15. Bölüm

202 10 3
                                    

Yazım tarihi, 16 Haziran 2022

----

Tüm davetliler masalarına oturmuş, etrafa rekabet içeren bakışlar atıyorlardı. Özellikle Akira’nın masasında hiç hoş olmayan bakışlar mevcuttu. Akira doğru söylüyordu. Dost sayısı bir elin beş parmağını geçmezken düşmanları yaşadığı gün sayısı kadardı.

Birisi kürsünün önüne geçmiş ve açılışı resmi olarak duyurmuştu. Bu tarz konuşmalardan nefret eden Akira boş boş etrafa bakıyordu. Miran zaten hiçbir şey anlamazken Akira’yı izlemeye koyulmuştu. Bu yetenekli vampir yanaklarını biraz havayla şişirerek etrafı boş boş izliyordu.

“Adam çok fazla boş yapıyor.” Diyerek sıkılganlığını belli etmişti.

“Neden geldik ki?” Diyerek kendinin de sıkıldığını belirtti Miran.

“Alfie istedi.”

Alfie’nin kim olduğunu hatırlamaya uğraşırken en sonunda bulamamış ve çareyi Akira’ya sormakla bulmuştu.

“O kim?”

“Benim efendim. Merak etme yakında tanışacaksın.” Dedikten sonra gözüne bir şey çarpmış gibi gülümsedi.

“Şu köşedeki kahverengi takımlı, kır saçlı adamı görüyorsun, değil mi?” diyerek bakması yönü belirtmişti.

Miran’ın bakışları adamı bulurken onayladı.

“Heh, o adam ben ilk vampir olduğum yıllarda beni kaçırmış ve Alfie’den o zaman için değerli bir eşya istemişti. Ancak Alfie’nin cevabı ‘Bu sik için mi uğraşacağım? Ne istersen yap.’ Olmuştu. Gerçekten uğraşmamış o adam beni üç gün boyunca esir tutmuştu. En sonunda bir açık bulup kaçmıştım. Alfie’nin yanına gidip hesap sorduğumda ise eğer o günün akşamına kendim gelmemiş olsaydım katliam çıkararak beni ondan kurtaracağını demişti. Ona göre bu benim için eğitimdi. Ondan sonrasında her kaçırılmamda maksimum 2 günde kurtuluyordum. Eh şimdilerde buna cesaret eden olmayınca sadece işlerle ilgileniyorum.” Diyerek bu konu hakkındaki üzüntüsünü belirtti.

Akira’nın anlattığı anıyı ağzı açık dinlemişti Miran.

Onun yüzündeki dehşeti gören Akira “Eh, sen de kaçırılırsan benden kurtarmamı bekleme. Ölmeye yakın olmadığın sürece yanına gelmeyeceğim.” Diyerek bu konu hakkındaki fikrini kesin ve net bir şekilde belirtti.

İkilinin arasında geçen bu konuşma sırasında kürsüye çıkan adam konuşmasını bitirmiş ve tüm davetlileri konuşmaları için serbest bırakmıştı.

Birazdan masalarına adam doluşacağını bilen Akira bakışlarıyla Miran’ı uyardı. Mesajı saniyesinde anladı Miran. Bu yüzden sessizce kendisine verilecek git emrini bekliyordu.

Masaya gelen ilk kişi en az kendisi kadar uzun, muhtemelen Asyalı olan bir adamdı.

“Akira Bey! Sizi görmeyeli çok uzun zaman oldu.” Diyerek önce Akira’yı selamlamış sonrasında bakışları Miran’a kayarak ortaya laf atmıştı.

“Yanınızdaki beyefendi kimdir? Yeni partneriniz mi?” diyerek merakını belli etti.

Akira tüm soğukluğuyla “Yeni doğanım.” Diyerek öz bir açıklama yaptı.

“Uh buna inanamıyorum. Herkes sizin yeni doğan hakkındaki düşüncelerinizi bilir. Bir anda yeni doğanla buraya gelmeniz gerçekten şaşırtıcı.”

İkilinin arasındaki konuşma ilerlerken Akira Miran’a gidebilirsin tarzında bir işaret yaptı.

Zaten sıkılan Miran bu fırsatı kaçırmayarak etrafta dolanmaya başlamıştı.

Çevresinde olan vampir ve insanların hissedebiliyor ve hatta uzakta olan konuşmaları bile duyabiliyordu. En sonunda kenarda insanlar için olan atıştırmalıkları gördüğünde o tarafa doğru ilerledi.

Sonuçta birkaç taneyi bünyesi kaldırabilirdi.

Üst üste olan tabakalara konulmuş minicik kekler ve kurabiyeler vardı. Hemen eline gelen ilk keki alıp ağzına attı. Tadının halen eskisi gibi olması onu mutlu etmişti. Peş peşe birkaç taneyi de ağzına sıkıştırırken Akira’nın kendisini gülerek izlediğinden habersizdi.

‘Ona daha fazla insan yemeği getirmeliyim’ diye düşündü. Her ne kadar kendisine tat dışında hiçbir faydası olmayan bu yiyecekler Miran’ı mutlu etmişti.

Elini uzattığı kurabiye biri tarafından alındığında o tarafa döndü. Karşısında insan olduğu çok açık olan bir kız vardı. Kırmızı,  yırtmaçlı elbise giymiş ve uzun kıvırcık saçlarını salık bırakmıştı.

Gülümseyerek daha yeni aldığı kurabiyeden bir ısırık aldı genç kadın.

“İnsan mısın?” demişti kurabiyesini çiğnerken.

“Hayır.” diyerek onu reddetti.

“Şaşırdım. Vampirler genellikle bu tarz şeyleri faydasız diye yemezler.”

Omuz silkti.

Kadın Miran’ın bu konuşmayı devam ettirmeyeceğini anlayınca bunu kendisi yapmaya karar verdi.

“İsmin ne?”

“Söylemem çok mu gerekli?”

Zarif bir gülüşle karşılık verdi kadın. “Ben Pelin.”

İşte şimdi Miran’ın dikkatini çekmişti.

“Türk müsün?”

“Evet. Ama hala bana ismini söylemedin.” Diyerek Miran’ı onayladı.

“Miran ben.” Diyerek kadına kendini tanıttı. 

“Kimin yeni doğanısın?” diye sordu Pelin.

“Akira.”

Şaşkınlıktan gözleri büyümüştü kadının.

“Alfie’nin soyu Akira? O adam yeni doğanlardan nefret eder.”

Küçük bir mırıltıyla anladığını belirtti.

Pelin için şu an bu büyük bir nimetti. Gülümseyerek Miran’a bakmayı sürdürdü.

İlerleyen dakikalarda ikili havadan sudan konuşurken Pelin terasa çıkmayı teklif etmişti. Miran da hiç tereddüt etmeden kabul etti.

Yan yana yürüyerek salondan çıktılar. Kenarda duran merdivenlerden yukarıya çıkıp terasa geldiler.

Pelin Miran’ı geriye bırakarak betondan olan korkuluklara oturdu.  Miran da onu taklit etti.

Uzun bir sessizlik oluşurken pelin gözlerini aya dikerek konuştu.


“Biliyor musun? Akira’nın çok fazla düşmanı var.” Diyerek ortamı bir anda germişti.

“Bundan bahsetmişti.”

“Peki neden tanımadığın bir insanla Efendi’nin koruma alanından çıktın?” diye sordu Pelin.

Ters giden bir şeylerin olduğunu anlamıştı. Ayağa kalkıp geri gitmek için niyetlenirken Pelin bacağına sakladığı bezden keseyi çıkartmış ve tüm tozun Miran’a uçmasını sağlamıştı.

Miran yavaş yavaş bilincini kaybederken “Efendini dinlemen gerekirdi Miran. Şimdi bedelini ağır ödeyeceksin.” Dedi Pelin.

En sonunda Miran’ın bilinci kapanmış ve gelen adamlar ikiliyi alıp otelden çıkartmıştı. O sırada yapılan büyü yüzünden hiçbir şeyi fark etmeyen Akira müşterileriyle konuşuyordu.

Miram başta yabancılarla konuşmakta hatayı yapmıştı...








   

Blood Of Love | bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin