10. BÖLÜM

31 7 6
                                    

8. Sınıf

8. Sınıfın ilk günü ile merhaba dostlar. Artık 7/A sınıfında değil 8/F sınıfındaydım. Çünkü herkes rastgele 8. Sınıf şubesine yerleşmişti. Kezban ile aynı sınıfa düşmüştük. O an gerçekten mutlu olmuştum çünkü tanıdığım biri vardı. İlk dersimiz İngilizceydi. Sınıfa İngilizce hocasının girmesiyle adı İrem olan kız eyvah demeye başladı. Çünkü herkes Gonca hocayı yani İngilizce öğretmenini çok sert biri olarak biliyordu. O an herkes gülme krizine girdi. Ben olayı anlamadığım için Gonca hocanın kombinini puanlamaya başladım. Kesinlikle kombini harikaydı. O dersten sonra Gonca hoca favori hocam olmuştu. Söyledikleri kadar sert bir hoca değildi. Aksine çok kafa dengi bir öğretmendi. İlk hafta bu şekilde tanışmak ile geçmişti. İnkılap hocasını (Hakan hoca) asla sevmiyordum. Neden diye sormayın bilmiyorum ısınamamıştım. Matematik hocası Fatih hoca) da çok kafa dengi bir hocaydı. Kesinlikle Gonca hoca ile ikisi favori hocamdı. Türkçe Hocası (Zeynep hoca) da iyi bir hocaya benziyordu ama bize soğuk davranıyor gibi geliyordu. Zaten öyleydi. Din kültürü hocası (Osman hoca) da Kesinlikle favori hocamdı. Bize aşırı iyi davranıyordu. Ayrıca din kültürü hocasının dersleri hep çok hızlı geçiyordu . Fen bilimleri hocası da(Çetin hoca) eh işte idare eder gibiydi. Fen dersleri hep Morpa Kampüs ile işlenirdi.

Nisan- mayıs ayları

Sınıftakiler ile çok iyi arkadaş olmuştuk. Çok güzel ve bazen ise biraz kötü anılarımız olmuştu. Fakat şöyle bir durum daha vardı. 7. Sınıfa geldiğimden beri Gülbahar ile daha çok samimi olmuştuk fakat artık onunla küstüm. Çünkü arkadaş çevresi çoğaldıkça beni satmaya başlamıştı. Artık sadece arkadaş olarak kezban ve Sınıf arkadaşlarım vardı. Birde sınıfımıza Mart ayında Kahramanmaraş'tan gelen kız. Adı Sıla'ydı. Ülkemizde gerçekleşen deprem yüzünden gelmişti. Ve geldiğinden beri sanki yıllardır tanıyormuşum gibi bir his vermişti. 8. Sınıfın en sevdiğim yanı beden derslerinin eskisi gibi geçmemesiydi. Tüm sınıf birlikte voleybol oynuyorduk. Veya bazen dinlenmek için Kezban ile dondurma yiyorduk. Bazen saklambaç oynuyor bazen ise koşu yarışı yapıyorduk. Favori anım ise bahçeden kendi sınıfımıza girmemizdi. Evet yanlış duymadınız bahçeden. Sınıfımız en alt katta olduğu için kolayca kendi sınıfımıza girebiliyorduk. İrem ve Selahattin ellerini birleştiriyordu biz ise onların birleştiği ellerine basarak camdan sınıfımıza kolayca girebiliyorduk. Öncelikle bunu yapmak istemesemde arkadaşlarımın itirazı ile yapmıştım. İyi ki de yapmışım dostlar. Bunu anlatmazsam olmaz. Günlerden bir gün herhangi bir derste doğruluk cesaretlilik oynuyorduk. Ben cesareti seçince arkadaşım dersi sosyal olan bir sınıfın kapısını çalıp Atatürk'ün vefat ettiği yılı sormamı istemişti fakat bunu yapamayacağımı anladım. Başka bir şey bulmak isteyeceğimiz sırada Selahattin benim yerime yapmak istedi. Kapıyı çalıp dersi sosyal olan 6. Sınıfların sınıfına girdi. Ne yazık ki biraz sinirli bir hoca denk geldi. Selahattini içeri çağırdı ve kapıyı kapattırdı. Biz dışarıda gülme krizine girmişken müdür yardımcısını görmemiz ile kendimizi zar zor tutarak bir kaç dakikalığına bir sessizlik sağladık. Fakat Selahattin sınıftan çıktıktan sonra tekrar gülmeye başladık. Sosyal hocasının ismini aldığını söyledi. Fakat hiçbir sıkıntı olmadı dostlar. 8. Sınıfta bu şekilde bir sürü güzel anılar biriktirmiştik. Yalnız tek bir kötü anımız olmuştu. Tahmin edin ne oldu. Sınıfta bir kızla kavga ettim. Evet yanlış duymadınız. Hem de ne kavga kızın boğazına yapıştım. O sıralar biraz(!) Sinirlerime hakim olmakta güçlük çekiyordum. Nedenini sormayın bende bilmiyorum dostlar. Sorgulamamak en sağlıklısı bence. Her neyse kavga da güzel bir sebepten çıksa bari. Kız bana arkadaşça tokat vurduğu için. Ama şöyle bir durum daha var bir kaç gün öncesinde o kız beni çok sinirlendirmişti. Tabiki şu anda arkadaşız dostlar o ayrı bir mesele. Her neyse o gün hem müdür yardımcısı hem de rehber hocası ile görüştük. Ve daha sonrasında birbirimizden özür diledik. Durun! Bu cringe anımı anlatmazsam olmaz. LGS'ye yakın bir zamanda Türkçe öğretmeni bizi dışarıya voleybol oynamak için çıkarmıştı. Biz voleybol sahasında çok güzel bir şekilde voleybol oynarken benim yüzüme top geldi. Sonra bende koşarak ordan ayrıldım. Kezban ile birlikte yani. Daha sonra ne yaptım sizce? Benim yüzüme top vuran kızda arkamdan geliyordu. Ben ise ona koridorun ortasında "yürü git!" Diye bağırdım. Kötü olan şey ise sonradan fark ettim fakat Türkçe öğretmeni de arkamdaymış. O zaman hiçbir yerim açımamıştı halbuki. Gözümden tek damla yaş bile gelmiyordu zaten. "Beren daha sonra ne yaptın?" diyecek  olursanız. Dışarıya çıkıp Kezban ile birlikte oturduk. Ve voleybol oynayanları izledik. Bu şekilde bir de cringe anım olmuştu dostlar. Bunu anlamazsam asla olmaz. Gene günlerden bir cumartesi ve ben cumartesi kursuna gidiyorum. Türkçe Hocası da bize 20 soruluk bir test vermişti. Biz bunu güzelce bitirip kontrol ettik ve sıra doğru yanlışlarımızı hocaya söyleme sırasına gelmişti. Biz testi çözerken hoca doğru yanlışlarımızı yazmak için bir tablo oluşturmuştu. Hocanın önündeki sırada da ben oturuyordum yani doğru yanlışımı ilk ben söyleyecektim. O zaman kaç doğrum vardı hatırlamıyorum ama 3 yanlışım vardı. Hocaya 3 yanlışım var dediğimde hoca " Doğruyu söyle." dedi. Bende yemin falan ediyordum. İçimden de neden yalan söyleyeceğimi düşünüyorum. Halbuki hoca benden doğru sayısını istiyormuş. Bunu anladıktan sonra o an toz olup uçmak istedim fakat olmadı. Dostlar son olarak şunu da anlatmak ıstiyorum sizlere. 8. Sınıfta ben asla matematik anlamıyordum. Hoca bana en az abartısız 10 kez anlatıyordu. Günlerden bir gün matematik dersindeyiz dostlar ve Fatih hoca ders anlatıyordu. Hoca korkarak anlamayan var mı diye soruyordu artık. Çünkü her seferinde ben elimi kaldırıyordum. O gün sanki beynim durmuştu hiçbir şekilde anlamıyor üstüne neden burası böyle değil, böyle yapsak olmaz mı gibi sorular soruyordum. Ve o gün Fatih hocayı biraz(!)bıktırmış olabilirim. En sonunda bana verdiği cevap "Ebenin nikahı!" Olmuştu. Fatih hoca her zaman bizimle arkadaş gibi olmuştu ve o zamanlar en sevdiğim hocaydı. Şu andada en sevdiğim hocalardan biri. Bunlar sadece 8. Sınıfta yaşadığım güzel anılardan bir kaçı. Hepsini buraya yazmak gerçekten çok zor dostlar. Ve çok az hatırladıklarım da olduğu için yanlış bir şeyler yazmak istemiyorum dostlar. 8. Sınıf bu şekildeki çok güzel geçmişti dostlar.




Sizce Beren 9. Sınıfta neler yaşayabilir yorumlara yazınn♡

Dostlar oy vermeyi ve yorum yapmayı  unutmayın ☆☆

ADAVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin