Jisung
"Bu imza işi ne zaman bitecek Changbin hyung, gerçekten yoruldum."
Derin bir nefes alıp elimdeki kalemi masaya bıraktım ve sandalyemin sırt kısmına doğru yaslandım.
"İsterseniz kalanları kraliçeye götürebilirim efendim."
"Ama eminim o da yorgundur, ben hallederim ya. Umarım..."
"Ben burdayım yardım gerekirse kendinizi çok stres altında hissetmeyin, Yongbok sakin kalmanızı sağlamamı söyledi."
Kaşlarımı çattım, sakin değil miydim ki? Neden sakin olmalıydım?
"Neden ki? Ben zaten yeterince sakin değil miyim?"
"İyice dinlenmiyormuşsunuz sanırım, yorgunluk gibi etkenlerden stres altına girebilirsiniz. Bunu kastetti sanırım."
Kapının iki kere tıklatılıp açılmasıyla ikimiz de o tarafa döndük. Yongbok elinde tepsiyle içeri girdi, ardından tek ayağıyla kapıyı arkasından kapattı. Tepsinin içinde üç tane kupa bardak vardı.
"Benim canım kocacığım ve minik prensim yorulmuşlardır diye bitki çayı yaptım onlara! Biraz mola verin hadi."
Yongbok önce yanıma gelip benim önüme bardağı koydu ardından karşımda kalan Changbin'in yanına ilerleyip onların çaylarını da benim masamın onlardan taraf kısmına koyup 'canı kocacığının' dizine oturdu.
Onlara bakıp ufak bir kıkırdama bıraktım odaya. Önümdeki bardağı alıp burnuma yaklaştırdım, sıcak bitki çayı kokusunu severdim. Ama bu sefer hiç hoşuma gitmemişti, başımı döndürmüş, midemde bulantı hissetmiştim.
"Siz oturun, ben geliyorum!"
Bardağı dikkatlice bırakıp çabucak ayaklandım, odanın içindeki banyoya alelacele kendimi atıp içimdeki her şeyi çıkardım.
"Jis!"
"Majesteleri! İyi misiniz?"
"Bir dakika lütfen!"
Bir dakikadan fazla kustum, yada azdı, bilmiyorum. Bana oldukça uzun gelmişti bu süre.
"Jisung, içeri giriyorum!"
Yongbok seslendikten sonra içeri girmişti, saçlarımın uzun kısımlarını tutup yüzümden uzaklaştırdı.
Biraz daha kustuktan sonra sanırım içimde bir şey kalmamıştı ki daha da çıkartamadım bir şey.
"Gel elini yüzünü yıkayalım, hadi."
Destekleyerek kaldırdı beni, lavaboya ilerledik. Ben kenarlardan tutunurken Yongbok elimi yüzümü yıkadı, bir cam bardak getirip ağzımı calkalamamı istedi, dediğini yaptım.
"Lütfen hekime görün Ji. Hatta şu an görün! Hadi yürü gidiyoruz!"
"Şimdi mi?!"
"Evet!"
Elimden tutup beni çekiştiren arkadaşıma karşı koyacak kadar gücüm olmadığından sadece peşinden ilerledim.
°
"Testlerle ilgili sizi kısa surede bilgilendireceğiz majesteleri, şimdi en iyisi odanıza geçip dinlenmeniz."
"Peki, teşekkür ederim."
"Görevim bu efendim, siz iyi olun yeter."
Hekim gülümseyip yanımdan ayrıldığında perdeyi kapattı, onun perdeyi kapatmasından iki saniye kadar sonra ise perde hunharca açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lilyum • Minsung
FanfictionGüzeller güzeli omega prens Han Jisung ve komutan Lee Minho... ° •Omegaverse •Mpreg