" PELİN'İN HAZİN SONU"

317 23 0
                                    

Bu hikaye dizinin 2. Sezonun ele almakla birlikte tamamen yazar kurgusudur ve yalı çapkını dizisi tekrardan yayınlanmadan önce benim kendi kafamdan yazmış olduğum bir kitaptır, keyifli okumalar dilerim..
**************************
Önceki bölümün devamı olarak;
İçeri Sacide abla ve isminin Aysu olduğunu öğrendiğim genç kız girdi, hâkimin karşısına geçtiler, önce Sacide abla başladı söze, sonra da kızı...
-" hâkim hanım, Seyran hanım ve Ferit Bey'in söylediği ne varsa doğrudur, ben Sacide yanımdaki de kızım Aysu. Bundan yaklaşık bir buçuk sene öncesiydi, ben pelin Yılmaz'ın hizmetini görüyordum, pelin yılmaz bana kızımı Ferit Korhan'ın yatağına sokmama karşılık her ay düzenli para göndereceğini söylemişti. Hakkını yemiyim, ilk başlarda paramı gönderiyordu, ama bu sonlarda vermeyince bende konuşmayı tercih ettim"
-" Aysu hanım, bir de sizi dinleyelim nasıl oldu bu olaylar?"
-" her şey annemin anlattığı gibi, annem aynı günün devamında bana para karşılığı ferit Korhan'ın yatağına girmem gerektiğini söyledi. İlk başta kabul etmedim,"ben kimsenin parası uğruna yatağına girmem" dedim. Ama annem bana maddi durumumuz iyi olmadığı için bunu yapmanın şart olduğunu söyleyince mecbur kaldım, pelin Yılmaz'ın niyeti aslında Ferit Bey'in yatağında çorap çıkarır gibi kız çıkarıp bu sayede ailenin pelin Yılmaz'ı almak zorunda kalmasını sağlamaktı fakat işler hiç de onun istediği gibi girmemişti..."
-" anladım, peki bir de pelin Yılmaz'ın kuzeni Burak Yılmaz'ı dinleyeyim, buyrun, siz oturun lütfen"
-" Evet Burak bey, sizi dinliyorum, pelin Hanım'ın niyeti neydi sizce?"
( Burak her şeyi anlatır ve hakim Seyran'ı karşısına alır)
-" Seyran hanım, pelin hanım sizi kaçırdığında size kötü bir şey yaptı mı veya söyledi mi, yapmaya kalkıştı mı?"
-" evet hâkim hanım, pelin yılmaz beni kaçırıp tehdit etti, ya bebeğini kaybedeceksin ya da ferit'ten vazgeçersin dedi, yani eğer Ferit zamanında gelmeseydi ben veya bebeğim, ikimizden biri ölebilirdi, zaten Ferit polislere kapıya dayandığında pelin benim kafama silah dayadı tam sıkacaktı ki dışardan Ferit gilin sesi duyuldu, silahı kafama dayamadan birkaç saniye öncesinde ise yere sıkıp beni korkutuyordu"
Tam bu sırada pelin'in avukatı ayağa kalkmıştı ki, hakim hanım onu durdurdu;
-" sayın hâkimim itiraz ediyoru-"
-" bir dakika avukat bey"
-" pelin hanım, sayın Seyran şanlı'nın anlattıkları doğru mudur, yaptınız mı bunları gerçekten?"
Pelin'in ağlamaktan gözleri kızarmış, kan çanağına dönmüştü, sessizce ağlıyordu
-" hayır hâkim hanım, Allah belamı versin ki yalan, hepsi külliyen yalan"
bu esnada istemsizce Ferit'e baktım, pelin'e tiksinerek bakıyordu...
-" bakın pelin hanım, bu kadar kişi aynı şeyleri söylüyorsa demek ki onlarında bir bildiği var, söyledikleri her şeyin yalan olduğuna emin misiniz?"
-" tabii ki de eminim"
-" öyle mi, nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz peki?"
-" ya hâkim hanım, size yemin ederim ki ben bir şey yapmadım"
-" elinizde bir kanıt var mı?"
-" yok..."
-" o zaman nasıl bu kadar eminsiniz yapmadığınızdan elinizde bir kanıt bile yokken üstelik?"
Hâkim Hanım'ın bu sözünü duyan pelin ne diyeceğim bilemez bir hale geldi, verecek cevabı yoktu çünkü
-" ama ben kendimden eminim"
-" ama ben sizden emin değilim, onu ne yapacağız?"
-" Gereği düşünüldü, 6136 sayılı Türk ceza kanununun, 81, 35,29, 62 ve 53.'ü maddeleri uyarınca pelin Yılmaz'ın Kasten adam öldürmeye teşebbüs ve tehdit suçlarından 6 yıl, 10 ay 15 gün hapis cezası almasına karar verilmiştir, ancak sanığın mahkemedeki iyi hali ve daha önce suç işlememiş olması göz önüne alınarak toplamda 6 yıl 10 ay, 15 gün olan cezası 3 yıl, 8 ay 13 güne düşürülmüştür."
Pelin'in bu kadar büyük bir hapis cezasına maruz kalacağını asla tahmin etmezdim, duyduğumuzda hem şaşırmış hem rahatlamış hem de bir taraftan da üzüldük ona. Ama yapacak bir şey yoktu kanun böyle emrediyordu, pelin gözyaşları içinde hapise götürülmüş ve bu dava burada bitmişti. Ben de ferit'te ablam da nisa hanıma ayrı ayrı teşekkür ettik kapının önünde;
-" nisa hanım, çok teşekkür ederiz, hem yardımcı olduğunuz hem de bizi kırmadığınız için"
-" rica ederim ne demek, ben sadece görevimi yaptım"
( Nisa hafifçe gülümseyerek oradan ayrılır)
SEYRAN'IN AĞZINDAN;
Bir süre sonra hepimiz bir tarafa ayrıldık, ablam, ben, Ferit, Korhan ailesi ve Abidin abi oradan ayrılacakken Ferit bana elini uzattı, onun elini tuttum, ikimiz birlikte el ele ayrıldık oradan.
1 GÜN SONRA
ABLAMIN İSTEMESİ;
Ablam ve Abidin abi nikahlarını biraz daha ertelenmişti çünkü halis Ağa her şeyin usulünce olmasını istemişti, bu yüzden en baştan başladılar isteme merasiminden...
-" Seyran, ablacığım ben çok korkuyorum ya yine dökersem, ya yine her şeyi berbat edersem?"
-" hayır abla, böyle bir şey olmayacak, Allah'ın izniyle sen bu merasimi Anlı'nın akıyla atlatacaksın, ben sana güveniyorum"
( Suna Seyran'a sarılır)
-" ohh canım benim, iyi ki varsın"
-" sende iyi ki varsın ablamm"
Ablam dikkatle kahve tepsisini taşıyordu, yavaş adımlarla salona doğru ilerledi, o ilerlerken onun tam bir peri kızı gibi güzeller güzeli bir kadın olduğunu fark ettim, bembeyaz elbisesi, siyah uzun saçları, sade ve şık makyajı... Ne kadar güzeldi. Ablamın elbisesi;

Yalı Çapkını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin