Hayatta hep birşeyleri yoluna koymaya çalıştım. Tam herşey düzene girecekken mutlaka birşey olup tüm hayatımı mahvediyordu. Hastanenin bahçesinde yarım saattir ağlıyordum. Beni gören herkes bir bakış atıp yoluna devam ediyordu. Bir kişi bile gelip "iyi misin" dememişti. Evet iyi değildim bu ortadaydı. Ama en azından insan bazen merak edilmek istiyor.
En önemlisi de insan bazen hayattaki değerini fark etmek istiyor.
Annem bana hep şunu söyler "Sana değer verip, bu değeri sana hissettiren insanları tut hayatında."
Haklıydı. Belki karşımdaki duvar da bana ilgi gösteriyordu ama bana bunu hissettirmedikten sonra o ilginin bana hiçbir faydası yoktu.
Kafam o kadar karışıktı ki bazen kendimi bu dünyaya yükmüş gibi hissediyordum.
Biraz sonra yanıma Arda abi geldi. Şuan o kadar vahim bir hâlde olmalıydım ki! Beni görür görmez telaş ile yanıma eğildi. "Ne oldu güzel kardeşim neyin var" dedi. O an kendimi tutamayıp ona sarıldım.
Bazı insanların ruhu bana o kadar iyi geliyordu ki. O ruhu evim yapmak istiyordum.
Bir süre öylece sarıldıktan sonra göz yaşlarımı sildi.
Hayatımda ilk defa birisi göz yaşımı silmişti. O an kendimi gerçekten küçük bir kız çocuğu gibi hissetmiştim. Bu beni şu halde bile mutlu etmişti. Önemli olan göz yaşımı silmesi değildi. Kendi yaşımı kendim de silebilirdim. Önemli olan göz yaşımı silme inceliğini düşünmesiydi.
Sonra bana tekrardan ağlama nedenimi sordu. Anlatsam ağlardım biliyorum. Sadece sustum ve birkaç saniye sonra gözlerinin içine bakarak "sonra konuşalım mı bunları" dedim. Anlayışla karşılayarak beni oturduğum yerden kaldırdı ve hastanenin kantinine doğru götürdü. Elini omzuna atmıştı. Boy farkımız o kadar fazlaydı ki adeta abi kardeş gibi gözüküyorduk. Aslında öyle gibiydik de. Hep bir abim olsun,zor zamanımda yanımda dursun istemiştim. İstediğim olmuştu. Artık bir abim vardı. Hemde güvenlik:))
Hava kararmaya başlamıştı. Bu da eve gitme vaktimin geldiğinin göstergesiydi. Mehtap ablaya sarılıp veda ettikten sonra dışarı Arda abiyi aramaya çıktım. Beraber gitmek için sözleşmiştik. Fakat hiçbir yerde bulamadım. Eve geç kalmamak için taksiyle eve geldim. Eve vardığımda anne ve babamın biraz sinirli olduğunu fark ettim. Efeyi öğrenmiş olamazlardı. Çünkü dershaneye gidiyorum diyip evden çıkıyordum. Ama dershaneyi ektiğimi öğrenmiş olabilirlerdi. Ve bu da çok büyük sonuçlara neden olurdu. "Nasılsınız anne?" Diye sordum. "O zibidi için dershaneye gitmeyip hastanelerde süründüğünü öğrendiğimiz andan beri iyi değiliz kızım sen nasılsın?" dedi.
Herşeyi öğrenmişlerdi. Büyük bir kısıtlama beni bekliyordu. Dershaneden beni alacaklardı, telefonu yasaklayacaklardı. Ve ben hiçbir şekilde Efeye ulaşamayacak,ondan haber alamayacaktım. Bu çok acımasızdı. Herkes sevdiğiyle fıldır fıldır gezerken,ben sevdiğimin nefes alıp almadığını bile öğrenemeyecektim".Tahmin ettiğim gibi de oldu. Telefon elimden alındı, dışarıyla tamamen iltibatım kesildi. Bakkala bile çıkamıyordum. Yaz tatilinde olduğumuz için okul da yoktu. Zaten okul olsa bile Sevgi ve Beren ile karşılaşır yine sorunlar yaşardım. Hayatımda düzgün giden tek bir şey bile yoktu. Evde o kadar sıkılıp, bunalmıştım ki!! Artık her sabah magazin izlemekten bıkmıştım resmen. Bir sabah yine annem ile kahvaltı yaparken annem "bugün doktora gidiyoruz. Sana randevu aldım" dedi. İlk başta ne olduğunu anlamadım çünkü kendimi hasta hissetmiyordum. "Ne doktoru anne?" Diye sordum ve annem "psikoloğa gidicez" dedi. Cevap vermedim.
Psikolojimi bozanlar benim psikoloğa ihtiyacım olduğunu söylüyordu.
Kahvaltı yaptıktan sonra annem hazırlanmamı söyledi. Üzerime boğazlı, siyah bir kazak giydim. Altıma da bol bir kargo pantolon giydikten sonra koluma bir çanta taktım. Sonra da içeri gittim ve annemi oturma odasında bulamayınca,yatak odasına doğru yöneldim. Annem birisi ile konuşuyordu. "Ona herşeyi anlatmanın vakti geldi de geçti.Bir abisi olduğunu bilmeye hakkı var anlıyor musun beni?!"
Bahsettiği kişi bendim. Bir abim vardı. Ve bunu benden bunca sene saklamışlardı.Psikoloğa gitmemizin sebebi de buymuş. Bir psikolog karşısında açıklamak daha doğru olurmuş falan filan işte. Babam önceden bir kadınla evlenmiş ve çocuğu olmuş. Sonra annemle evlenmiş ve o çocuğu senelerce benden saklamışlar.Doktor abimle yüzleştikten sonra psikolojimin bozulabileceğini söyledi. Bilmiyor ki çoktan bozuldu bile. Akşam yemeğe gelecekmiş sözde abim. Benim abi dediğim tek insan Arda abiydi. Başka birine abi demezdim. Hele ki bunca senedir benden saklanmış olmasını asla affedemezdim. O gün annem akşama kadar hazırlık yaptı. Yardım etmek için elimi bile sürmedim hiçbir şeye. Çok da merak etmiyordum açıkçası. Bunca sene bana bir faydası olmayan insanın bundan sonra da edeceği hiçbir yardıma ihtiyacım yoktu.
Telefonum yoktu,Efeden haber bile alamıyordum. Tek yaptığım şey akşama kadar televizyon izlemek, veya duvarla bakışmaktı. Yine televizyonda bir evlenme programı izlerken annem odaya girdi. İlaçlarımı elime verdi ve içmemi söyledi. Açıkçası bu ilaçların benim psikolojime yararı olacağını sanmıyordum. Fakat şuan aramız zaten kötü iken daha da kötü olsun istemedim ve sesimi çıkarmadan 3 tane ilacı içtim. Açıkçası ben ilaçlara inanmıyordum. Özellikle de psikiyatri ilaçları bana göre fazlasıyla saçma. E tabi bir de keyfi içilen ilaçlar var. Bana göre psikolojisi bozulan bir insan ne olursa olsun iyileşmez. Çünkü sürekli geçmişte yaşadıkları aklına gelir. Bu da insanda büyük bir tramva bırakır.
***
İlaçlar hakkında düşünürken uyuya kalmışım. Annem bir telaş ile beni uyandırdı. "Abin gelmek üzere hemen kalk kızım" dedi. Çok derin bir uykudan uyanmıştım. Üstüm başım ter içerisinde idi. Önce üstümü değişip yüzümü yıkadım. Sonra saçımı tarayıp, gelişi güzel bir şekilde at kuyruğu yaptım. İçeri geçtiğimde babam gelmişti. "Hoşgeldin baba" dedim. "Hosbuldum uykucu kız" dedi. Uzun zamandır benimle böyle şakalaşmıyordu. Şimdi böyle demesi beni mutlu etmişti. Babamın yanındaki koltuğa oturdum ve bu kadar sevinçli olmasının sebebini bir türlü anlayamadım. Oğlu geleceği için bu kadar mutlu olmalıydı. Hiçbir zaman benim için bu kadar yüzü gülmemişti. Bu benim ağrıma gitmişti doğrusu. Hayır kıskanmıyordum. Sadece bazen, hırsızlık yapan, üstü sigara kokan, her gün başka bir erkek ile gezen kızlardan olmamama rağmen bana karşı bu soğuk tavrını anlayamıyordum. Şimdi oğlu geleceği için mutlu olmuştu. İster istemez insan üzülüyor. Düşüncelerimin arasında kendimi kaybetmişken, zilin çalma sesi ile irkildim. Babamın oğlu gelmiş olmalıydı. Ayağa kalkıp kapıyı açma gibi bir niyetim asla yoktu. Ta ki annem "kızım kapıyı açsana ne bakıyorsun öyle" diyene kadar. Kapı 3. Hatta 4. Kez çalınca, hızlı bir şekilde yürüyerek kapıyı açtım. Gelen Arda abiydi. Efenin durumunu bana haber vermek için gelmiş olmalıydı.-Arda abi?
-Hoş geldin demek yok mu abiye?
-Hoş geldin ama noldu neden geldin sen Efeye birşey mi oldu?
-hayır. Ben kardeşimle yüzleşmeye geldim.Herşey açığa çıkmıştı. Bana en başından beri yardım etmesi ,beni koruması... hiç biri boşa değildi. Babamın oğlu oydu. İçimde fırtınalar kopsa da dışarı yansıtmadan sadece içeri gelmesi için elimle yolu gösterdim.
Evet hava soğuktu. Ama titrememin sebebi hava değildi. Gerçeklerin yüzüme bir tokat gibi vurulmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLTİCA
Fiksi RemajaBu kitabımda Asel adlı karakterimizin sürekli sığınacak bir liman bulduğunu sanıp her seferinde sırtından vurulmasını konu aldım.o zaman hadi başlayalımm karşınızdaa iltica..🎉🙌🏻