8. BÖLÜM

21 7 0
                                    

3 hafta sonra

Bugün artık buralardan gidecek olmanın huzuru ile yatağımdan yavaşça kalktım. Bütün eşyaları neredeyse toplamıştık. Bugün günlerden cumaydı. Okula gitmek istemedim ama yapacak bir şey yoktu. Okula gitmediğim günler gittikçe  çoğalıyordu. Sabah güzelce kahvaltı yaptıktan sonra okula doğru yürümeye başladım. Müzik dinleyerek gitmek çok hoşuma gidiyordu. Şu sıralar en severek sevdiğim Müzik SALES- POPE IS A ROCKSTAR. Ve şu anda onu dinliyorum. Sınıfa girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şaşırmadım. Sıramın her yeri su olmuştu. Şimdi kalkıpta kim yaptıysa o temizlesin desem yapmayacaklarını bildiğim için çantamdan çıkarttığım kağıt havlu ile güzelce temizledim. Üzerine güzelce dezenfektan sıktım. İçim rahat bir şekilde oturamıyordum ama olsun. Beyza'nın ters bakışları çok rahatsız ediciydi. Yaptığım her şeye gülüyordu. Kusurum olduğunu göstermek için. Bugün gideceğimi biliyorlardı. Sınıf öğretmenim ile konuşurken duymuşlardı. Sıramın altına  kitaplarımı koyacağım sırada altında kırık bir kalem olduğunu gördüm. Kaliteli bir kalemdi üstelik. Bu sanırım Beyza'nın kalemi olmalıydı. Onun kaleminin benim sıramın altında ne işi vardı ki. Kalemi Beyza'ya götürdüm fakat beni hiç hoş karşılamadı. Onun kalemini kırdığımı söyledi. Böyle bir şey yapmadığımı ona söylediğimde ise biliyorum zaten ben kırdım demişti. Beni kolumdan tutup Sınıf öğretmenimizin yanına götürdü. Onun kalemini çantasından çalıp kırdığımı söyledi. Ben ise sadece bakakaldım asla itiraz etmedim. Etsem de etmesem de suçlu bendim çünkü. Bana asla inanmazlardı. Sabahtan bana iftira atmışlardı acaba daha sonra neler olacaktı? Sınıf öğretmeni sonunda bizi sınıfımıza gönderdiğinde Beyza ilk derse girmeden tüm sınıfa bu olayı anlatmıştı. Arkadan gelen hakaretleri duymazlıktan gelmeye çalışırken matematik hocası girdi. Tüm dersi sadece Beyza'ya bakarak anlatması bence çok rahatsız ediciydi ama Beyza sadece kendine bakılarak ders anlatılmasından tabiki zevk alıyordu. Teneffüste tüm kızlar yanıma geldiler. Beyza sıramın üstündeki şeffaf kalemliğimi aldı ve içinden en çok kullandığım iki kalemi seçti. Onlari güzelce kırdıktan sonra kalemliğin içine tekrar koydu ve kalemliği yüzüme fırlattı. Beren sen salak mısın neden tepki vermiyorsun? Dediğiniz duyar gibiyim. Fakat onlar 15 kişi ben 1. İstesem de yetki veremezdim. Kalemliği o hadar sert vurmuştu ki burnum kanamıştı. Burnumun kanamasınyla hızla lavaboya koştum. Peşimden geldiler. Beyza bana gülerek hakaret ettiği sırada artık kendimi tutamadım ve boynuna yapıştım. Diğer kızlar ne mi yaptı? Onlar şoku atlana kadar Beyza'dan tüm sinirimi çıkardım. Uzun tırnaklarımla yüzüne çok güzel bir iz bıraktım. Boynunda çoktan tırnak izlerim kalmıştır zaten. Ayrıca kankasının bana yaptığı gibi kollarını yumruklamayı unutmamıştım. Oradan dolan gözlerle ayrıldıktan sonra bahçeye indim. Keşke bunu daha önce yapsaydım diye kendime tekrar kızdım. Çok geçmeden okula Beyza'nın annesi ve babası geldi. Ardından yanıma nöbetçi öğrenci geldi ve beni müdürün çağırdığını söyledi. Beyza onu lavaboda yakalayıp dövdüğümü söylemiş olsa bile gerçekleri anlatmak istedim. Fakat müdür sağ olsun izin vermedi. Direkt beni azarlayıp rencide etmeye geçti. Bu kadar azar yedikten sonra sınıfa geçtim. Dersimiz sınıf öğretmenimiz Emel hoca ile olduğundan tabiki beni dersten dışarı attı. Bende çantamı alıp doğruca evin yolunu tuttum. Telefondan açtığım müzik ile yolda huzurluca giderken. Elimde bir sıvı hissettim. Sol elim kanıyordu. Sanırım kavga esnasında birisi yapmıştı. O anki öfkeyle zaten ne yaptığımı hatırlamıyorum. Veya ben de yapmış olabilirdim bilmiyorum. Öğleden sonra tekrar Emel hoca ile ders vardı. Annem ve anneannem bugün son kez çok değerli arkadaşlarının yanlarına gideceklerdi. Eve geldiğimde hiç vakit kaybetmeden koyunumun yanına geldim. Onun ipini çözdüm ve beraber evin önündeki boş araziye gittik. Onuda bugün son görüşümdü. Ağlayarak ona sarıldım. Tüm derdimi anlattım. Koyunumun bir ismi bile yoktu. Ona daha isim veremeden benden ayrılacaktı.

Öğleden sonra tekrar okula gitmek zorunda kaldım. Hızlı adımlarla okula girdiğim sırada Beyza'nın çoktan okuldan gittiğini fark ettim. Birazdan Arapça dersine girecek olmanın üzüntüsüyle sırama oturdum. Çok vakit kaybetmeden Beyza'nın değerli kankaları yanıma geldi. Öncelikle Feriha sıramda ne var ne yok ise etrafa fırlattı. Daha sonra ise beni kolumdan tuttular ve arka bahçeye gelene kadar bırakmadılar. Arka bahçeye geldiğimizde hepsi karşıma dikildi. Ne mi yaptılar? Kusurlarımı saydılar tabiki. Eh, bir de hakaret ettiler tabiki. Kalbime bir sancı girdiği sırada oradan ayrılmak için bir adım attım fakat kolumdan Ümmü Gülsüm'ün tutması ile durdum. Sol kolumu sıkabildiği kadar fazla sıktı. Kolumu ondan hızla kurtardıktan sonra tekrar bir adım attığım sırada bu sefer kolumdan Melisa'nın tutması ile durdum. Kolumu ondanda kurtardım. Nefes alamaz hala geldiğim için. Lavaboya koştuğum sırada peşimden geliyorlardı. Suyu açtım ve elimi yüzümü yıkadım. Feriha da aynı şekilde suyu açtı ama elini yüzünü yıkamadı. Üzerime şu fırlatıyordu. Orada koşarak ayrılmak istedim ama Ümmü Gülsüm ayağı ile beni yere düşürdü. Yere yapıştığımda hepsi tekrar gülmeye başladılar. Öğretmene üzerimin tuvalette düşüp pislendiğini söyledim. Eve gidip temiz bir şeyler giymek için. Fakat oda dalga geçtikten sonra bana kızdı ve sınıfa yolladı. Sınıfa girdiğimde eşyalarımın her yere dağıldığını gördüm. Eh, şaşırmamak gerekiyordu zaten. Eşyalarımı bir guzel topladıktan sonra sırama oturdum. Derken Emel hoca derse girdi. O bir şeyler yazdırırken onu dinlemedim ve yazmadım. Sırayı karalamaya başladım. Çok güzel örümcek ağları ve yıldızlar çizmiştim. Teneffüs zili çalınca hoca bunları gördü ve çok sinirlendi. Hatta bana vurmak için elini kaldırdı ama vurmadı. Dolaptan aldığım bez ile Sırayı güzelce sildim. Karşıdan bana bakıp bakıp gülen Feriha'nın yüzüne elimdeki bezi atmayı çok istedim ama yap(a)madım. Diğer ders Emel hocanın işi çıktığı için gitmişti. Sırada tekrar yalnız oturduğum sırada elinde çakmak ile Ümmü Gülsüm ve Melisa geldi. (Feriha grip olduğu için o da bu dersin başında gitmişti.) Çakmağı sanırım hizmetlilerin odasından almışlardı. Elinde tuttuğu kitabımı çakmak ile ateşlemeye çalışağı sırada kitaba vurmam ile kitap yere düştü. Kitabı hemen yerden aldım. Bana geri vermem için bağırsalarda vermedim. O ne mi yaptı? Elimden zorla aldı tabiki. Gözümün önünde en sevdiğim kitabımı yaktığı sırada hiçbir şey yapamadım çünkü melisa kolumu bırakacak gibi değildi. Yapmaması için resmen yalvardım fakat olmadı. Bana her okuduğumda dedemi hatırlatan o kitabı gözlerimin önünde yaktı. Melisanın kolundan kurtulur kurtulmaz ona haddini bildirmek istedim fakat 15 kişi önüme geçince yapamadım. O gün istiklal marşı okunana kadar uyudum. İstiklal Marşı okunduğunda dışarıda bizi bekleyen kuzenimin yanına gittik. O gün anneannemin yanında kaldıktan sonra cumartesi günü yeni evimize gitmek için yola çıktık.

ADAVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin