"ATEŞ VE SUYUN AŞK VE GÜÇ MÜCADELESİ"

306 17 1
                                    

BU HİKAYE DİZİNİN İKİNCİ SEZONUNDAN İTİBAREN YAZILMIŞ OLUP TAMAMEN YAZAR KURGUSUDUR, VE YALI ÇAPKINI DİZİSİ TEKRARDAN YAYINLANMADAN ÖNCE BENİM KENDİ KAFAMDAN YAZMIŞ OLDUĞUM BİR KİTAPTIR, KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM...
**************************
Önceki bölümün devamı olarak;
SEYRAN'IN AĞZINDAN;
Sanırım artık bir karar vermek zorundaydım, ama ya kararım ne olacaktı, geri dönmek mi, tamamen gitmek mi...?
3 GÜN SONRA
( YAZARIN AĞZINDAN)
Seyran kararını vermişti, sırf halis Ağa'nın onu korumuş olmasının yüzü suyu hürmetine geri dönmeyi kabul etmiştir, ama asıl intikamcı Seyran dönemi şimdi başlıyordur, Seyran, halis Ağa'nın onu korumasını hatırlıyor olduğu gibi ona yaptığı kötülükleri de unutmamıştır, hak eden Herkese hak ettiği muameleyi göstermeyi kafasına koymuştur)
YALI HALKI SEYRAN'I KARŞILAMAK İÇİN KAPIDA BEKLİYORDUR ( SEYRAN'IN AĞZINDAN)
Yalıdakiler beni karşılamak için kapıda bekliyorlardı, bana ise onların bu samimiyeti çok sahte gibi geliyordu, başta halis Ağa olmak üzere hepsi kapıdaydı, Ferit de dahil... Derken Halis Ağa başladı konuşmaya;
-" evine hoşgeldin Seyran kızım, ayrıca beni kırmayıp geldiğin için de çok teşekkür ederim, sana minnettarım"
-" hoşbuldum efendim, ben zaten şuan hâlâ buradaysam, hâlâ boşanmadıysam sizin hatırınız için, malum, siz benim halam için de değerlisiniz, aslında buraya geri dönmemde halamın da payı olmadı değil"
-" sağol kızım, tekrar hoşgeldin, ablan ile de konuştuktan sonra benim odama uğra, olur mu kızım, biraz konuşalım istiyorum"
-" peki efendim, geleceğim"
-" sağol kızım"
-" rica ederim efendim"
Halis Ağa'dan sonra sıra Orhan Baba ve Gülgün anne ile konuşmaya gelmişti, ilk Orhan Baba başladı söze;
-" evimize, ailemize tekrar hoşgeldin Seyran, seni burada tekrar görmek çok güzel"
-" teşekkür ederim Orhan Baba, hoşbuldum"
Ardından Gülgün anne geçti karşıma, gülümseyerek gözlerime bakıyordu;
-" hoşgeldin Seyran, seni yeniden burada görmek ne hoş, sensiz bu yalı çok karanlık kızım, sen ışığısın bu yalının"
-" çok teşekkür ederim, hoşbuldum, bu sözleriniz benim için çok kıymetli"
O, " sensiz bu yalı çok karanlık kızım, sen ışığısın bu yalının" lafını bir durup düşündüm, sahi ben miydim bu yalının ışığı, daha üç gün öncesine kadar halis Ağa'da benzer şeyler söylemişti bana, madem bensiz bu yalı karanlıkta kalıyorsa, ben bir sene öncesinde neden kovularak çıkmıştım bu yalıdan?( Bir sene öncesinden kastım; dizinin birinci sezon o
35. Bölümündeki, ve 29. Bölümdeki Ferit'le yakalandıktan sonra ve odaya kilitlendikten sonra yalıdan kovulmuştu hatırlarsanız)
Niye zorla odalara hapsedildikten sonra " defol şimdi, hak ettiğin insanlarla hak ettiğin gibi yaşa" denilerek gönderilmiştim buradan? Üstelik zamanında bunu bana yapan " sen yalının ışığısın kızım, sensiz bu yalı çok karanlık" diyen halis Ağa'nın ta kendisiydi, ve bana şuan güler yüz gösterip bana yine benzer şeyler söyleyen Gülgün anne ise ben o odaya kapatıldığımda hiçbir şey yapmamıştı, sadece o mu? Hiçbiri, hiçbir şey yapmamıştı, hatta Orhan Baba biz Ferit'le kaçacağımız Zaman beni karşısına alıp " aşkın için ferit'ten vazgeçmelisin" demişti bana, şimdi neye dayanarak güler yüz gösteriyorlardı bana? Benim bunları unuttuğumu mu sanıyorlardı, oysa ben herşeyi dün gibi hatırlıyorum, neden beni aptal yerine koyuyorlardı? Ama eğer bende Seyran'sam, ne şanlı, ne de Korhan sadece " SEYRAN" olarak bütün bunların bedelini hapsine ödetecektim, herkes, layık olduğunu yaşayacaktı, yaşatacaktım... Kafamın içinde geçmişimle boğuşurken ablamın karşısına geçtim;
-" ablacığım, birtanem, hoşgeldin, özlemişim seni"
-" hoşbuldum ablam, bende seni çok özledim"
( Seyran ve suna birbirine sarılır)
Ve sıra Ferit'e gelmişti, ben, onu görmezden gelerek direkt olarak onun yanından geçeceğim esnada biz tam yan yanayken Ferit, benim kolumdan tutup beni yan tarafından ön tarafına doğru getirdi, yani geçmeme izin vermeyerek benim, onun önüne geçmemi sağladı, karşı karşıya geldik;
-" bir selam vermelik hatırım yok mu Seyran?"
-" yok."
-" dağ evindeyken bana sarılmayı biliyordun ama"
-" sen o sırada iyi değildin, sanırım kriz geçiriyordun hatırlarsan, sakinleşmen için yaptım, o anlık bir şeydi yani, üzerine alınma çok fazla"
-" Seyran kızım"
-" herkes ile konuştuğuna senden ricam odama gelir misin?"
-' tabii, siz geçin içeri, ben hemen arkanızdan geliyorum"
-" tamam kızım, ben seni bekliyorum"
-" peki efendim, geliyorum birazdan" dedikten sonra ferit'e kısa bir süre sonra ters ters baktıktan sonra Halis Ağa'nın arkasından gittim, odasına girdiğimde bu odaya en son girdiğim o son günü hatırladım, en son Halis Ağa'ya; " ama benim bildiğim tek bir şey var, o da benim bir daha değil onunla evli kalmak, onunla aynı havayı solumak bile istemediğimdir" demiştim ona bu odaya en son girdiğimde... Yine geçmişimle yüzleşirken oturdum Halis Ağa'nın oturduğu koltuğun yanındaki koltuğa oturdum, göz göze geldik, halis Ağa başladı söze;
-" Seyran kızım, eğer beni bir kez daha kırmazsın, değil mi?"
-" yani... eğer yapabileceğim bir şey ise yaparım"
-" öncelikle tekrardan hoşgeldin aileme, ve senden bir isteğim daha olacak... Kızım, Ferit'le beraber zamanında beraber gittiğiniz, ferit'in çizim yaptığı o han'a gider misiniz? Uzun süre sonra kolsuz usta aradı beni, ferit'in çizim işine kaldığı yerden devam etmesini istedi, bildiğim kadarıyla senin çizim yeteneğinde yüksek, ferit'e yardım eder misin?"
-" efendim, kusura bakmayın ama bu kadarını yapamam, Ferit'le aramızdaki meseleler malumunuz, bunu istemeyin benden, lütfen..."
-" kızım, ferit'in sana yaptığı şey kabul edilemez, seni anlıyorum elbette, fakat Ferit, senin yardımın olmadan yapamaz, onun, kolsuz Usta'nın gözüne girebilmesi için senin desteğine ihtiyacı var, en azından benim için kabul etsen olmaz mı?"
-" efendim, bakın inanın bana, niyetim sizi kırmak değil, ama bu sefer yapamayacağım bir şeyi istiyorsunuz benden, Kusura bakmayın, ben ferit'e yardım etmem, kendi sorumluluğunu kendisi üstlensin"
-" Dediğim gibi kızım, seni anlıyorum, haklısın da zaten, ama hiç olmazsa benim için kabul et" dedi bana Halis Ağa. Bu sefer çok ileri gitmişti, bu sefer büyük bir şey istiyordu benden, peki ya ben ne yapacaktım? Kabul mü edecektim, red mi edecektim? Şimdilik saf kız ayağına yatıp kabul edecektim, ama günü geldiğinde herkes herşeyin bedelini ödeyecekti...
-" peki efendim, sadece bu seferlik sırf sizin hatırınız için kabul ediyorum"
-" çok teşekkür ederim kızım, bu isteğimi de kırmadın, çok sağol, o zaman ben şimdi hemen Ferit'e haber vereyim, Ferit hazırlansın, sende hazırlan, sonra da beraber yola çıkın, olur mu kızım?"
-" olur efendim, siz hiç zahmet etmeyin, ben odaya gittiğimde kendim haber vereceğim ona"
-" tamam kızım, tekrar teşekkür ederim"
-" rica ederim, izninizle çıkmam gerekiyor"
-" müsaade senin Seyran kızım, çıkabilirsin"
( Seyran çıkar ve odasına gider, Ferit'te oradadır, sessizce odada oturuyordur)
-" Seyran, ne oldu, ne konuştunuz dedemle?"
-" sanane, ne konuştuysak konuştuk"
-" tamam, Sakin ol, sordum sadece"
-" sorma, sen sadece benim senden isteyeceğim şeyi yap, yeter bana"
-" ne istiyorsun?"
-" kalk, hazırlan, çıkıyoruz, deden istiyor"
-" nereye gidiyoruz?"
-" sen böyle herşeyi sorgulayacak mısın acaba, dediğimi yap sadece, gereksiz, gereksiz sorular sorma"
-" soru sormam ne zamandan beri yasak oldu?"
-" kimse sana ' soru sorman yasak' demedi, gereksiz soru soruyorsun sadece, sen önce bir oturduğun yerden kalk, hazırlan, ondan sonra sor nereye gideceğimizi"
Ferit o esnada oturduğu yerden kalkarak karşıma geçti, birkaç adım üzerime doğru yürüdükten sonra bana yaklaşarak başladı konuşmaya;
-" artık söyleyecek misin nereye gideceğimizi?"
-" üzerime yürümezsen sevinirim, mesafeni koru, bu bir, bir ikincisi ise madem bu kadar çok merak ediyorsun nereye gideceğimizi, söylüyorum o zaman; kolsuz Usta'nın yanına gidiyoruz Ferit, hazırlan hadi"
-" kolsuz usta mı, o ne alaka?"
-" artık onu dedene soracaksın Ferit'ciğim, o istedi bunu benden, kolsuz usta dedeni aramış, senin Han'da çizim işine devam etmeni istiyormuş, aslında ben seninle gelmeyecektim ama deden ısrar edince onu kırmak istemedim, senin için değil, deden için geleceğim seninle"
-" niye özellikle beraber gitmemizi istedi?"
-" bilmiyorum Ferit, o ısrarla seninle han'a gelmemi istedi, bende o çok ısrar edince kırmak istemedim, bu kadar, ben sadece bu kadarını biliyorum"
-" tamam, hazırlanacağım"
-" zahmet olmazsa hazırlan"
( 10 dakika sonra) ( İkisi de hazırlamıştır)
( Ferit'in giydiği)

Yalı Çapkını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin