Yalvaran gözlerle ona bakan sevgilisine bakmamak için çaba harcadı. Ancak ona bakmamak günahtı. O harika bir sanat eseriydi. Bakılmak için yaratılmış olabilirdi. "Bilmiyorum Arbas. Lütfen öyle bakma," dedi Selen gözlerini kaçırarak. Dün aniden evine gelen babasından Arbas'a bahsetmişti. Bunu duyan genç adam onlarla konuşmak, tanışmak istiyordu. Ancak Selen bu konuda kararsızdı. Arbas genç kızın elini tutup öptü ve bir kez daha tatlı bakışını attı.
Selen gülerek elini Arbas'ın yanağına koydu. "Bunu çok istediğini biliyorum, ben de istiyorum ama... babam emekli albay. Çok sert biridir. Ben hep onun kurallarıyla yaşadım ve inan bana kurallarında, hastası ile sevgili olan doktor olabilir diye bir madde yok."
Bu Arbas'ı şaşırttı. Onun babası hiç böyle olmamıştı. Aksine her isteklerini gerçekleştirmek için çırpınan biriydi. O an babasına sarılmayı düşündü genç adam. "Ve annemin durumunu biliyorsun. Ondan sonra daha katı biri oldu."
Arbas yeniden elini öpünce dayanamayıp kıkırdadı. "Çok ısrarcısın koca adam," dedi Selen. Yavaşça saatine baktı. Akşam beşe geliyordu. "Eve gitmem gerek. Şoförün birazdan gelir değil mi?"
"Evet," dedi Arbas. Bir daha genç kızın elini öptü. Selen yanağına öpücük kondurup kalktı ve el sallaya sallaya uzaklaştı. O sırada gelen arabasına koşan genç adam hızla yerini aldı. "Öndeki kadını... takip et," dedi ve arabasına binen Selen'i gösterdi.
Artık kendi başına bir şey yapmanın, erkek olmanın zamanı gelmişti. On beş dakikalık sürüşten sonra dört katlı apartmanın önünde durdular. Selen arabadan inip '8' yazan zile bastı ve kapı açıldı. "Ben...arayın....ca gelirsin," dedi Arbas ve Selen içeri girer girmez o da zili çaldı.
Merdivenden çıkarken yavaşladı. Selen'in kendine kızmamasını umdu. Sekiz numaralı kapıyı çaldı ve kapıyı açan bira göbekli, beyaz bıyıklı adama güldü. "Buyurun?" dedi adam. Baba mı demeliydi yoksa?
"Merhaba," dedi Arbas sonra düzgün konuşması gerektiğini sayısız kez kendine hatırlattı.
"Ben Arbas."
İçeriden gelen ses ile rahatladı. "Kimmiş baba?" dedi Selen ve kapıda gördüğü kişi ile dondu kaldı. Telaşla kapıya koşarken ne yapacağını bilmiyordu.
"Arkadaşın sanırım kızım."
Selen iri gözleri ile Arbas'a kaçamak bir bakış attı. "Evet. Arbas, hoşgeldin," dedi Selen. Kekelemediği için kurban kesecekti. Arbas ona eşsiz gülüşünden yollayınca kendini zor topladı.
"İçeri gel oğlum. Biz de tam yemek yiyecektik."
Arbas onay vererek ayakkabısını çıkardı ve uzun koridoru geçti. Önde Selen'in babası, ortada Arbas, arkada Selen yürürken, Selen Arbas'ın koluna hafif bir yumruk attı. Genç adam yediği ilk dayaktan dolayı mutlulukla doldu. Dayak yediği için mutlu oluyordu. Delirmişti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanıltıcı
Fiksi UmumSayıner Ailesi #2# Dört kardeşin hayatlarının ele alındığı hikâyede, hüznü, azmi ve mutluluğu tadacaksınız. İzmir deki Sayıner Ailesini tanımaya hazır mısınız? ©Tüm Hakları Saklıdır