2. Bölüm

76 6 1
                                    

  Okula vardığımız da saat neredeyse öğleden sonra ikiye geliyordu, yetimhanenin medeniyete bu kadar uzak olduğunu bilmiyorum. 
  Okulda gerçekten zenginlik fışkırıyordu. Buradan geçen bir turist buranın bir kolej olduğunu kolayca anlayabilirdi.
- Ya inanılmaz değil mi Doğu? Çok İhtişamlı duruyor. Cidden özel okul olduğu o kadar belli ki.
  Yanıma gelen Gayenin sesiyle düşüncelerimden sıyrılarak ona döndüm.
-Evet gerçekten harika ama fazla abartılı.
- Harika ne kelime muhteşem.
-Abartma Gaye. Alt üstü bir okul.
Kabul okul çok güzeldi. Ama abartarak bir şey yoktu. Oraya da bizim gibi Allah'ın kulları gidiyordu. Ne yani kolej diye bana cumhurbaşkanının sarayı olmamıştı.
- Etkilendiğini kabul et Doğu.
-  Hayır etkilenmedim. Ama sen çok çabuk etkileniyorsun Gaye.
- Dimi bak şu çocuk çok yakışıklı.
Çocuk mu? Yakışıklı mı? Konu nereden nereye geldi iyi mi?
- Ne diyorsun Gaye?
- Kızım kör müsün? Baksana.
Kafamı çevirip işaret ettiği yere baktığım da bizim gibi bir grup 11. Sınıf duruyordu. Ve yüz ifadelerine bakılırsa bizden haberleri yoktu. Ama bir şeyi kabul etmeliydim. Tüm kızları güzel. Tüm erkekle ri çok yakışıklıydı.
  Az sonra öğrenci grubunun içinden bir yetişkinle yine 11 lerden bir çocuk bize doğru yaklaşmaya başladı. Çocuk adama çok benziyordu. büyük ihtimalle baba oğul olmalıydılar. Bize hafifçe gülümseyerek  Canan Hanımın yanına gittiler.
Yetişkin adam  Canan Hanımla biraz konuştuktan sonra bize döndü.
- Merhaba çocuklar. Ben bu kolejin müdürü Serkan Demiray. Buda oğlum Güney. Güney Demiray. Kendisi hem okul başkanı hemde benim öz oğlum olur.
  Tam tahmin ettiğim gibi yanındaki oğluydu. Uzun boylu ve kaslı bir vücudu vardı. Açık mavi gözlü kumral saçlıydı. Teni beyazdı ama abartacak bir beyaz değildi. Benden büyük olduğu kesindi aslında. Ve bayağı yakışıklıydı. Kolayca dikkatleri üzerine çekebilir di. Kahretsin. Tanrım resmen çocuğu dikizliyordum. Ve ah. Lânet olsun. Göz göze gelmiştik. Gözleri o kadar güzeldi ki içinde boğulduğumu hissetim. Tanrım neler saçmalıyorum.
   Yaklaşık 5 saniyelik bir bakışmanın ardından gözlerimi kaçırdım yoksa bu bakışma sabaha kadar sürer gibiydi. Ben kafamı çevirince o da göz temasını kesti ama az önce benim onu izlediğim gibi o da beni izliyordu.
  Bir süre sonra müdür Serkan Bey yeniden konuşmaya başladı.
- Çocuklar aslında şuan ders saati sizinde okulda olmanız gerekiyordu. Ama bazı teknik sorunlardan dolayı en kısa zamanda bu ziyaret gerçekleşmeliydi. O nedenle okuldan biraz kalmış olabilirsiniz.  Ama bir günden bir şeycik olmaz değil mi? Şimdi serbestsiniz. Kaynaşın. Bizde bu arada Canan Hanımla biraz konuşalım.
  Onlar Canan Hanımla uzaklaştıktan sonra biz yani hem biz hemde diğerleri şaşkın şaşkın onların arkasından bakakalmıştık. Bu kadar mıydı? Ben şimdi burdan kaçsam kimsenin haberi olmayacaktı. Normalde bize okulu gezdirme lerini felan beklerdim.
- Merhaba. Naber?
Ney ne? Kimdi lan bu ilk saniyeden ortam yapmaya çalışan?
  Sesin geldiği yöne baktığımda bir birine benzeyen iki kızın - benden ümidi kesip - Gayeyle tanştığını fark ettim. En sonunda biri bana dönüp konuşmaya başldı.
- Sana da merhaba mafya kız. Sen kendini tanıtmayınca Gaye sana kısaca mafya kız diyebileceğimizi söyledi. Ben Toprak. Yanımda gülmekten kırılan şahıs ise ikiz kardeşim Yaprak.
Ne diyeceğimi bilemeden kıza aval aval bakıp durdum. Gaye yetimhaneye gidince benden kaçsa iyi olurdu çünkü o taramaya bile kıyamadığı güzel saçlarını tek tek yolacaktım.
Sonunda kıza bir cevap vermem gerektiğini fark ettim.
- Eee. Şey merhaba. Ben Doğu, ve kendi ismimle seslenmenizi tercih ederim.
- Şey pardon. Kızdın mı?
Ah kahretsin kıza neden yükselmiştim ki sanki? Tüm suç Gayenindi ayrıca.
- Ah şey hayır kızmadım. Biraz affalladım o kadar. Memnun oldum Toprak.
- Ha peki. Anladım. Her neyse n'aber?
- Güzel. Sen?
Ve bir süre Gaye Yaprakla bense Toprakla sohbet ettik. Tesadüfün böylesi olacak ki, ben Toprakla, Gaye ise Yaprakla çok benziyordu. Onlar bile şaşırmıştı.
  Biraz sohbetin ardından Toprak bana okulun bahçesini gezdirmeye başladı. Aslında okul ihtişamlı olsa da bahçesi küçük ve sadeydi. Öylece okulun çevresinde daire çiziyorduk. Tekrar Gayelerin bulunduğu yere geldiğimiz de Gaye ile Yaprağın yanında Gayenin "çok yakışıklı" Dediği çocuk vardı. Çocuğun Gayeye yürümek yerine uçtuğu buradan bile belli oluyor du. Çocuk adeta Gayenin ağzına düşecekti.
- Doğu nereye bakıyorsun?
O an bir süredir Gaye ve yanındakini izlediğimi ve Toprağı unuttuğu mu fark ettim.
- Şu Gaye ve kardeşinin yanında ki kim?
Toprak bir süre o yöne baktıktan sonra bana döndü.
- Ha o mu? Boaç. Korkma Boaç temiz çocuktur ve bence Gayeden çok hoşlanmış.
- Korkmadım. Gaye kimle arkadaş olacağını iyi bilir. Ama tabiki çocuğu tanımadığım için biraz endişelendim o kadar. Ve sanki biraz fazla mı yakınlar.
- Ciddi misin? Korktuğun her halinden belli. Ben olsam bende korkardım.
- Ne?! Korkar mıydın? Hani temiz çocuktu bu Boaç?
Toprak bu endişeli halime şaşkın şaşkın bakarken bende arkama dönüp Gayelerin o tarafa geri döndüm. Gayeyi uyarmalıydım. Ama tam o sırada Toprak kolumdan tutup kendine çevirdi.
- Bende korkardım çünkü hiç tanımadığım bir karşı cinsle kardeşimi görmek tuhaf olurdu. Anladın mı? Boaç temzi çocuk ve şimdiye kadar çıktığı ya bir ya da iki kız olmuştur. Ayrıca bizim arkadaşımızdır. Güvenilir birisi.
- Oldu mu siyahlı kız? Birdaha arkadaşıma ön yargıyla yaklaşma. Bak biz mafya gibi giyiniyorsun diye sana bu kız tekin değil diyip sırt çevirmiyoruz.
  Sesin sahibi Güneydi. Ne diye bana laf atmıştı ki durduk yere?
Tam cevap verecektim ki Toprak lafa atladı.
-Güney biraz kibar olur musun? Ben yanlış yönlendirdim kızı herşe...
Sözünü bitirmesine izin vermeden lafa daldım. Kimse beni aşşalayamazdı.
- Sana ne oluyor be? Sana mı dedik? Ayrıca benim bir adım var gerizekalı.
Tamam baya atarlanmıştım ama bana ne? "Vay! " Dedi sırıtarak. " Demek adın gerizekalı. Memnun oldum ben de Güney " Tamam şimdi hapı yutmuştu işte Toprağın konuşmasına izin vermeden ben konuştum.
- Adım Doğu. Beyin yoksunu. Bir daha bana hakaret etmeye kalkma. Elimde kalırsın.
- Toprak bu kız tekin değil uzaklaş ondan.
- Güney kes şunu misafir o.
- Niye karıştırıyorsun Toprağı kendini savunamayacak kadar alçak mısın?
Ve bunu söyler söylemez üzerime yürüdü. Ama geri durmadım karışmak isteyen Toprağa da elimle dur işareti yaptım.
- Ne yapacaksın? Dövecek misin beni? Senden de ancak bu bek... Cümlemi bitiremeden arkama geçti ağzımı eliyle kapatıp kulağıma fısıldadı.
" Dua et burası okul ve misafirsin. Ve hatırlatırım kavgayı başlatan sensin. Sınırını bil mafya kılıklı! " Dedi, geri çekildi. "Seni bekliyorlar gidecekmiş siniz."  uzaklaş tı. Toprak " Neden engel oldun? Sana zarar verecek diye ödüm koptu aslında Güney böyle biri değil. Onun adına ben özür dilerim.
Ona cevap vermedim sadece " Beni bekliyor larmış. Gidelim" Dedim kabul etti ve servise gittik veda edip tekrar özür diledi. Servise binerken son kez Güneye baktım. Ve Gayenin yanındaki yerime geçtim. Baya sinirliydim. Gaye de bu nedenle bir şey demedi. Böylece okula doğru yola çıktık.

GüneyDoğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin