"Minho!"

"Jisung..."

"Minho?"

"Jisung."

"Minho..."

"Ben- ha doğru, çikolatalar?"

"Oh evet şey teşekkür ederim."

Utançla yanıma yaklaşmış elimdeki pakete uzanıp almıştı, aklımın birden başıma gelmesiyle hızlıca elimi çikolatasını almış benden uzaklaşan bedene sardım.

"M-inho?!"

"Jisung."

"Hm?"

Çikolatayı tutan eli sıkıca onu tutarken boştaki elini omzuma koymuştu. Bundan cesaret alarak diğer elimi de beline, tam olarak korsesinin iplerinin üzerine yerleştirdim.

"Çok güzelsin."

"Biliyorum, gözlerinden okuyabiliyorum hyung. Bilirsin gözler yalan söylemez."

Yutkunmama engel olamadım.

Bu çocuğun üzerimde bu kadar etkiye sahip olması yasal olmamalı...

"Gözlerim sana başka ne anlatıyor peki?"

Lilyum • MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin