Gümüş renklerle döşenmiş odada pencere olmaması basık bir hava oluşturmuştu. Genç kadın nefes verdi ve rahatlamaya çalıştı. Ancak odadaki diğer beden kesinlikle buna engel oluyordu. Yaydığı yoğun güç bile buna kanıttı.
"Eh. Şimdi ne yapıyoruz bebeğim?" dedi Karan ve çapkın bir gülüş taktı yüzüne. Bunu gören genç kadın ondan uzağa oturdu ve suratını astı. "Oturuyoruz," dedi sıkkın bir sesle.
Gelin ve damadı bekliyorlardı. Odanın koltukları oldukça rahat ve güzeldi. Bu genç adamda farklı arzular doğurmuştu. Bunun için yatkın bir bedeni vardı. "Zaten hep oturuyoruz," dedi Karan ve kalkıp Mine'nin yanına oturdu. Mine tam kalkacakken vazgeçti ve göz devirdi. Giderse daha çok üsteleyeceğini biliyordu. Bunu sevmiyordu.
"Nerede kaldı bunlar?" dedi ve saatine bakmak için kolunu kaldırdı. Tam hedefine ulaşacaktı ki Karan elini yakalayıp öptü. Sonra bileğine ve dirseğine kadar öpmeye devam etti. Buna karşı soluksuz yutkunan Mine elini çekmek istedi. Ama Karan daha çok sıkarak bir daha bunu yapmamasını sağladı. Çok güçlüydü.
"Sevgilim. Seni öpmeyeceksem sevgili olmanın ne anlamı var? Bir yılımızı zevk içinde geçirebiliriz," dedi Karan dudakları hala tuzlu tende dolanıyordu. Zevk içinde mi demişti? Zevk anlayışlarının farklı olduğunu bilmesi dudağını ıssırttı.
O sırada açılan kapı Mine'yi telaşlandırırken Karan üstünde bir etkiye neden olmadı. Genç kadın elini bir kez daha çekmek istedi ve bu sefer başardı. "Gelin odasında ne yapıyorsunuz böyle?!" dedi Bartu ve uzun gelinliğin kuyruğunu tuttu. Kaşlarının çatık halini Karan'a benzetti.
Yasemin beyaz balık elbise giymişti ve kuyruğu oldukça uzundu. Bu elbise belini, bacaklarının şeklini ve göğüs büyüklüğünü oldukça açık gösteriyordu. Bartu bunu sevmemişti çünkü herkes boş boş konuşacaktı. Bunu giymemeliydi.
"Hiçbir şey küçük kardeşim. Sonunda geldiniz."
Bartu normal, yeni kesim bir damatlık giymişti. O da beyazdı ve oldukça hoş görünüyordu. Saçları bu rengi çok sevmiş olmalıydı. "Kuaför çok uyuzdu," dedi Bartu ve sinirle Yasemin'e baktı. "Her neyse. Biz çıkalım."
Karan Mine'ye öpücük attı ve peşinden gitti. Mine sitem eder gibi arkasından bakarken Yasemin kıkırdadı.
"Çok şanslısın. Senden baya hoşlanıyor gibi," dedi güzel gelin ve aynadan Mine'ye baktı.
"Pek sayılmaz. Düşünce tarzı bana çok ters." Gelini tanımıyordu ama nedimesi olacak bir arkadaşı bile olmaması yüreğine dokunmuştu. Yardım edebilirdi. "Çok güzelsin Yasemin. Bartu çok şanslı bir erkek."
Mine kızıl buklelere hayran bir şekilde baktı. Bu sefer hüzne boğulan Yasemin'di. Anlaşmayı bilen tek kişiler olmak çok zordu. Derdini anlatabileceği birini bulamıyordu. Bunu düşünecek kadar zayıf düştüğündeyse kendine güçlü olduğunu, katlanabileceği basit bir oyun olduğunu hatırlatıyordu. Ama bazen bunlar yetemiyordu. İnsanlar bir şey anlayacak diye tedirgin oluyordu. "Teşekkür ederim," dedi yavaşça.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanıltıcı
Ficción GeneralSayıner Ailesi #2# Dört kardeşin hayatlarının ele alındığı hikâyede, hüznü, azmi ve mutluluğu tadacaksınız. İzmir deki Sayıner Ailesini tanımaya hazır mısınız? ©Tüm Hakları Saklıdır