12 yıl sonra
Doğu Koral
" Hadi hadi kalkın artık kahvaltıya geç kalacaksınız! "
Offf yine ve yine ayaklı çalar saatimiz Canan Hanım ın sesiyle uyandım. Evet
Canan Hanım hiç şaşmadan her gün aynı saate bizi uyandırır. Bazen alkışı hak ediyor aslında, sonuçta bizi uyandırmak için bizden daha erken kalkıp hiç şaşmadan aynı saate aynı dakikada hatta aynı saniyede bizi uyandırıyor.
Ha kendimi tanıtmayı unutmuşum. Ben Doğu. Doğu Koral. Bu
yetimhanenin en suratsız ısı. 17 yaşındayım. Babamı beş yaşındayken bir trafik kazasında kaybettim, aylar sonra da annem bakamayacağını düşünerek beni bu yetimhaneye bıraktı. Anlayacağınız 12 yıldır bu Yetimhanedeyim ve bu 12 yıl boyunca annem beni hiç ziyaret etmedi, asla arayıp sormadı. Zaten artık gelse de umrumda değil.
Bu 12 yıllık hayatım boyunca ben hep anne sevgisi aradım ama bulamadım. Bana annemin fotoğrafını bile vermiyorlar. Söylediklerine göre bunun bana zararı olabilir miş. Çok düşündüm ama nasıl bir zararı olabileceğini bir türlü çözemedim.
Evet şimdi de kapım çalıyor ve sırada Canan Hanımın azarı hazır olun 3,2,1 " Doğu hadi artık bir sen kaldın, kahvaltıya yetişmeyeceksin sonra anlamıyorum ki kalkmak ne kadar zor" Yaaaa bildim dimi ama bu sefer tam 1dk 12sn gecikti.
Kendi kendime of diyerek hazırlanmaya başladım. Her zamanki gibi siyah dar bir kot ve siyah bir kazak giydim. Ekim ayındaydık. Doğal olarak havalar soğuktu. Kapıyı açar açmaz Gaye karşımda belirdi, ama o da tam 2dk 31sn gecikmişti.- Uyandın mı Doğu?
İçimden " Yok Gaye hala uyuyorum" Demek gelse de dışımdan " Evet. Söyle bakalım bu gün nereye gezi var? " Dedim. Yine heyecanlı bir şekilde gelmişti ve yerinde duramıyordu, genelde böyle olduğunda yetimhanenin düzenlediği ve maalesef zorunlu geziler olurdu.
- Özel Orhan Gazi Temel Lisesi'ne gezi vaaaar.
Dedi heyecanla. Bu liseyi biliyordum. Buranın en iyi koleji orasıydı. Yinede gözlerimi devirme den edemedim
- Of. Cidden mi Gaye? Heyecanını anlıyorum canım arkadaşım ama bir okula daha doğrusu koleje gideceğimizin farkında mısın acaba?
- Eveeeeeeet. İnana biliyor musun? Koleje gideceğiz ve bizim yaşımızda ki zenginler ile tanışacağız Bu harika belki arkadaş bile olabiliriz.
Kolejleri hiç sevmezdim çünkü genelde kendini beğenmişler, yapış yapış öpüşen çiftler, parayla puan kazananlar yani hak yiyenler olurdu. KISACA OKUL DEMEYE ŞAHİT İSTERDİ.
Düşüncelerimi aynen Gayeye ilettiğim de bana;
- Her kolej öyle değil canım benim, ayrıca hayatında kaç kere koleje gittin ki?
Sanki gidip gitmemem çok önemliydi? Her zengin aynı değil miydi? Hepsinin burnu havadaydı, kızları kibirli ve kendini beğenmiş erkekleri ise kısaca -tamam çok kaba bir kelime- piçti.
- Hadi ama Doğu. Dalıp gittin yine. İnan bana çok güzel olacak.
- Nereden biliyorsun Gaye? Ya alay ederlerse? Ya bizi üzerlerse? Emin olamazsın o yüzden bence çokta heyecanlanma.
- Ya Doğu canım arkadaşım biraz şu ön yargılarını bir kenara mı bıraksan? Hayatına baksan bir kez de?
Hayatıma mı baksaydım? Olmayan hayatıma mı? Bana üzüntüden kederden özlemden başka bir şey vermeyen hayatıma mı?
- Gaye ne saçmalıyorsun sen?
- Hiç bir şey. Bak bu okul Canan Hanımların özellikle araştırdığı bir okul. Bir çok kez başarılı mezunlar vermiş, ve çok cana yakın öğrencileri olan bir yer.
- Tamam da bu neyi değiştirir?
- Çok şeyi değiştirir Doğu. Bir kere öncelikle söylediklerinin yüzde doksanı yok.
- Ya öylemi bunu nerden biliyorsun?
- Of Doğu! Ben niye seni ikna etmeye çalışıyorum ki zaten istesen de istemesende geleceksin!
- Haklı olmandan nefret ediyorum.
Ve hele şükür kahvaltıya indik. Ben kahvaltı mı ederken Gaye hala bana okulu anlatıyor zafer kazanmışçasına seviniyor du.
Kahvaltıdan sonra bize son kez bilgilendirme yapıp hazırlanmamız için odalarımıza yolladılar. Aslında ben insanın iç güzelliğinin önemli olduğuna inananlardan olduğum için kıyafetimi değiştirmeden sadece üzerime hırka alıp çıkarak Gayenin odasına gittim. Her zaman benden önce kalkar benden önce kahvaltısını ederdi ama konu gezi için hazırlanmaksa asla benden önce hazırlanamazdı.
Kapıyı çalıp içeri girdiğimde Gaye yine nefes kesiciydi. Arada onu gerçekten kıskanıyordum doğal kızıl renkte uzun ve dalgalı saçları, süt beyazı teni ve küçük kaydıraklı burnu ve buz mavisi gözleri onu cidden bir peri masalından fırlamış gibi gösteriyordu. Aslında buranın en güzel kızı olabilirdi Aslı olmasaydı. Aslı ile yakın sayılmazdık ama güzelliğiyle herkesin dilinde dolanan bir isimdi Aslı. Uzun siyah kıvırcık ve her zaman parlak ve yumuşak olan saçları, esmer teni, küçücük burnu, ve mavinin açık tonundaki gözleriyle çuval giyip gezse bile dikkat çekecek biriydi.
En sonunda Gayeye döndüğümde hazırlanmasını tamamlamış aynada kendini son kez kontrol ediyordu.
- Yine nefes kesici yiz Gaye Hanım. Nedir bu güzellik?
-Eh yapıyoruz bu işi ama keşke sende biraz renkli giyinseydin canım havalı mafya kadınları gibi görünüyorsun.
- Ben halimden memnunum güzelim. Hem iyi ya işte böylece benden korkar ve uzak dururlar.
- Hahahah çok komik. Ama kural neydi? Teklif var ısrar yok.
İkimiz de sonunda servisin yanına vardığımızda 5 dk Canan Hanım'ın azarına maruz kalmıştık ama pek takmadan yerimize geçtik. Servis kalktığında beni nelerin beklediğini merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GüneyDoğu
Teen FictionUçurumun kenarına gittim. Oturdum ve sakinleşmeye çalıştım. Az sonra tanıdık bir sesle arkamı döndüm. " Ne o yine mi intihara kalkışacaksın?"