Bir Yıl Sonra~
İç çekerek uyanan adam gerindi ve gözlerini açtı. Birkaç kez kırptıktan sonra kendine geldi ve ayağa kalktı. Üstüne bir tişört geçirip odadan dışarı çıktı. Karşıdaki odaya girip mışıl mışıl uyuyan oğluna baktı. Biraz izledikten sonra aşağı indi.
Ege üç aylıktı. Mavi ve yeşil arasındaki gözleri ile hafif çıkan sarı saçları, babasına benzediğini gösteriyordu. Ama Bartu ona bakınca Yasemin'in burnunu ve dudağını görüyordu. Annesine de benziyordu. Annesi...
Yasemin üç ay önce, Ege henüz bir haftalıkken evden gitmişti. Bunun ne kadar zor olduğunu Bartu bilmiyordu. Tabi ki keyifle gittiğini düşünmüyordu ancak gidebilmesine şaşırmıştı. Yasemin'in o sabah erkenden kalkıp oğlunun odasına girdiğini, kucağına alıp kokusunu ezberlemeye çalışır gibi kolladığını Bartu bilemezdi. Oğlunun saçını öperken göz yaşının düşmesine engel olamadığını, gitmeden önce burnunu öpüp, 'Oğlum, annen seni çok seviyor. Annen seni hep sevecek. Bebeğim.' dediğini de bilemezdi.
Dokuz ay boyunca iyi anlaşmışlar, Yasemin'in büyüyen karnı ile keyif bulmuşlardı. Birlikte alışveriş yapmış, aylık kontrollere gitmişlerdi. Ancak Bartu bir kez bile onu öpmemişti. Sadece dudak değil, alın, el, yanak. Hiçbirini öpmemişti. Sevgisi ona değil bebeğineydi. O sabah ise tek bildiği Ege ve kendisi için bırakılan mektup ve yatakta kalan boş taraftı. Bartu önce kendi mektubunu okumuştu. Okuduktan sonra ise boğazında bir yumru saplanıp kalmıştı.
"Bartu,
Anlaşmamıza uyarak senden ayrılıyorum. Bebeğinden ayrılacak kadar duygusuz olmadığımı düşünmüştüm. Ancak öyleymişim. İstediğin gibi senden ayrılacağım ve sizi bir daha görmeyeceğim. Senden olan bazı isteklerimi de lütfen oku.
Ege'ye en azından bir yaşına kadar anne sütü verilmesi gerek. Bunun için güvenilir birini bulabileceğini umuyorum. Lütfen bu konuda babana danış, bakıcı ne kadar yaşlı olursa o kadar deneyimlidir.
Onu nasıl tutacağını biliyorsun. Onu hep kucağına al, gazını çıkar ve gülmesini sağla. Ona baba sevgisi ver Bartu. Annesini zaten kaybetti, ona bir babası olduğunu hissettir. Bana hayatımı bir kere bile sormadın ancak şimdi anlatabilirim sanırım.
Ben babamı hiç tanımadım, annem altı yaşındayken öldü. Sokakta yaşarken beni bir adam buldu. Onun bir çocuk taciri olduğunu bilemezdim. Ona inandım, beni bir eve götüreceğine inandım. Bir evim olacağına inandım. Götürdüğü yerde bir sürü çocuk vardı. Dilenciler, yankesiciler, kapkaççılar, hırsızlar hatta katiller... Ben hırsız oldum. Önce kafede tavladığım adamlar oldu sonra gece kulüplerinde daha verimli olacağını gördüm. Tanıştığımız yer benim av yuvamdı. Sen benim avımdın, acım oldun. Neyse.
Oğlumuza sevgi göster Bartu. Senin, benim göremediğimiz sevgiyi o görmeli. Onu aşık olduğu kişi ile evlenmesi için tembih et. O aşkı bulmalı. Onunla yaşamalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanıltıcı
General FictionSayıner Ailesi #2# Dört kardeşin hayatlarının ele alındığı hikâyede, hüznü, azmi ve mutluluğu tadacaksınız. İzmir deki Sayıner Ailesini tanımaya hazır mısınız? ©Tüm Hakları Saklıdır