~yazarın bakış açısı~
Bu banilyö eski ve küçük bir yerdi. Hiçbir şey, hiç kimseden gizli veya saklı kalamazdı.
Chris gözlerindeki anlamsız ifadelerle karşıdaki dedektife bakarken dedektifin suratında bir gülümseme oluştu.
"Sanırsam bu şaşkın ifaden katil olmadığının en büyük işareti." Dediğinde Chris yeşil gözlerini kaçırdı ve zihninde derinlemesine bir iç çözümlemeye daldı.
Emma, Melanie'nin öz teyzesi neden onu öldürmek ister ki? Yıllarca kemoterapi görmüş yiğenini bu süreç boyunca desteklmiş, maddi manevi herhangi bir ihtiyacını eksik etmemiş bir kadındı o.
Bakışları karşısındaki dedektife dönerken "Kanıtların neler?" Dediğinde dedektif ona doğru bir adım attı.
"Elimde öyle seni anında ikna edecek kanıtlar yok ancak bu kanıtlar benim beynimde onun katil olduğuna karar vermeye yeterli." Dediğinde Chris'in sarı kaşları çatıldı.
"Öyleyse benden ne istiyorsun?" Demesiyle birlikte dedektif kadının klasik kırmızı ruj sürmüş dudakları kıvrıldı ve elini Chris'in koluna attı.
Kısa kollu altından belli olan yapılı kollarını okşarken Chris'in sarı kaşları çatıldı.
"Eğer birlikte kordineli bir şekilde çalışıp, bu cinayeti aydınlatırsak belki bir yemeğe çıkabiliriz." Dedi kıvrılmış dudaklarını bozmadan.
Chris kolunu hızlı bir şekilde çekti ve duruşunu dikleştirdi. "Bu cinayet dosyasını aydınlatalım, sen parana bende özgürlüğüme belki de sevdiğim çocuğa kavuşayım." Dedi soğuk bir sesle.
Evet, karşısındaki cennet düşmüş kadar güzel kadına karşı bile hâlâ Josh'u tercih edecek kadar aşık aynı zamanda da onu tekrar kazabileceğini umarcasına umutluydu.
Kadın derin bir nefes alıp, kafasını hafifçe salladı ve önündeki perçemlerini hareket ettirip, kaşları ile az ilerideki mezarlığın dışındaki arabayı işaret etti.
Chris derin bir nefes alıp, duruşunu dikleştirdi ve mezarlığın dışına doğru hareket etmeye başladı.
Kadında onun arkasından ilerleyip, duruşunu dikleştirdi. İkili ağaçlar arkasındaki bedenin kendilerini izlendiğinden bir habermişcesine kırmızı maserati arabaya doğru ilerlemeye koyuldu.
Ağaçlar arasındaki orta yaşlı kadın yüzünde memnuniyetsiz bir gülümseme oluşurken dokunduğu ağaca tırnaklarını geçirmeye çalıştı.
Gözleri ikili incelerken dudakları arasından bir küfür savurup, elini çantasına attı ve bir adet sigara çıkardı.
İkili maserati arabasına binip, mezarlıktan uzaklaşırken o da saklandığı yerden çıkıp Melanie'nin mezarına doğru ilerlemeye başladı.
Çantasını geri omzuna atıp, derin bir nefes alırken mezarın başında bitti. Gözlerinde ifadesiz bir edayla mezarı baştan aşağı süzdü.
"Üvey babacığına katil süsü verir vermez buraya tekrar geleceğim küçük hanım." Demesiyle birlitke dizlerini kırdı ve marka olan elbisesini kirletmeyi önemsemeden kendini yere attı.
"Ama bir sonraki gelişimde üzerine düşen paranın büyük bir kısmını almış ve yiğenin cinayetini aydınlatmış gururlu bir teyze olarak geleceğim." Dedi ve yüzünde bir gülümseme oluştu.
Yüzündeki gülümseme ile önüne bakarken gözleri yavaşça mezara döndü. Yüzünde tiksindirci bir ifade meydana gelirken ayağı kalktı ve mezarın yanındaki taşlara umursamaz bir şekilde
ayağı ile vurup, mezara gitmesini sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Banilyö Efsaneleri
Terror"Bir adam on sigaradan daha tehlikelidir, özellikle baban yaşındaysa!" Sıradan görünen bir Amerikan kasabası, açıklanamayan cinayetler ve bir aşk üçgeni. Bu kasabadaki hiç kimse göründüğü gibi masum değil. Tür: Gerilim