2. Bölüm

397 23 9
                                    

Yazım tarihi, 4 Mart 2022

---


“Hassiktir, başım!” Diyerek elini başına atmıştı Miran.

Vücudu tamamen uyuşmuştu ve tuhaf hissediyordu.

Aç gibiydi.

Başının tekrar zonklamasıyla elini tekrar kafasına attı.

En son ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Takım arkadaşlarıyla ava gitmişti. Ve... Geriye kalan şeyleri hatırlamıyordu.

Burasının neresi olduğunu bilmiyordu. Hızla ayağa kalktı. Yabancı bir yerde uyanmak tedirgin etmişti onu.

Penceresi olmayan ama gayet de aydınlık bir odadaydı. İçeride sadece yattığı yatak ve bir dolap vardı.

Kapıya doğru yönelip dışarı çıkmak için kolu çevirdi. Ancak açılmamıştı.  Sinirlenerek kapıya vurmuştu. Kapı içine çökerken geriye kaçtı. Kendisi bu kadar güçlü biri değildi.

Sakinleşmeye çalışarak yatağın üstüne tekrar oturmuştu. Açlığı dikkatini dağıtırken dışardan ağır ayak sesleri geliyordu.

Bu sesten sonra aniden ne olduğunu hatırlamıştı. Ormanda bir vampirle karşılayıp bayıltılmıştı. Paniği tekrar gün yüzüne gelirken yatakta en köşeye gitmişti.

Kapı sakince açılıp içeriye hiç de korkutucu olmayan bir tip girmişti. Sarı kısa saçları, bembeyaz teni ama korkutucu kırmızı gözlü kısa biriydi. Üstünde siyah bedenine yapışan bir elbise vardı.

Gözlerini ayırmadan vampirin hareketlerini izlerken aynı şeyi sarışın adam da yapıyordu.

Birbirlerinin bir süre gözlerine baktıktan sonra Akira konuştu.

“İyi görünüyorsun.”

Miran bunun iltifat mı yoksa yemeğin iyi olduğunu belli eden bir sıfat mı olduğunu düşünürken Akira devam etti.

“Bir haftadır uyuyorsun. Aç olmalısın.” Diyerek yatağa yaklaşmaya başladı.

Daha bir hafta neden ve nasıl uyuduğunu sorgulayamadan Akira’nın kendi üstüne geldiğini gören Miran geriye kaçmaya çalıştı.

Yatağın ucuna oturmuş Akira boynunu ortaya çıkarmış ve hafifçe içeceği yeri göstererek “Gel hadi.” demişti.

Miran anlamayarak ona baktı. “Ben vampir değilim ki?”

Akira nazik gülüşünü sergileyerek bir anda ciddileşti. “Güçsüz olmanın yanında salaksın da. Keşke soy seçmek için acele etmeseydim.”

“Ne soyu? Neden bahsediyorsun sen?”

Kafasını öyle tutmaktan sıkılmış Akira, açıklamasına koyuldu.

“Hey ismin neydi?”

“Miran.”

‘Güzel isim’ diye düşündükten sonra tekrar konuştu.

“Hey Miran! Yeni doğanlar hakkında ne biliyorsun?”

Aklındaki düşünceler iyice karışan Miran, Akira’nın sorusunu cevaplamıştı.

“Onları vampire çeviren kişi olmadan güçsüzdürler. Genelde vampirleri ile beraber durmayan yeni doğanlar insanları öldürüyor. Sadece bunu biliyorum.”

“Hm, azmış. Her insanın bildiği kadar.” Diye mırıldandı.

“Bildiklerin doğru. Ama çok eksiğin var. Sen bir yeni doğansın. Benim soyumsun. Ben senin efendinim.”

“N-nasıl yani? Ben şimdi insan kanı mı içeceğim?”

“Yaklaşık 3 ay boyunca hayır. Yeni doğanlar insan kanı içerlerse benliklerini kaybederler. Bu yüzden efendilerinin kanıyla beslenirler. Efendileri tarafından terk edilen vampirler ya insanlar tarafından avlanırlar ya da insanlar tarafından avlanırlar. Hiçbir kaçış şansın yok senin. Benim yanımda kalmak zorundasın. Üç ayın sonunda gitmekte özgürsün. O zamana kadar benden her şeyi öğrenmiş olacaksın zaten.”

“Hayır.”

Kaşlarını çatarak Miran’a baktı.

“Ne hayır?”

“Senim kanını ya da insan kanını içmeyeceğim. Ben insanım.”

Sarışın adam “Deneyelim mi?” dedikten elbisenin altından, bacağının içinden çıkardığı küçük bir hançerle boynuna yarık açmıştı.

Boynundan kan hızla akmaya başlayınca Miran fark etmese bile siyah gözleri kırmızı olmuştu bile.

Akira olduğu yerden kalkıp köşede kendine hipnoz olmuş gibi bakan adamın kucağına oturdu.

Miran kendiyle içmemek için savaşırken kulağının dibinde yine o kadife sesi duymasıyla gözlerini kapatmıştı.

“İç hadi, beslenip uyuman gerekiyor. Halen bazı insani özelliklerini kaybetmedin.”

Bu izin, Miran için son noktaydı.

Kendini kaybederek hızlıca Akira’nın boynuna yapışmıştı.

Kanını hızla içerken bir yandan beğendiğine dair mırıltılar çıkarıyordu.

Akira’nın elleri Miran’ın omzundayken bu halini sorguluyordu. İlla kucağına çıkması gerekmiyordu.

Yeterince beslendiğine kanaat getirince ufak bir hamlede kendine kıyasla koca bedeni üstünden atıp ayağa kalkmıştı.

“Uyu. Gece tekrar içeceksin.”

“B-biraz daha içemez miyim?” demişti dudağında kalan kanı yalayan Miran.

Kendine şaşırıyordu ama kanının tadı baş döndürücüydü. Son damlasına kadar içmek istiyordu.

Alayla Miran’a bakan Akira “Haham! Güldürme beni. Sen insansın.” Diyerek odadan çıkmıştı.

Halen yarı aç bir şekilde duran Miran, şoka uğramıştı. Bu adam kendinden bile kinci biriydi.

Bir süre daha boş boş duran Miran’a uyku çökmüştü. Akira’nın dediği gibi halen insana ait özellikler sergiliyordu.

Sakince olduğu yere uzanarak gözlerini kapadı. Bunları kabullenmesi zor olacak gibiydi. Kanın tadıyla kendinden geçmiş olsa bile temiz kafa ile bunu düşündüğünde kendini sorgulayacaktı.




Blood Of Love | bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin