Bıyık altından gülümsedi. Bunu yaparken çok fazla gülmemek için kendini zorluyordu. Çok başarılı olduğu söylenemezdi. Karşısında garip kıyafetler giymiş olan kadına baktı. "Buyurun oturun Mine Hanım," dedi Karan zorla. Bu kıyafetle iki gün önce gördüğü güzel kadın gibi görünmüyordu. Hatta alakası yoktu. "Komik bir şey mi var?" dedi Mine merakla.
Karan kendini toparladı ve ona baktı. "Ah hayır, aklıma bir şey geldi sadece."
Bir süre ikisi de konuşmadı ve birbirini inceledi. Genç adamın güzel yüzü Mine'yi etkilemişti. Pürüzsüzdü. "Konseptleri öğrenmek için geldim," dedi Mine yavaşça. Karan daldığı yüzden gözlerini çekti. Bu biraz zor olmuştu. "Menajerler-" derken sözü kesildi. Bunu onu oldukça şaşırtmıştı. Şu ana kadar babası da dahil hiç kimse sözünü kesmemişti. Hiç kimse.
"Menajerlerim yok. Bilgi veren kimsem yok. Ben de birinci kişiden öğrenmem gerektiğini düşündüm," dedi Mine. Yüzünde yanlış bir şey yaptığını düşünen bir ifade yoktu. Aksine oldukça inatçı duruyordu.
Karan başını sallayarak kendine geldi. Gülmeye çalıştı. "O zaman size bir menajer bulmalıyız," dedi yavaşça. Bu öyle bir yavaşlıktı ki, tüyler ürperticiydi. Karan bundan habersiz telefonu eline aldı. "Çay, kahve?" dedi gülerek. Karşısındaki eşofmanlı kadın onu hiç şaşırtmadı.
"Fazla vaktim yok. Konsepti öğrenip gitmeliyim," dedi Mine hızla. Saçları dağınık olsa da çok güzeldi. Yataktan kalktığı gibi gelmiş mıydı yoksa? Üstü bunu onaylıyor, el sallıyordu adeta.
Karan reddedilmenin verdiği ağırlık ile tutuldu. Gözleri irileşti. "Konsept parti. Gece kulübünde." Bunu diyebildiği için mutluydu. Buruk bir mutluluk vardı içinde. Hala şaşkındı.
"Teşekkür ederim Karan Bey," dedi Mine ve elini uzattı. Karan saf saf önce ele, sonra yüze baktı. Geçte olsa elini sıktı genç kadının.
"Önemli değil," dedi garip bir sesle ve odadan çıkan genç kızı seyretti. Derin bir iç çekti. Elinin sıcacık değil de soğuk olduğu geldi aklına. O soğuk el, onu kendine getirmişti sanki.
Bu kadını düşünmemeliydi.
Ama biliyordu ki söylemek yapmaktan çok daha basitti.
*****
Kağıttan kuğuyu masaya koydu. Gözlerini kuğudan ayırmadı. Selen yavaşça kuğuya uzandı. Arbas onun elini görünce yüzünü kaldırdı ve ona baktı. "Bu benim için mi?" dedi Selen gülerek. Arbas yavaşça onay verdi. Başını sallarken kıvırcık saçı hareket ediyordu ve bu görüntü çok tatlıydı.
Selen kuğuyu eline aldı. "Ne güzel bir hediye. Aldığım en güzel hediye bu Arbas," dedi gülerek. Arbas şaşkın bir şekilde kuğuya baktı. Ona daha çok kuğu getirebilirdi. Hatta kuğu, çiçek, gemi, kutu yapıp getirebilirdi. Onu mutlu etmek istiyordu. Çok garip bir istekti bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanıltıcı
General FictionSayıner Ailesi #2# Dört kardeşin hayatlarının ele alındığı hikâyede, hüznü, azmi ve mutluluğu tadacaksınız. İzmir deki Sayıner Ailesini tanımaya hazır mısınız? ©Tüm Hakları Saklıdır