" SAVAŞ BİTMEDİ"

343 19 0
                                    

Bu hikaye dizinin 2. Sezonunu ele almakla birlikte tamamen yazar kurgusudur ve yalı çapkını dizisi tekrardan yayınlanmadan önce benim kendi kafamdan yazmış olduğum bir kitaptır, keyifli okumalar dilerim.... Bu arada ben Ankara'da olduğum için bölüm paylaşmadım zaten geçen hafta da bayramdı, o yüzden kusura bakmayın.
**************************
Önceki bölümün devamı olarak;
Tarık ile yüz yüze kaldık, o andan sonra, ben tarık'la konuşmaya başladım;
-" ya sen ne biçim bir insansın, sen insan mısın,Allah'ın cezası, yetmedi mi bize yaptığın şeyler!?"
-" Seyran..."
-" ya ne Seyran, ne Seyran, oğlum bak, senin artık bu saatten sonra bana seslenmeye bile hakkın yok, anladın mı beni!?"
-" ben seni seviyo-"
-" ne sevgisi be, ne diyorsun sen, ne saçmalıyorsun, seninki aşk falan değil tarık, takıntı, sen bana hâlâ saplantılı bir derecede aşık ve takıntılı bir ruh hastasısın, daha fazlası değilsin, ve olamazsın da zaten!"
Ferit araya girdi;
-" lan oğlum bak, sen beni daha kaç kere silahla vuracaksın, yani sen her başın sıkıştığında o su tabancana sarılmayı adamlık sanıyor olabilirsin, ama ben sana bir şey söyleyeyim mi, senin bu yaptığın ne adamlık, ne de erkeklik, senin bu yaptığın şey sadece KORKAKLIK!"
-" as, kes, silah çek, havaya sık, erkeksin ya hani sen sözde, ama işte sen erkek değilsin oğlum, sen düpedüz korksın, belindeki silahından başka hiçbir marifeti olmayan korkak bir ZAVALLISIN SEN!"
-" aynen öyle tarık, aynen öyle, hatırlarsan zamanında bende sana aynı şeyleri söylemiştim, hatırladın değil mi?"
-" yeter, susun ikiniz de!"
-" hiii, susmazsak ne yaparsın, yoksa yine mi Su tabancana sarılırsın, 'errkek'?"
-" ama üzgünüm tarık, bu sefer senin istediğin gibi olmayacak, bu sefer o silahını çıkaramayacaksın!"
( Halis Ağanın adamları gelir ve tarık'ın etrafını sararak onu bir dağ evine kapatırlar, bu arada Yusuf'u da aynı dağ evine kapatmışlardır, ikisini de dövdükten sonra dağ evinin kapısını kitlerler ve onları öylece bırakıp giderler)
( Seyfer sahilde başbaşa kalır)
SEYRAN'IN AĞZINDAN;
Ben ferit'in yüzünü kendi yüzüme çevirdim, Ferit bana döndü, bir süre onun gözlerinin içine baktıktan sonra kendimi onun kollarına bıraktım, sarıldım, o da bana sarıldı, kokumu içine çekti, saçlarımı ellerinin arasında gezdirdi, bense ona sıkı sıkı Sarılmaya devam ettim, o da bana sıkı sıkı sarılıyordu, hatta o kadar sıkı sarılıyordu ki, sanki yıllarca buna hasret kalmış gibi bir hali vardı. Ferit'le olan sarılmamız bittikten sonra ikimizde başımızı aynı anda aşağıya eğdik, birbirimizin ellerini tuttuk, tuttuğumuz elleri bir süre izledikten sonra göz göze geldik, Ferit yanaklarımı ellerinin arasına aldı, dudağımı dudağına yakınlaştırdı, hava rüzgarlıydı saçlarıma rüzgar çarpıyordu, ben söze girdim, ikimizin de gözleri dolmuştu;.
-" Ferit, çok teşekkür ederim, olursa olsun her şeye rağmen beni hiç bırakmadın, bırakma da. Çünkü ben sensiz yapamam Ferit, o gün sen vurduğunda ben çok korkmuştum sana bir şey olacak diye,ellerimi hiç bir zaman bırakma ne olur, çünkü senin olmadığın hayatın bir anlamı yok benim için, benim, hayatım, yaşantım, mutluluğum, geleceğim sensin, bunu unutma tamam mı? bu her zaman aklında olsun her koşulda senin yanındayım."
-" rica ederim Antep fıstığı, bende her zaman senin yanındayım, ne olursa olsun, başımıza ne gelirse gelsin, bu Dünya'da sensiz yaşadığım en değerli , en mutlu anım bile benim için anlamını kaybediyor Seyran, ben senin ellerini asla bırakmam, asla, ben senin ellerini bırakmak istesem bile bırakamam çünkü sende benim hem hayatım, hem de ilacımsın, ve sende bunu hiç bir zaman aklından çıkarma tamam mı?"
-" Tamam..."
-" unutma Seyran, sen varsan varım, sen varsan mutluyum ben, sen olmadan ben hiç bir şekilde mutlu olamam, sen benim neşemsin, mutluluğumsun"
-" sende benim için öylesin"
-" ben bugün bir şey anladım Seyran"
-" neyi?"
-" eğer biz seninle el ele verip birlik olursak üstesinden gelemeyeceğimiz başaramayacağımız hiç bir şey yok, bak, az önce ikimiz beraber tarık belasını da def ettik, gördün mü?"
-" gördüm"
Ferit elleriyle benim gözlerimden akan yaşları sildi, bende onun gözlerinden akan yaşları sildim, hava rüzgarlı olduğu için saçlarıma çarpmaya devam ediyordu, bu arada hâlâ dudak dudağaydık, Ferit, yanaklarımı ellerinin arasına almıştı, yanaklarımı seviyordu, sahilde oturduğumuz bankın yakınındaydık, oturduğumuz bank, denizin tam karşısındaydı, yani Ferit ve ben tam denizin karşısında dudak dudağa öylece kalmıştık. Ferit hafifçe dudaklarımı öptü, ardından konuşma sırası bana gelmişti, bu küçük öpüşme sonrası ben tekrardan konuşmaya başladım;
-" Ferit"
-" efendim güzelim?"
-" böyle sahilde, millet içinde olmaz, ayıp olur insanlara"
-" eğer çok utandıysan yalıya da gidebiliriz, odamızda devam ederiz"
-" olmaz"
-" neden?"
-" Ferit, ben ve sen daha yeni evladımızı kaybettik, olmaz"
-" haklısın Seyran, bir an boşluğuma geldi, kusura bakma"
-" yok, önemli değil"
SAKLA BENİ'NİN YALISI NAZ'IN AĞZINDAN;
BEN BU DİZİYE ÇOK HAKİM DEĞİLİM ÇÜNKÜ SADECE FRAGMANLARINI İZLİYORUM VE DİZİNİN YALI ÇAPKINI İLE BAĞLANTILI OLDUĞU SAHNELERİ İZLEDİM,O YÜZDEN BİR HATA YAPARSAM ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN, AYRICA SADECE BİR-İKİ BÖLÜMLÜĞÜNE BU İKİ DİZİYİ BİRLEŞTİRME KARARI ALDIM ÇOK UZUN SÜRMEZ, VE BEN BU KİTAPTA SAKLA BENİ'Yİ İSTEDİĞİM ŞEKİLDE ŞEKİLLENDİRECEĞİM BİLGİNİZ OLSUN.
Kadir şu sıralar ortada yoktu, onun için endişelenmiştim, hemen dedemle konuşmaya gittim;
-" müsait misin dede?"
-" müsaitim naz, gel"
-" dede, biliyorsun ki ben kadir'i seviyorum"
-" evet biliyorum, ben senin destekçinim bu konuda" ( kitabımdaki atıf naz'a destek veriyor)
-" sağol dede, ama bir sorun var"
-" nedir?"
-" kadir birkaç gündür kayıp, ona hiçbir şekilde ulaşamıyorum, acaba diyorum, korhanlar'la bir alakası olabilir mi?"
-" yok, sanmıyorum"
-" onların ziya dede ile aralarında sorun vardı ya, ondan sordum"
-" yok hayır, onlar ziya dedenle olan sorunlarını çözdüler"
-" nasıl yani, e ziya dede bayağı inatçıydı, yani... Nasıl oldu ki bu?"
-" Halis Ağa bir gün bizim kont ziya'yı aramış, kont ziya da ilk aradığı zamanlarda açmamış telefonu, sonra bir gün halis Ağa'nın niye aradığını gerçekten merak etmiş ve yalısına gidip, derdinin ne olduğunu sormuş, halis Ağa da ona demiş ki; "tamam biz seninle sıkıntılar yaşamış olabiliriz ama şuan bana yardım etmen gerek" demiş. Kont ziya da ne olduğunu sorunca halis Ağa başlamış anlatmaya;
Meğer bunların o çok ünlü olan gelini Seyran Korhan varya"
-" ee?"
-" Antep'teki eski yavuklusu yüzünden bebeğini kaybetmiş, yetmemiş bir de ona takıntılı olan tarık ihsanlı diye biri gelmiş, Ferit Korhan'ı silahla ikinci kez vurulmasına sebep olmuş"
-" ciddi misin, eee?"
-" ciddiyim, ee'si halis Ağa da düşmüş intikam derdine, bu yüzden kont ziya'yı aramış"
-" eee, ziya dede de bunu hemen kabul mü etmiş yani?"
-" evet"
-" anladım, yani bence, madem korhanlarla aralarında bir sorun kalmadıysa o zaman belki de Kadir onlara ziyarete ya da ne bileyim tanışmaya falan gitmiş olabilir mi sence dede?"
-" pek zannetmiyorum ama yine de bir düşün istersen"
-" ben bi onların yalısına gitsem, halis Korhan ile konuşsam olur mu?"
-" olur da, yani halis Korhan seni kabul eder mi?"
-" kont ziya'nın eski silah arkadaşı atıf Bey'in torunuyum dersem, tabii ki kabul eder "
-" peki madem, sen bilirsin naz'cığım"
-" izninle ben çıkıyorum dede"
-" çıkabilirsin"
( Naz çıkar ve halis Ağa ile konuşmak üzere yalıya gider)
Naz; "açın kapıyı, halis Korhan ile konuşmaya geldim"
Güvenlik; "siz kimsiniz hanımefendi?"
Naz; "kont ziya'nın eski silah arkadaşı atıf Bey'in torunuyum, halis Korhan'la konuşacağım"
Güvenlik; " peki efendim, ben latif Bey'e haber vereceğim, siz de içeri geçin"
Naz; "teşekkürler."( Naz halis Ağa'nın odasına geçer, halis Ağa konuşmaya başlar)
-" naz kızım, hoşgeldin, hayır olsun inşallah?"
-" hoşbuldum efendim, pekte hayır değil maalesef"
-" ne oldu kızım, babana mı bir şey oldu yoksa?"
-" yok efendim, babam gayet iyi çok şükür, başka bir konu için geldim ben"
-" seni dinliyorum"
-" benim sevdiğim adam, yani kadir, ortada yok, kayıp, acaba sizin yalıya mı geldi, veya yerini biliyor musunuz?"
-" malesef kızım, yerini bilmiyorum, ama istersen ben bi latif'i çağırayım, ona sorayım, şu son zamanlarda giren-çıkan yabancı biri oldu mu diye"
-" çok iyi olur"
( Halis Ağa latif'i çağırır)
-" ağam, beni çağırmışsınız"
-" latif, şu son zamanlarda giren-çıkan yabancı biri oldu mu?"
-" olmadı ağam, zaten senden habersiz kimse girip-çıkmaz bu eve"
-" naz kızım, bu bahs ettiğin kişi nasıl biri, yani biraz dış görünüşünü tarif eder misin?"
-" ederim efendim, kadir, kıvırcık saçlı, koyu kahverengi gözlü, üstten bıyıkları var, ama sakalları yok, böyle iyi niyetli, sevecen biridir, ayrıca uzun boyludur"
HALİS AĞA'NIN AĞZINDAN;
Naz resmen tıpatıp tarık'ı tarif ediyordu, şüphelenmiştim, ama bunu ona belli edemezdim;
-" hayır naz, böyle biri ne girdi, ne de çıktı, ama sen merak etme, eğer bir gelişme olursa haber veririm"
-" peki efendim, vaktinizi aldım, kusura bakmayın, iyi günler dilerim"
-" estağfurullah kızım, sen benim vaktimi almadın, hadi hayırlı günler"
-" izininizle"
-" çıkabilirsin kızım"
( Naz çıkar, ve o sırada Seyran ve Ferit ile karşılaşır)
SEYRAN'IN AĞZINDAN;
Biz Ferit'le tam içeri girerken bir kadın dışarı çıkıyordu, ona kim olduğunu sordum;
-" ee pardon, yanlış anlamazsınız, siz kimsiniz acaba, yani merak ettim çünkü halis Ağa genelde eve yabancıları almıyor, o yüzden"
-" naz ben, kont ziya'nın eski silah arkadaşı atıf Bey'in torunuyum, halis Korhan'la konuşmak için gelmiştim ama şimdi işim bitti, çıkıyorum, sizde... Seyran Korhan olmalısınız, değil mi?"
-" evet"
-" memnun oldum Seyran hanım"
-" bende öyle"
Bu sırada Ferit araya girdi, şaşırmıştı;
-" dedem, sizi nasıl kabul etti ki, yani onların kont ziya ile aralarında sorun yok muydu?"
-" size de merhaba"
-" ee şey, pardon... Kusura bakmayın,ben bir an şaşırdım ondan öyle-"
-" sorun değil, şaşırmakta haklısınız, ama onların aralarındaki sorun çözülmüş"
-" nasıl yani, ne zaman?"
-" onu dedenizle konuşun isterseniz, uzun hikaye çünkü"
-" haklısınız naz hanım, bu arada Ferit Korhan bende, Seyran'ın eşi, gerçi siz bana sormadınız ama"
-" e olsun, sizde şaşkınlıktan bana bir 'merhaba' bile dememiştiniz, ödeşmiş olduk"
-" hıhım, aynen..."
Ferit, üst dudağını kıvırarak garip ve suratsız bir ifadeyle naz hanıma bakıyordu, ikisi de birbirinden pek haz etmemişlerdi anlaşılan. Ve Ferit, naz hanıma hafifçe göz devirdi, naz ise sadece benimle muhatap oluyor, ferit'in yüzüne bile bakmıyordu. Ardından naz telaşla bana soru sordu;
-" Seyran sen hiç böyle kıvırcık saçlı, koyu kahverengi gözlü, üstten bıyıkları olan, uzun boylu birini gördün mü?"
-" tarık mı?"
-" tarık kim?"
-" şey pardon ya senin anlattığın kişiyi başka biriyle karıştırdım galiba tanıdığım bir kişiye çok benziyor da"
-" yok sorun değil, karıştırmış olabilirsin"
-" olabilir...."
-" neyse, güle güle Seyran"
-" güle güle naz tanıştığıma çok memnun oldum"
-" bende, sana da güle güle Ferit bey"
-" güle güle naz hanım"
-" gidip de dönmemek var, bay bay"
-" doğru, Allah korusun ben tekrar geldiğimde seni olduğun yerde bulamamakta var çünkü"
-" sen ne demeye getiriyorsun?!"
-" aa, hayırdır Ferit, niye bu kadar gerginsin sen?"
-" ben gergin değilim, senin konuşmaların beni geriyor, konuşman çok yanlış"
-" seninde öyle"
Ferit tamam, sakin olun"
-" kusura bakma Seyran'cığım ya, kocan senin kadar anlayışlı ve Kibar biri değil de, ondan dolayı bir anlaşmazlık oldu"
-" ay canım, sen dedemi de bu sahte kibar hallerinle mi kandırdın?"
Naz sinirli bir şekilde derin bir iç çekti ardından kapıyı sertçe çarpıp çıktı, Ferit ise naz'ın arkasından söyleniyordu;
-" kıza bak ya, şu gıcıklığa bak ya gerçekten çok sinir bozucu"
-" Ferit, sende hatalısın"
-" ha o bana bunları söylüyor hatalı değil, ben hatalıyım öyle mi Seyran!?"
-" tamam Ferit, sesini yükseltme bana "
-" sesimi yükseltmiyorum, ama sen şuan yeni tanıdığın birine karşı benim haksız olduğumu söylüyorsun"
-" haksızsın çünkü"
-" Seyran, bak zaten sinirliyim beni daha da fazla sinir etme istersen"
-" ben seni sinir etmiyorum Ferit, doğru konuş benimle"
Biz odamıza geçtik, ama Ferit sinirli olduğu için terasa çıktı, bense odamda telefonuma takılıyordum, ikimizde gerilmiştik, ikimizin de sakinleşmeye ihtiyacı vardı o yüzden ona karışmadım, bir süre sonra Ferit odaya girdi;
-" ooo Ferit bey, sonunda lütf edip odanıza geldiniz"
-" Seyran.... Özür dilerim senden, ben o naz denen kadına sinirlenmiştim acımı senden çıkarttım"
-" çıkartma acını benden ya, ben sana hiç bir şey denemiştim, sadece hatalısın demiştim, niye acını benden çıkarıyorsun hani biz seninle el ele verecektik, hani biz seninle birlik olacaktık, tarık adamlar tarafından götürülünceye kadar mıydı bizim dayanışmamız?"
-" haklısın Seyran, çok özür dilerim"
-" dileme benden özür, yapma ki özür dilemek zorunda kalma"
-" affet Seyran, bir daha yapmamaya özen gösteririm, olmaz mı?"
-" olmaz"
-" neden, özür de diledim işte daha ne istiyorsun?"
-" madem öyle, neden yapıyorsun ki?"
Ferit koltukta oturuyordu ve ayağa kalktı, karşıma geçti, konuşmaya başladı;
-" Seyran, sus artık, bak haklısın diye bir şey demiyorum ama abartma istersen"
-" susmazsam ne olur, susmayacağım işte!"
Ferit bir anda Beni kendine çekti ardından dudaklarıma kapandı...
********************************
BÖLÜM SONU
BÖLÜM BURADA SONA ERİYOR, OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM ❤️ BU ARADA SAKLA BENİ VE YALI ÇAPKINI İÇİN YAZDIĞIM BİRLEŞİM SENARYOSUNU NASIL BULDUNUZ??

Yalı Çapkını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin