10

549 66 338
                                    

Jisung

Ben önde Minho arkamda hızlı adımlarla taht odasına ilerliyorduk.

"Sana bir şey söyledi mi?"

"Hayır. Senin de gelmeni sonra konuşacağını söyledi. Ayrıca babamı da çağırtmış."

Babamın sadece benimle konuşacağını sanmıştım ancak general Lee'nin de orada olacağını duyunca istemsiz içime bir kurt düşmüştü.

Birden durduğumda Minho bana çarpmıştı çarpmasının etkisiyle ben öne doğru sendelerken hızlıca kolunu belime sarmış düşmeme engel olmuştu. Bomboş koridorda arkamdan belime sarılmış bir şekilde dikiliyorduk, sarılması beni biraz olsun rahatlatırken eğilip alnını saçlarıma yasladı burnu saçlarımın arasında dolaşırken duygularımı anlamışcasına konuşmaya başladı.

"Korkma zambağım, ben yanındayım tamam mı?"

Belimde sarılı koluna elimi yaslayarak destek alırcasına tutundum ona.

"Sen burdayken asla korkmam Minho."

Gülümsediğini hissettim. Verdiği güvenle bende gülümsedim. Yavaşça benden ayrıldı ve tekrar arkamdaki yerine döndü, bende çabucak toparlanarak dik bir duruşla adımlarımı hızlandırdım.

Köşeyi dönüp sonunda vardığımız taht odasının muhafızlarının kapıyı açmasıyla içeri girdik.

İçeri girdiğimizde gözüme çarpan ilk şey büyük haritanın etrafında toplanmış olan ebeveynlerim ve askeri rütbesi olduğunu bildiğim kişilerdi. İçeri girmemizle bütün dikkat bize dönmüştü.

"Oğlum, buraya gelin."

General Lee, Minho ve bana karşı konuştuğunda vakit kaybetmeden yanına yol aldık.

"Neler oluyor baba? Neden herkes burada?"

"General bırakın ben açıklayayım."

Babam Minho'nun babasına doğru konuşup bize döndü. Korkum giderek artarken elimi arkamda duran Minho'nun deri eldivenli eline uzattım, mesajı alarak elimi tuttu.

"Biliyorsunuz bir süredir komşu ülkemizle bağarımız pek iyi değil. Kral barış antlaşması imzalamak için bize bir teklif sundu. Oğlu Prens Chen ve oğlum prens Jisung arasında evlilik bağı kurmak ve bu bağ ile topraklarımızı birleştirmek istediğine dair bir mektup gönderdi."

Şaşkınlıkla gözlerim aralanırken Minho'nun elimi tutuşunun sıkılaştığını hissettim.

"Siz, siz ne dediniz peki majesteleri?"

Sesini krala karşı sakin tutmaya çalıştığı belliydi ancak istemsiz olduğunu düşündüğüm bir sertlikle konuşmuştu.

"Bu kadarla sınırlı değildi maalesef mektubu."

Başka ne olabilirdi ki? Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu sanki, ne bir tepki verebiliyordum ne de bir soru sorabiliyordum. Babam kimseden ses gelmeyince konuşmaya devam etti. Tabi bu sırada Minho elimi hala sıkıca tutuyordu, sanki bıraktığı an kaçacakmışım gibi.

"Eğer teklifi kabul etmezsek ülkeyi tam anlamıyla bir savaşa sürükleyeceklerini yazmış. Aramızda bunu tartışıyorduk. Savaş için askeri olarak hazır olup olmadığımızı kontrol ediyorduk."

Tam ben konuşacakken masada tam karşımızda duran kişinin konuşmaya başlamasıyla kelimelerimi yuttum.

"Afedersiniz kralım ama prens Jisung zaten bir omega, omegaların amacı alfa ve betalar için çocuk doğurmak ve böyle konularda ülkeleri için doğru olanı yaparak evlenmek."

Lilyum • MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin