Bercestem

3.6K 93 25
                                    

MRBLAAAARRRR GENÇLİKKKK BEN GELMİSAMMMMM🫶🏻💗

Eladan

Kamel'in doğum günü yaklaşıyordu birşeyler yapmamız lazımdı. Şimdi ben olmak üzere tüm grup ve Kuzey Ağa oturmuş bunu düşünüyorduk.

"Kamel'in doğum günü yılbaşındaydı değil mi? Bir ziyafet yaparız, Kamel'i biri alır tüm gün gezdirir. Diğerleri de tüm sürprizleri hazırlar nasıl fikir?" Dedi Toygar. Ona yandan bakış atıp Melis'e çevirdim başımı. "Ne dersin?" Melis ise beğenmediğini ifade eden bir bakışla konuşmaya başladı. "Ziyafet yerine kadar tamam ama sürpriz saçma olur. Kamel zeki biri hemen anlar. Saklayamayız." Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

Birkaç dakika sessiz sessiz otururken Kuzey Ağa konuşmaya başladı. "Ziyafet tamam sürpriz olarak ziyafeti sahilde mi yapsak veya Eyfel Kulesine götürelim tatil yapar zaten Paris'te aşıklar şehri değil mi? Bizim de aşkımız büyür böylece." Diyince Alperen hızla ayağa kalkıp alkışlamaya başladı. "Ooo enişte sende de ne cevherler varmış beya!"

Kuzey Ağada ceketinin düğmelerini ilikleyip "Herşey Kamelim için!" demişti. Bu sefer Akında ayağa kalkıp Alperen'e katılmıştı. Kuzey Ağa yine konuşunca hepimiz ona döndük. "Ben gideyim Kamel uyanmadan zaten zar zor getirttiniz beni buray-." Lafını bitirmeden telefonu çalmaya başladı. Telefonunu cebinden alıp ilk baktı sonra da bize çevirdi. "Hatunum da kim?" Dedim kaşlarımı çatarak.

"Kim olacak Ela? Tabiki de Kamel." Diyip telefonu açtı. Kulağına götürüp dış kapıya doğru ilerlemeye başladı.

Kuzeyden

"Efendim birtanem?" Diyince karşı taraftan bir gülüş sesi gelince yüzüme bir gülümseme inmişti. Hoşuna gidiyordu böyle seslenmem. " Bercestem söylesene ne oldu?" Dediğim an şımarmış bebek nidaları duydum. Bu sefer gülümesemedim direk kahkaha attım. "Kuzey çocuğumuzun canı çilek çekti!"

Kahkahamı durdurup arabama bindim. "Evde kalmamış mı? Anamlar daha gecen gün almıştı bir kasa." Sessiz sessiz konuşmalar duyunca kıkırdadım. "Sen mi yedin?" Dediğimde telefon hızla yüzüme kapandı. Derin kahkahalarımın arasından duyulan tek ses telefon sesiydi. Arayana baktığımda annemdi. Telefonu açıp hoparlöre aldım.

"Kuzey oğlum senin bu deli karın bir kasa çilek yemiştir hâlâ istiyor ne yapacağımı şaşırdım oğul. Bana derki vafıl yaparmıyız? Vafıl nedir ben bilmem öyle şeyler?" Ben gülmekten bacağıma vururken annemde bu sefer gülmeye başlamıştı. "Gel hallet şu deli karını bizi iflasa sokacak yoksa." Dedi şakasına. "Ya ana niye öyle diyorsun çocuğum aç!" Dedi Kamel tatlı bir sesle. Eve gider gitmez o tatlı yanaklarını ısıracağım ben onun.

Telefonu kapatıp bizim manava sürmeye başladım. Tabi ki manavımız vardı süpermarket büyüklüğünde taze meyveleri olan bir manavdı.

Manav'ın önünde durunca çalışanlardan iki tanesi benimle ilgilenmek için yanıma geldi. "Hoşgeldiniz Ağam." Dedi iki genç çocuk. Cüzdanımdan onlara bahşiş verince elimi öpmeye kalkıştılar. Hızla durdurdum. "Hadi gidin bana bir kasa çilek getirin en tazesinden." Diyince ikiside "Hemen Ağam." diyip gülerek bir yere doğru koştular.

Birkaç dakikanın ardından ellerinde bir kasa çilekle yanıma doğru koştular. "Çok bekletmedik değil mi ağam? Kusurumuza bakmayın sen en taze isteyince bütün kasalara tek tek baktık." Dedi esmer çocuk. "Mühim değil." Dedim ve arabanın anahtarından bagajı açtım. Çocuklar hızla kasayı bagaja yerleştirip üstünü örtüyle örttüler. Bagajı yavaşça kapattıklarında arabama bindim. Camı açıp elimi salladım ve arabayı konağa doğru sürmeye başladım.

Bu sırada da İstanbulda tuttuğum büyük villa vardı. Oraya taşınmak istiyordum. Kamel için çünkü okumak istiyor ve ben onsuz iki yıl falan yapamazdım. Kamel'in en çok beğendiği evi seçmiştim tabi ki. Odalarda şimdi tadilattaydı. Kamel'in doğum günü ve yılbaşından iki veya üç gün sonra oraya taşınabiliriz.

Kamelden

Avluda Selen anayla oturmuş Kuzey'in gelmesini bekliyorduk. Bende o sırada telefonumdan Selen anneye waffleyi gösteriyordum. "Anam, bu nedir kız?" Diyince yanına daha yaklaşıp tarifini göstermeye başladım. "Kamel güzel gelinim canın bundan cekiyor yani?" Dediğinde başımı hızla olumlu anlamda salladım. "Yaparım kuzum ben sana o zaman." Dedi ve saçlarımı okşadı. "Beraber yapalım ana." Der demez kapı açıldı.

Kuzey elinde bir kasa çilekle yanımıza geliyordu. Hızla ayağa kalkıp küçük çocuklar gibi ellerimi birbirine vurup alkışlamaya başladı. Kuzey kasayı masaya bırakıp bana döndü. Yüzünde gülümsemeyle yanıma gelip yanağımdan öptü. Ellerimi boyununa doladığımda iki elini de sıkıca belime atmıştı.

Ondan ayrılır ayrılmaz kasadan birkaç çilek alıp bahçede olan musluğa koştum. Hepsini iyice yıkayıp ağzıma attım teker teker. Sonuncusunu da ağzıma atacakken Kuzey hızla yanıma gelip sapından tuttu. Çileğin yarısını ilk önce kendi ağzına soktu. Dudağıma yakaşmaya başlayınca çenemden tutup ağzımı açtı. Çileği ağzıma sokup ısırdı bu sefer. Çileğin yarısı ağzıma düştüğünde yemeya başladım yanan yanaklarımla. Kuzey ağzındaki çileği bitirince yanaklarıma yaklaşıp ilk önce sağ sonrada sol yanağımı ısırdı.

Ağzımdan nida gibi çıkan çığlıkla sırıttı. Onu yana itip Selen annenin yanına gittim. Selen anne ise telefonunda whatsapp durumlarına bakıyordu. İçimden gelen gülme hissini bastırmaya çalıştım bir süre. Sakinleşince karnıma gelen ağrıyla Selen anneye baktım. "Ana yapmaya başlasak mı çocuğum takla atıyor resmen içimde." Dediğimde kıkırdayıp omuzuma vurdu hafifçe. Elimden tutup ayağa kaldırdı. Yanımıza Kuzey de gelince üçümüz mutfağa doğru yürümeye başladık.

Mutfakta tezgaha yaslanıp Selen anne ve Kuzey'e baktım. Selen anne Kuzey'e dönüp konuşmaya başladı. "Ne o oğlum yardım mı edeceksin?" Diyince kıkırdadım. Kuzey bozulmuş şekilde bir bakış attı. "Tesüf ederim ana sizin ne yaptığınıza bakamaz mıyım yani." Selen anne de yanıma yaslanıp ellerini göğsünde birleştirdi. "Sen şuna karımı izlemek istiyorum demiyorsun da." Dediğinde yanaklarım alev almaya başlamıştı. "Ana ne diyorsun hemen öyle. Kıza inme incecek." Dedi gülerek. Selen anne de kıkırdayıp malzemeleri çıkarmaya başladı teker teker.

Deli Kız (Kuma) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin