24. Bölüm

174 8 0
                                    

10.07.23

Aylar sonra...

Miran elindeki son kişinin de kafasını yerinden kopartırken siyah gözleri iyice kararmıştı. Yüzüne sıçrayan kan ile midesi bulandı. Ellerini önündeki vampirden çekip boş depodaki şaheserine baktı.

Onlarca ölü vampir. Hem de zehirsiz öldürülmüş.

Vampirleri zehirsiz öldürmek çok zor olsa bile Miran bunu başarmıştı. Ki bu seviyeye ulaşması günler sürmüş olsa bile şimdi insanlara işkence eden vampirleri tek tek avlıyordu.

Akira ona yapma dese bile eski mesleğine bir nevi devam etmiş ve bu yola atılmıştı. Aylardır yaptığı bu eylemler tabiki de Soyluların dikkatini çekmişti. Henüz bu gerçeği Miran bilmiyordu.

Ellerini iğrenerek siyah tişörtüne sildi. Adımlarını deponun dışına yönlendirip buradan çıkmıştı. Çıktığı gibi bir sigara yakarken biraz ileride olan siyah, parlak motora baktı.

Akira'nın ona verdiği motora...

Derin bir iç çekip sigarasında nefeslendi.

Akira'yı o yatakta bıraktığı günden beri görmüyordu. Ne kadar gitmek istese de ondan kendisine ulaşmakta bir hamle göremeyince harekete geçmemişti.

Halen ağır ağır sigarasını içerken sol tarafında hissettiği bedenle o tarafa dönmedi. Geleni biliyordu zaten.

"Artık bu işleri bırakman gerekiyor Zaffre. Akira'nın soyunu alt etmeye çalışıyorsun."

Alaycı bir gülüş duyuldu etrafta. Daha sonrasında lacivert gözlü adam Miran'ın önüne geçti. Koyu sarı saçlarını geriye ittirirken kibirli gülümsemesi ile Miran'a bakıyordu.

"İstersem bunu çok rahat yapabileceğimi ikimiz de biliyoruz Miran. Ne de olsa ben Akira'nın başka bir kişiliğiyim." Dedi Zaffre.

Biten sigarasını bileğinde söndürüp motoruna doğru yürüdü Miran. Zaffre ardından gölge formunu almıştı.

Kafasına kask bile takmadan motoru çalıştıran Miran "Artık yanıma gelme." Demişti.

Zaffre, başta her gün Miran ile dursa da onun çok güzel idare ettiğini görünce arada bir uğramaya başlamıştı. Şimdi ise gününün çoğunluğunu Akira'nın yaptığı deliliklerin ardını temizlemekle uğraşıyordu.

Miran gittiğinden beri Akira'nın sakin halinden eser kalmamıştı. Öyle ki Soyluların Miran'ı yakın zamanda sorguya alacaklarını bile bilmeden, sadece işine odaklanmıştı. Etraftaki köstebekleri temizlemekle ve ürettiği vampir zehrini daha da geliştirmekle uğraşırken yanına gelen Zaffre'yi bile umursamıyordu.

Miran Zaffre'nin ona cevap vermesini bile beklemeden son hızda motorunu sürmeye başladı. Biraz eve gidip dinlenmesi gerekiyordu.

Evine vardığında motorunu park edip kapısına doğru ilerledi. Kilitli olmayan kapıyı açıp odaya girdi. Vampir oldugundan beridir artık hiçbir şeyi umursamamaya başlamıştı. Bu yüzden kapısını bile çoğunlukla açık bırakıp gidiyordu.

Salonuna ilerleyip gri renkteki kanepenin üstüne kendini attı. Gözlerini kapatıp uyuyacakken evinde tıkırtılar duymuştu.

Anında yerinde doğrulup seslerin geldiği yöne doğru ilerledi. Gelenler birden fazlaydı. Bu ayak seslerinden anlaşılıyordu. Gizli gizli ilerlemenin bir işe yaramayacağını anlayınca direkt seslerin geldiği odaya girmişti.

Karşısında üniformalı üç tane vampir duruyordu. Ortadaki vampir öne atılıp kendini tanıttı.

"İyi günler sayın Miran. Biz Soylular tarafından gönderilen vampirleriz." Demişti.

Miran tek kaşını kaldırıp "İyi de bundan bana ne? Uykumu bölüyorsunuz." Demişti sert sesiyle.

Daha yeni konuşan vampir bu duruma biraz bozulurken boğazını temizleyip tekrar konuştu.

"Son zamanlarda yaptığınız davranışlardan dolayı sizi kurula götürmek durumundayız. Lütfen bize zorluk çıkarmadan gelin."

Miran omuz silkip, umursamazlıkla kafasını salladı. Soylu kurulu da ona ne diyecekleri de sikinde değildi. Yalnızca kendisini rahat bırakmalarını istiyordu.

---

U şeklindeki bir masanın orta boşluğunda ayakta durmuş ve karşındaki 12 kişiye bakıyordu. Tam ortada boş bir koltuk vardı ve sanırım diğer kişiler de bu koltuğun dolmasını bekliyor gibi konuşmuyordu.

Beklemekten sıkılan Miran siyahi bir vampire bakarak konuştu.

"Neyi bekliyoruz? Artık rahat bırakın da gideyim." Demişti bıkkın sesiyle.

Bir süre sonra koca salonun kapısı açılmış ve içeriye yine 12 kişi girmişti. Gelen kişilerin tecrübesiz fakat yenidoğan olmadıkları belli olan vampirlerdi. Her biri, birer birer sandalyede duranların arkasına geçip ellerini önünde birleştirirken sessizce bu saçmalığı izlemeye devam etti Miran.

Sonunda vampirlerden biri de sıkılmış olacak ki kendisine yönelik konuşmuştu.

"İyi günler sayın Miran. Buraya neden getirildiğiniz size açıklandı mı?"

Miran kaşlarını çatıp konuşan Asyalı adama baktı. Siyah saçları geriye doğru jölelenmişti.

"Hayır." Dedi kabaca.

Çekik gözlü adam sakin kalmaya çalışarak konuştu. "Sizi buraya son zamanlarda öldürdüğünüz vampirler için yargılamaya getirdik. Eğer hazırsanız başlayalım." Demişti. Ancak kendisinin cevap vermesini beklemeden tekrar konuştu.

"Kimin soyu olduğunuzu öğrenebilir miyim?" Dedi yine kibar üslubunu bozmadan.

Miran bu soruya cevap vermeden sadece bakmakla yetindi.

Kısa bir sessizliğin ardından salonun kapısı tekrar açılmıştı. Uzun topuklu ayakkabıların zeminde çıkardığı sesler duyulurken Miran dönüp de arkasına bakmadı. Gelen kişiyi tahmin edebiliyordu.

Sarışın adam baş köşeye geçip oturduktan sonra bacak bacak üstüne attı. Rahat bir tavırla arkasına yaslanıp masada oturan vampirlerin suratlarına tek tek bakmıştı.

"Benim vampirim." Dedi Akira.

Masadaki kimse tepki veremezken Akira tekrar konuştu.

"Ve benim vampirimi yargılamak size düşmez. Defolun buradan." Dedi sert sesiyle Akira.

Diğer vampirler itiraz edemeden salonu terk ederken odada sadece ikisi kalmıştı.

Akira ve Miran...

Blood Of Love | bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin