7. BÖLÜM

31 8 0
                                    

3 ay sonra

Dedelerimin ölümünden 1 ay sonra herkes yavaş yavaş normal hayatlarına geri dönmeye başlamışlardı. Ailem ve ben hariç.

Bugün tekrar okula gitmek zorundaydım. Saat beşten beri ayaktayım. Ve iki saattir duvarla bakışıyorduk. Alarmın saat yedide çalmasıyla sıçradım ve olduğum yerden yavaşça kalkıp ders programımı hazırlamaya gittim. Sabahtan Kur'an-ı Kerim ve din kültürü vardı. Hemen ders programımı hazırladım ve tekrardan abim ile okulun yolunu tuttuk. Okula her girdiğimde artık kalbim çıkacak gibi atıyordu. Her an benimle dalga geçeceklerinin verdiği his hiç hoşuma gitmiyordu. Sınıfa girdiğim ilk andan ters ters bakmaya başlamışlardı bile. Onlara aldırış etmeyip sırama oturdum. Hoca on dakika içerisinde gelmişti. İlk ders kitaptan ders işleyeceğini söylediğinde moralim  bozuldu. Çünkü kitabım olmadığı için genelde Beyza'nın yanına otururdum. Yani hoca öyle derdi. Bugün tekrar onun yanına oturdum. Oturduğumda bir şey değişmiyordu zaten. Çünkü Beyza kitabı çekebildiği kadar önüne çekiyordu. Arada hocaya gösteriş olsun diye de kitabı önüme fırlatır gibi ortamıza koyardı. İlk ders bu şekilde geçtikten sonra ikinci derste sınıftakiler hocayı ikna edip oyun oynanan sınıfa götürdüler. Hocaya sınıfta kalmak için o kadar şeyler söylesemde hiçbir şekilde ikna olmamıştı. Çünkü o da dışlanmamı izlemekten zevk alıyordu. Oyun oynanan sınıfta tek başıma satranç taşlarını oynarken koluma tenis topu gelmesiyle gözlerim tenis oynayan kişilere kaydı. Onlardan biri Merve hoca yani din kültürü hocasıydı diğeri ise tahmin etmişsinizdir. Evet dostlar Beyza tabiki. Merve hocanın neden bu kadar güldüğünü düşünürken ağzından çıkardığı kelimeler çok sinirlenmeme neden oldu. Şimdi kolların falan morarır  gibi sözlerle dalga geçmişti. İşte o zaman sınıftan arkama bile bakmadan çıkıp gittim. Bahçeye indim ve boş bulduğum banklardan birine oturdum. Merve hoca bana böyle yaptığım için kızacak belki bağıracaktı ama. Aması yok işte bütün hocalar beni azarlayıp rencide ediyordu ama bunların hiçbirini hak ettiğimi düşünmüyorum. Haftalar sonra buradan gidecektik. Hatta sanırım 3 hafta falan kalmıştı. Ama onlar nasıl olsa gideceğim için benimle daha fazla uğraşmaya başlamışlardı. Onların yüzünden derslerim iyice düşmüştü. Hocalar doğru düzgün ders işlemiyorlardı. İlk dönem taktir almam onları daha da bana düşman etmişti. Üçüncü ders zili çalana kadar dışarıda oturmuştum. Sınıfa girdiğimde çoktan hocanın girdiğini gördüm. Ayağa kalktı ve üstüme bağırarak gelmeye başladı. Beni yarım saat boyunca rencide ettikten sonra yerime oturmam için emir verdi. Beyza'nın ve kankalarının gülme seslerini duyunca o an toz olup yok olmak istedim. İlk ders o kadar sıkıcıydı ki sırada uyuyakalmıştım. Fakat Merve hocanın kafama kalemle vurduğu sırada tüm uykum kaçtı. Gözlerimi zar zor açtıktan sonra  dersi dinlemek zorunda kaldım. Öğlen eve koşarak gittim. Çünkü evde daha fazla zaman geçirmek istiyordum. Evi bembeyaz halde görünce şok olmuştum. Sanırım itfaiye gelmişti. Koşarak eve girdim. Soba yüzünden az kalsın evde yangın çıkacakmış. Öğlenleri eve geldiğimde genelde dışarıda salıncağa binerim veya arka bahçedeki koyun ile vakit geçirirdim. Bugün koyun ile vakit geçirmek üzere arka bahçeye gittim. İpi çözdüm ve beraber gezmeye başladık. Artık onu tek başıma gezdirebiliyordum. Birlikte evimizin önündeki büyük boş araziye gittik. Oralarda koşmayı çok severdi. Ve arkasından elimdeki ipi hiç bırakmadan bende koşardım. Ben okuldan geldiğimde ise anneannem ile birlikte gezdirirdik. Bir de keçimiz vardı ama onu pek sevmiyordum. Bugün nedense koyunum koşmadı. Her zaman altında kitap okuduğum ağacın altında birlikte oturduk. Koyunu beş dakikalığına abime emanet ettim ve annemin yanına doğru ilerledim. Öğleden sonra okula gitmesem olur mu diye izin alacaktım tabiki. Annem her zaman kabul ederdi ama derslerden geri kalmamızı istemiyordu. Bugün gitmememi kabul edince çok sevindim. Koyunum yanına koşarak gittim. Bu sevincimi oda anlayacak ki ayağa kalktı ve birlikte koşmaya başladık. Arada yerdeki otları yemek için duruyordu fakat daha sonra tekrar koşuyorduk. Ayaklarım daha fazla yürüyemez hala geldiğinde koyunumu bir yere bağladım ve çantamdan kitabımı çıkarıp okumaya başladım. Acaba gideceğim yeni okulda arkadaşlarım olacak mıydı? Aklımdan her gün bu geçiyordu. 19 Mayıs için şiir okuyacaktım ama korkuyordum. İnşallah o zamana kadar buradan gidebiliriz. Korkuyordum çünkü Ya sesim titrer veya heyecanlanırsam okuyamazsam diye. Çünkü en son İstiklal Marşı okuduğumda söylediğim her şeye veya okurken yaptığım el kol hareketlerine dalga geçmişlerdi. Akşamüstü olana kadar kitap okumuştum. Koyun ise  ayağa kalkıp karnını doyurmuştu veya uykuya dalma ya çalışmıştı. Akşamüstü olduğunda anneannem ile koyunu gezdirmeye çıkarmıştık. Evden biraz uzakta bir yer daha vardı. Orada daha güzel otlar oluyordu. Koyunu ben keçiyi ise anneannem tutuyordu. Yolda giderken torununu boynuna bindirmiş dedesini gördüm. Konuşmalarından dede torun olduğunu anlamıştım. O an kalbimde bir acı hissettim. Koyunun ipini fark etmeden bıraktığımı görünce hemen ipi tekrar tuttum. Koyun ve keçiyi biraz otlattıktan sonra eve döndük. Yemek yedikten sonra bulaşıkları yıkamak istemiştim. Sadece durulaması kaldığı sırada kalbime giren acı hissiyle yerde kıvranmaya başladım. Dakikalar sonra yavaş yavaş gecemye başlamıştı. Bulaşıkları duruladıktan sonra erkenden odama uyumak için gittim. Uykuya daldığım sırada çok garip hissettim. Sanki kafamı farklı bir yöne çevirmiş gibi hissediyordum. Arkadan annem ve babamın bağırış seslerini duyuyordum. Üzerimde hissettiğim soğuk su ile birden gözlerimi açtım. Annem ve babamı başımda görünce ne olduğunu şaşırdım. Bana sordukları sorular karşısında konuşmaya çalıştım ama olmadı. Kekeleyerek bir şeyler söylemeye çalıştım fakat anlamadıklarını biliyordum. Beni ayağa kaldırmaya çalıştıklarında ise ayakta zar zor durdum. Acaba neler olmuştu neden bana sorular sormuşlardı veya neden üzerime soğuk su dökmüşlerdi. Ambulans geldiğinde daha da çok şaşırdım. Birlikte hastaneye gittik. Biraz kendime geldiğim sırada annem nöbet gibi bir şey geçirdiğimi söylemişti. O gün sabaha kadar hastanede kalmıştık. Fakat uyuduğum için daha sonrasında neler olduğunu bilmiyordum.

ADAVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin