2

32.8K 1.8K 97
                                    

Yemekler servis edilirken bir an önce yemeğin bitmesini dileyen biri vardı, Bartu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yemekler servis edilirken bir an önce yemeğin bitmesini dileyen biri vardı, Bartu. Yemek biter bitmez izin isteyecek ve bara gidecekti. Hatta ismini unutacak kadar sarhoş olacaktı. Ancak o vakte daha çok var gibi görünüyordu. "Ne oldu, sıkıldın mı aşk çocuğu?" diye fısıldayan Zülal'in hınzır gülüşüne baktı. Aşkını ona söylediğini hatırlamıyordu. Nereden anlamıştı o zaman? Bunu düşünürken şaşkınlıktan ağzının açık kaldığını hissetmedi.

"Korkma. Sırrın bende güvende. Tabi şimdilik," dedi Zülal ve tam o sırada yemek servisi bitti. Zülal'in bu durumu kendi lehine kullanacağını adı gibi biliyordu Bartu. Derin bir iç çekti. "Herkese afiyet olsun," dedi Bülent Bey ve herkes yemeğine başladı.

Masadaki sessizliği Bülent Bey ve Affan'ın arasındaki konuşmalar kesiyordu. Bu konuşmalara engin bilgisiyle Karan da katılıyor ve yeni ortaklarının gönlünü fethediyordu. "Peki neden bu kadar genç yaşta şirketin başına geçtiniz?" diyen ses masadaki tek kadına aitti. Zülal tüm gözleri üstünde hissedince çatal ve bıçağını masadaki yerine koyarak ellerini çenesinin altında birleştirdi. "Yani neredeyse benim yaşımdasınız. İş hayatı için erken değil mi Affan Bey?" diye devam ederken tam bir kadın gibi duruyordu. Çekici, iddialı ve tutkulu bir kadın.

Affan yaşadığı kısa süreli şoku atlattıktan sonra boğazını temizledi. "Bunun nedeni babamın ölümü hanımefendi," dedi sakin bir sesle. Bu cevap üstüne Zülal'in o iddialı ve çekici yüzünden eser kalmadı. "Başınız sağolsun. Bilseydim..." diyebildi sadece.

"Önemli değil. İnsanların babamı sormaktan kaçınması beni daha çok üzüyor. O kesinlikle hakkında konuşulacak bir adamdı," dedi Affan ve sesi oldukça samimi geliyordu.

Bu cevapla birlikte Zülal kısa bir süreliğine de olsa genç adamın yüzünü inceleme fırsatı bulmuştu. Kesinlikle mükemmeldi. Cildinin pürüzsüzlüğü ve az miktardaki sakalı onu çok farklı kılıyordu.

"İzninizi rica edeceğim babacığım, Affan Bey," dedi Bartu nazikçe. İki bey de onay verince sessizce çıktı genç adam. "Yemekten sonra sizinle özel olarak konuşacağım bir konu var Affan Bey," dedi Bülent Sayıner ve yemek böyle sürüp gitti.

*************

"Bir margarita," diyen ses yorgundu. Genç adam sıkıntıyla kravatını çözdü. Ellerini saçlarına daldırmışken, "Bir tane de bana," diyen sese çevirdi başını. Bu hiç beklemediği kadar seksi bir kadındı. Ama yine de canı eğlence istemiyordu. Bugün olmazdı. Ulya'nın yasını tutarken olmazdı.

"Canın sıkkın gibi."

"Öyle," dedi Bartu ve martinisinden bir yudum aldı. Gözleri yanındaki kadını süzdü. Hiçte açık giyinmemişti ama yine de fazla tutkulu görünüyordu.

"Anlatırsan dinlerim."

Bunun üstüne Bartu güldü. "Neden?Dinleme cihazı mısın?" dedi alayla. Genç kadın bu espriye gülmedi ve elini uzattı. "Yasemin," dedi yine aynı ses tonuyla. "Bartu," dedi genç adam ve içkisine devam etti. Eli boşta kalan kadın, dirseğini Bartu'nun karnına geçirdi. "Elimi sıksan ölür müsün? Havan eksilir," dedi inatla.

Bartu bu beklenmedik harekete karşı hem şaşırdı hem de acı içinde kıvrandı. "Bak kızım. İşin gücün yok mu senin? Git birilerine sırnaş, dans et," dedi kızaran yüzüyle.

Genç kadın sol cebinden bir cüzdan çıkardı ve içini açtı. "Bartu Sayıner. Doğum yeri İzmir. Anne adı Jale, baba adı Bülent. Kan grubu AB negatif. Ben gidersem dayak yersin Sayıner," dedi genç kadın elindeki cüzdanı göstererek. Bartu hızla ceplerini yokladı. Kadın haklıydı, o cüzdan onundu.

"Hırsız mısın?" dedi cevabı bildiği halde.

"Kısmen diyelim," dedi kadın ve cüzdanı tekrar cebine koydu. "Gece bitene kadar bende."

Bartu onun bu yaptığına anlam veremese de içmeye devam etti. "Şimdi anlat bakalım. Derdin ne koca adam?" dedi genç kadın ve birden Bartu'nun tüm vücudu titredi. Nedeniniyse çok ama çok sonra öğrenecekti.

************

Kahvelerin mis kokusu salonu kaplarken yaşlı adam arkasına yaslandı. Bu konuşmayı yapabileceği en doğru kişi Affan Bey'di. Her ne kadar çocuk olsa da çok olgun ve bilgili biriydi çünkü. "Oğlum Arbas, konuşamıyor," dedi Bülent Bey.

Affan Bey'in yüzü bir anda düştü. "Çok üzgünüm. Yapabileceğim bir şey varsa söyleyin lütfen," dedi yavaşça. Sanki bir şey düşünüyor gibiydi.

"Evet var. Sizin ailenizde de bu durumda olan biri olduğunu duydum."

"Abim," dedi Affan yavaşça. Daha doğrusu ağabeyiydi. Beş yıl önce ağabeyini kaybetmişlerdi. Onun yerine geçmek Affan için zor bir durumdu. Hem de çok zor. Ailede geriye sadece annesi ve o kalmıştı şimdi. Eski günler gözlerine yaş olarak hücum etmeye başlarken, genç adam tüm direncini toplayarak bunu engelledi.

"Onun doktorlarını Arbas için ayarlayabilir miyiz? Gitmediğimiz doktor kalmadı, yani belki bu sefer işe yarar diye düşünüyorum."

"Anlıyorum. Tabi ki hemen konuşacağım hepsiyle," dedi Affan ve derin bir iç çekerek anılarını dağıtmaya çalıştı. "İzninizle ben kalkayım," dedi ardından ve ayaklandı. Ev halkı onu geçirirken aklında evine gidip sıcacık yatağında uyumak vardı. Tabi O mavi gözler ona hüzünle bakana kadar. Ondan sonra aklında hep o gözler kalacaktı belki de. Ya da hemen silecekti onları.

***************

"İşte böyle. Daha hızlı... daha hızlı Karan!!" diyen kadın sesi genç adamı gaza getirdi. Araba çıkabileceği en yüksek hızla gidiyordu. "Hadi bebeğim," diye devam eden kadın yavaşça Karan'ın yanağını öptü. Öpücük dudağa doğru ilerlerken Karan'ın son gördüğü beyaz farlar oldu.

Şişmiş gözlerini açan genç adam yavaşça etrafına baktı. Beyazlar içindeki odada yalnızdı. Sadece 'bip' sesi ve hafif esen rüzgar vardı. Biraz daha uyumaya karar verdi.... Tekrar uyandığındaysa odada tanımadığı yüzler vardı. "Nasıl hissediyorsunuz Karan Bey?" dedi doktor. Karan eliyle başını gösterdi. "Çok ağrıyor," dedi kısık bir sesle. "En son olanları hatırlıyor musunuz?" dedi doktor. Karan'ın gözlerinde o anlar yeniden canlandı. "Araba...biz...Çiğdem...o nerede?" diye sordu Karan. "Dinlenmelisiniz," dedi doktor ve hemşirelerle birlikte odadan çıktı. Çiğdem'i bir daha hiç görmedi.

"Girin," dedi Karan uykulu sesiyle. Ofiste uyuduğuna inanamıyordu.

"Yeni mankenler geldi Karan Bey. "

"Alın içeri," dedi Karan ve ayağa kalkıp üstünü düzeltti. Birbirinden güzel on manken arka arkaya odaya girdi. "Hepiniz firmamızın yüzü olmak istiyorsunuz. Bunu çok iyi biliyorum. Ama aranızdan sadece biri bu yüz olacak," diye devam ederken gözleri birinde sabitlendi. "En iyiniz."

Ve bunu söylerken adı gibi bildiği tek bir şey vardı. İlk görüşte aşk varlığını sürdürmeye devam ediyordu.

Yanıltıcı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin