— Eve geldiğimizde Selen anne ve Osman baba çoktan uyumuşlardı. Salonda ben,Dilem,Yağmur,Kuzey ve Elis kalmıştık. Kuzey ikide bir Elis'i öpüp güldüğünde o ağzını yırtmak istiyordum. Kumandayı alıp televizyonu açtım. YouTube'ye girip Bilal Grass'ın Seyrane şarkısını açtım. Ayağa kalkıp sesi sonuna kadar yürüttüm.
"Çavete reşe bere delale (Gözlerin kara ve büyüktür nazlım) Ben sana hayran cane (Sana hayranım canım) Ka were ji wi dere (Hadi gel yanıma) Le le seyrane (Benim seyranım)"
Gülüp Yağmurla Dilemi de ayağa kaldırdım. Üçümüz dans ederken Elis'in yanına gidip elinden tutup çektim. Sonra da Yağmurların yanına geçip şarkıyı söylemeye devam ettim.
"Onun kalbi bi silah Çekti vurdu beni imdat Hiç vicdanın mı yok? Aşk değil bu bi intihar"
Koltuğa geçip kumandayı mikrofon gibi kullandım.
"Onu sevmeyen bilmez Sanki gözleri zindan O kız af nedir bilmez Olsun cane sana kurban"
Gülüp kendimi koltuğa bıraktım. Gözlerimi beni izleyen insanlara çevirdim. Hepsi gülümseyerek bakıyordu. Bir anda Kuzey ayağa kalkıp şarkıyı devam ettirdi.
"Çavete reşe bere delale Ben sana hayran cane Ka were ji wi dere Le le seyrane"
Ona bakıp kaldım. Sesi şaka mı? Kocamın dudağımı ısırarak parçalaması şaka mığ? Hihihi, neyse kendime geleyim.
Herkes yerine oturmuştu. Uyukularını böldüm insanların. Salonun yarısı pijamalarlaydı. "Uyukunuzu böldüm sanırım, özür dilerim." Dedim kafamı eğerek. Selen anne koluma hafifçe vurdu. "Ne uyuması be? O kadar yaşlanmadık biz değil mi Osman!" Dediğinde ona güldük.
Bir süre böyle sohbet ede ede gülüştük. En son saati fark ettiğimizde 02:18 di. Hemen ayağa kalkıp izin istedim. Odama çıktım. Kapıyı kapatıp giyinme odasına geçtim. Altıma kırmızı bir kilot üstüme ise beyaz bir crop giydim. Oda sıcak banane? Yatağıma ilerleyip çoraplarımı ve ayakkabılarımı çıkardım.
Telefonumu alıp instagramda gezmeye başladım. Whatsappdan mesaj gelince bildirime dokundum. Kuzey yazmıştı. —
Pabucumun Ağası🤮🖕: Kalın giyin sonra hasta oluyorsun Kamel: Başına taş mı düştü hayrola? Pabucumun Ağası🤮🖕: Delirtme giyin işte Pabucumun Ağası🤮🖕: Resim at ne giydiğini görücem Kamel: Sen istersinde ben atmaz mıyım Kamel: Pardon sana atmam Toygarıma atarım ben😏😏 Pabucumun Ağası🤮🖕: Saçmalamayı bırak da fotoğrafı at başkasına attığını görmeyeyim Kamel: İyi tamam be Kamel:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Görüldü)
Kamel: Ne oldu niye görüldü yedim ben? Pabucumun Ağası🤮🖕: 5 dakikaya ordayım çabuk kapıyı aç Kamel: Hayır be karının yanında kal Pabucumun Ağası🤮🖕: Kamel av iu kapouı (Kamel aç şu kapıyı) Kamel: Yo yo yo Pabucumun Ağası🤮🖕: Kırarım bak
— Telefonu hemen yatağa bırakıp altıma eşofmanımı giyip kapıya koştum. Kilidi açıp kapının kolunu indirdim. Kafamı az dışarı çıkarttığımda Kuzey'i gördüm. "Efendim!" Dedim kısık sesle. Eliyle kapıyı itip içeri girdi. Kendiyle kapının arasına aldı. "Toygara atacaktın demek." Dudaklarıma yaklaşmaya başladığında ittim. "Karınla öpüşüp koklaştıktan sonra o dudaklarla beni öpemezsin!" Dedim. Evet öpemezdi. Öpmesindi de, hızla yatağa koşup uzandım. Telefonumdan nir video açıp izlemeye başladım. "Hasbinallah!" Dedi ensesini kaşıyarak. Banyoya girdiğinde videoya geri döndüm.
10-15 dakika sonra:
Banyodan çıktığında belindeki havluyu tutup bana doğru geldi. Dudakları kızarmıştı. "Al yıkandım geldim." Gerçekten yıkanmıştı. Telefonu kapatıp üstümü örttüm. Sahte bir esneme ile gözlerimi kapattım. "Ya uyukum var benim iyi geceler." Diyip yorgana iyice sarıldım. Bir anda yorganın üstümden çekilmesiyle gözlerimi açtım. "Yok ya! Bu iştem kolay kolay sıyrılamazsın küçük!" Eli eşofmanıma gitti. Hızla çektiğinde karşısında sadece kırmızı kilötla kalmıştım. Utanıp yorganı üstüme çektim. Vücudumda gezen arsız bakışlarını gözlerime çekti. "O fotoğrafı attığında utanmıyordun şimdi ne oldu?" Dedi ve üstüme eğilmeye başladı. İlk gözlerime bakıp yorganı üstümden alıp yere attı. Bacaklarımı açıp araya girdi. Dolan gözlerime engel olamadım. Elini havludan çekince havluyu ben tuttum. Gözlerine baktım. "Lütfen!" Diyip gözyaşlarımı serbest bıraktım. "Ama bebek?" Doğrulup kendimi yatağın başlığına yasladım. "İstemiyorum." Bacaklarımı kendime çekip yüzümü ellerimle kapattım. "Onca kız peşimden koşarken, hepsi Elis'in kuması olmak isterken, sen niye istemiyorsun?" Ellerimi çekip çatık kaşlarla yüzüne baktım. "Ebe şerefsiz sence ben buraya kendi isteğimle mi geldim?" Göğsünden ittim. "Lan ne güzel ben sevdiğim adamla hayal kuruyordum. Ne oldu? Bi gerizekalının yüzünden kuma geldim!" Ayağa kalkıp cama ilerledim, yere oturup düşünmeye başladım. Sevdiğim adamlaydım ama kumaydım. Hep ikinci tarafta kalacaktım. Birkaç dolap sesinden sonra yanımda bir hareketlilik hissettim. Kuzey yanıma oturmuştu. "Sevdiğin biri mi var?" Dediğinde ona dönüp başımı aşağı-yukarı salladım. "Kim?" Dedi yutkunarak. "Adını söyleyemem ama tipini söyleyebilirim." Meraklı gözlerle bana bakmaya devam ettiğinde başımı cama çevirdim. "Gözleri, gözleri o kadar güzel ki bir baksa yanıp tutuşuyordum. Elimde olsa o kahvelerine gömmek isterdim kendimi. Dudakları ise susuzluğumu giderecek bir nehir gibi. Ben balık o deniz." Kolumu sıvazlayıp ona baktım. Ellerini arkaya atıp yayılmıştı. "Çok mu seviyorsun?" Dudağım yukarı kıvrıldı. "Seviyorum. Ama bir gün bu kelime Seviyordum olabilir!" Diyip sırıttım. Elimden tutup kendine çektiğinde gözlerine baktım. "Sen benimsin! Bunu unutma, benden başka kimseyi sevemezsin!" Ona sert bakışlarımı gönderdim. "Ben mal değilim amınakoyim!" Dediğimde dudağımı öpüp geri çekildi. "Öyle laflar ettiğini görmeyeyim! Yakışmıyor!" Sırıtan Kuzeyden bakışlarımı kaçırıp önüme döndüm. Beni bacaklarının arasına almıştı. Saçlarımı bir eliyle geriye atıp boynuma öpücükler bıraktı. "Yatağa geçmeyi düşünür müsün? Çünkü artık annemlerin ve babamların tarafları başımın etini yiyecek!" Kendimi kucağına iyiyce yerleştirip saçlarını okşadım. Uyandığında sarhoştun falan filan diye geçiştirirdim. Bana baktı bir sonra da kafasını boynuma gömüp boğuk çıkan sesiyle konuştu. "Bugün kimseyi umursmayıp kendimiz olsak? Birbirine deliler gibi aşık bir çift olsak?" Dediğinde kala kalmıştım resmen...
