13

448 58 264
                                    

Jisung

Bu gün o gündü.

Minho, Chan hyung ve babam bugün gideceklerdi.

Dün gece uzun bir süre beraber olmayacağımızdan dolayı Minho'yla güzelce vakit geçirmiştik.

Onu çok özleyecektim. Tanrım şimdiden özlemiştim bile...

Sarayın geniş kapısının önünde askerlerden oluşmuş büyük ordu ve halk toplanmıştı. Herkes kendisi için değerli olan kişilerle vedalaşıyor, onlara şans diliyordu.

Korkuyordum, çok korkuyordum. Sadece kendi ailem için değil bu ülkede yaşayan herkes için korkuyordum.

Ama inançlıydım da, buradaki herkese güveniyordum. Başaracaklarına emindim sadece endişe işte istemsiz oluyordu.

"Majesteleri."

Meydanı izlerken dalmışım. Baktığım yerden gözlerimi çekip yanımdaki bedene döndüm.

"Kral ve Komutan gidecekler, vedalaşmayacak mısınız?"

"Oh evet şey, sağol."

Sunoo gülümseyip yanımdan ayrılırken bende ailemin yanına adımladım.

"Minho.."

"Zambağım."

Boynuna atladığımda sıkıca elleri belime sarılırken etrafta kimse kalmamıştı sanki, koskoca meydanda sadece ikimiz vardık..

"Lütfen lütfen dikkatli ol tamam mı? Sakın kendine bir şey olmasına izin verme! Sana güveniyorum, o savaşı kazanıp geleceksin."

"Dikkatli olacağım, olacağız. Sende dikkatli ol. Kendine çok iyi bak. Ve tabii ki kazanacağız, sakın korkma. Ne bana ne de babana bir şey olmayacak. İyi olacağız. Sende iyi ol ben gelene kadar kendini her şeyden koru."

"Seni seviyorum Minho."

"Bende seni seviyorum Jisung."

Burnumu cekerek boynundan ayrıldığımda o kafasını boynuma gömdü, bir kaç ufak öpücük bıraktı narin tenime. Mührümün üzerini de öpücükleriyle sardı. İçimdeki endişe dolu kötü duyguların uzaklaştığını hissediyordum sanki o öptükce.

"Gidip babanla da vedalaş meleğim, ben burda bekliyorum seni."

Onu kafamı aşağı yukari sallayarak onayladıktan sonra kollarının arasından ayrıldım annem ve babamın yanına ilerledim.

Yanlarına gelince olduğum yerde hafifçe dizlerimi kırarak eğildim ve selam verdim.

"Oğlum."

"Baba."

O an saygıyı her şeyi boş verip babama sarıldım sıkıca. Yanaklarımda hissettiğim ılık ıslaklıklarla ağlamaya başladığımı anladım.

"Baba, lütfen çok dikkat et kendine. Lütfen iyi ol. Kazanın ve gelin."

"Öyle yapacağız Jisung, dikkat edeceğim. Sen meraklanma tamam mı benim güzel oğlum. Sende hem kendine hemde annene iyi bak oğlum, ayrıca bütün yönetim işi de sende yapabileceğine inanıyorum başaracaksın."

"Sizde başaracaksınız."

°

Odamın balkonundan Yongbok ve Seungmin ile birlikte giden ordunun arkasından bakarken serbest bırakmıştım yaşları gözlerimden, bugün kaçıncı olduğunu bilmediğim bir kez daha.

"İyi olacaklar değil mi?"

Bir anda sorduğum soruyla ikisi de bana dönmüştü.

Seungmin durakalırken Yongbok çabucak cevapladı beni.

Lilyum • MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin