7. Bölüm

27 3 0
                                    

Yetimhaneye tam yedi de gelmiştim. Beni Güney bırakmıştı. İyi ki de bırakmıştı. Zaten gündüzler kısa olduğu için beşte ortalık kararıyordu. Açıkcası birazda korkmuştum. Çok karanlıktı etraf. Neyi düşünerek o tepeye gittiğimi merak ettim. Aslında etmedim. Cevap netti. Öfkeliydim ve tepeye varana kadar düşünemiyordum. Gaye haklıydı, öfkemi kontrol edemiyordum. Bu da başıma olmaycak işler açıyordu.

Saat sekiz olmuştu. Kahvaltıya gitmem gerekiyordu aslında, ama hiç iştahım yoktu ve yemek istemiyordum. Bu nedenle ders programımı kontrol edip yatmaya karar verdim. Ders programımın yoğun olmadığını fark edince rahat bir nefes verdim. Çantamı hazırlayıp yattım. Ama uyumam ne mümkün daha kafamı yastığa koymadan kapı çaldı.

- Kimsen gelme.

- Ama hani bana ayıracak vaktin vardı?

Gelen Gayeydi. Yine. Elinde bir tepsiyle odaya girdiğinde az önceki halinden eser kalmadığını fark ettim.

- Açsın biliyorum. Yemek istemediğini de biliyorum. Ama yemek yemen gerekiyor. Aç kalınca hemen hastalanıyorsun.

- Yatağa ne zamandır yemek getirilebiliyor. Canan Hanım mahveder.

- Bu Canan Hanım'ın yeni kuralı. Bir ay önce felan çıkartmış. Kimse yatağa aç girmeyecek diyor. Ve yorgunsan halsiz hissediyorsan hastaysan ya da moralin bozukken yemek yemeyi hiçbirimizin istemediğini biliyor. Bir çeşit zorla yedirme.

Gülümsemden edemedim. Canan Hanım'ın bu kadar düşünceli olduğunu yeni fark ediyordum.

- Tamam ama cidden istemiyorum Gaye.

Ama Gaye beni dinlemedi. Aksine bir kaşık çorbayı zorla ağzıma sokmaya çalıştı. Az kalsın nevresim mahvoluyordu.

- İyi ver ben yerim yatağımı mahvedeceksin.

Ben yemeğimi yerken Gayede sessizce beni izledi. Ancak yemeğimi bitirdikten sonra konuştu;

- İleri gittiysem özür dilerim. Bir sevdiğimi dağa kaybetme korkusu beni bitiriyor. Lütfen düşünmeden hareket etme Doğu. Sensiz ne yaparım bilmiyorum.

- Seni anlıyorum. Asıl ben özür dilerim. Yine kendime hakim olamadım.

- Sen yanlız kaldığından öfken geçiyor Doğu. Eğer bir kavga olursa kim olursa olsun bulunduğun yeri terk et. Kafa dinleyebileceğin bir yer bul kendine. Anladın mı? Böylece ne sen nede sevdiklerine zarar gelmez.

Gayenin bulduğu çözüm harikaydı. Başka yol yoktu zaten. Yalnız kalmaya benim her zaman ihtiyacım vardı.
Tam bir şey diyecekken Gaye yine konuştu. Ve bu sefer beni bayağı şaşırttı.

- Doğu, senin için Canan Hanımdan izin aldım. Saat yedide okulda olmak şartıyla öfkelendiğinde veya yalnız kalmak istediğinde nereye istiyorsan oraya gidebileceksin. Kimseden izin almana gerek yok. Bunu bir terapi gibi düşün.

- Ama bu ayrımcılık değil mi?

- Hayır şapşal değil. Yetimhanede öfke sorunu bir tek sende var. Ayrıca diğerleri de izin alarak dışarı çıkabiliyor. Senden farkı bu. Ha bide onlar altıdan önce burada olacak, sen yediden önce.Neden bilmiyorum ama Canan Hanım bunu yapmanı özellikle istiyor. Belli ki oda senin kendine zarar vermenden korkuyor.

Canan Hanımın bana ayrı bir ilgisi olduğunu biliyordum ama neden özellikle bana anlamıyordum. Sanırım bir süre de anlamayacaktım.

"Ve bir şey daha" dedi Gaye. " Ne olursa olsun aç yatmayacaksın. Tek şartın bu tamam mı? Hadi sen yat artık. "

Gaye çıkınca kendime bir söz vererek yattım. " Şuan hiç bir şey düşünme. Ama şuan "

Haftanın geri kalanı gayet sıkıcı ve normal geçti. Kimse bişey sormadı. Kimse bişey demedi. Bu projeden önce nasılsak şuanda öyleydi. Öğretmenler iki hafta sonraki yazılılar için bilgilendirme yaptı. Tek değişik şey buydu.
Cuma günü yetimhaneye gelir gelmez akşama kadar Gayeyle ödev yapıp ders çalıştık. Saat akşam 02.30 u gösterince ikimizde benim odamda uyuyakalmıştık. O kadar yorgunduk ki Gaye bile saat 11.30 olmadan kalkmamıştı. Sonunda ikimizde gayet dinç biçimde uyanduk. Ama o kadar berbat görünüyorduk ki Gaye direk banyo yapmak için odasına koştu bende farklı sayılmazdım. Hızla banyo yapıp Gayeyle yemekhanede buluştum. Bir tek biz kalmıştık. Biraz havadan sudan konuştuktan sonra ikimizde dışarı çıktık. Ama tam o sırada Canan Hanım'ın sesi duyuldu. Tüm 11 leri toplantı salonuna çağırıyordu.

Toplantı salonuna vardığımızda neredeyse herkes gelmişti. Boş bulduğumuz herhangi bir yere oturduk. Herkes neden buraya çağırıldığını düşünürken sanki benim tahminim var gibiydi. Hatta vardı.
Gaye merakla bana dönüp " Yine ne halt yedik acaba" Diye sordu.

- Sakin ol Gaye biz bir halt yemedik.

Bana şüpheyle baktı.

- Sen biliyorsun değil mi?

- Evef. Tahminim var.

- Tahmin değildir o gerçektir.

- Hani bizim gezi sandığımız bu kolej ziyareti var ya o gezi değil.

Mal mal yüzüme baktıktan sonra " Ne o zaman? " Diye sordu.

- Bir derneğin düzenlemiş olduğu proje. Hani bizlerin hayata ve insanlara daha çok zengin insanlara bakışı negatif ya bu durumu değiştirmek için en iyi kolejlere yetimhanelileri bir araya getirmeye çalışıyorlar.

Gaye ne anlatmaya çalıştığımı hemen anlamıştı. Zaten çok iyi anlama kapasitesine sahip biriydi.

- Vay be çok mantıklı.

Evet anlamında başımı sallayıp kürsüye döndüm. Çünkü Canan Hanım gelmişti ve yalnız değildi. Serkan Bey ve tabiki Güneyde gelmişti. Gaye kulağıma doğru eğilip.
" Sana tahmin değildir demiştim " Dedi.

Sonra Canan Hanım konuşmaya başladı

- Evet gençler eminim sizi neden buraya topladığımı merak ediyorsunuz. Ama ondan daha çok merak ettiğiniz bir şey daha var. O da neden bizim kolejle hala bağlantımızın kesilmediği. Sizi buraya bunu açıklamak için topladım. Burada sözü Serkan Bey'e bırakıyorum.

- Gençler öncelikle merhaba. Hepinizi çok iyi gördüm. Şimdi çok önemli bir derneğin projesi kapsamında her yetimhaneye bir kolej görüşmeler gerçekleştiriyor. Böylece hem sizler topluma kazandırılıyoesunuz hemde zengin gençlere karşı ön yargılarınız yıkılıyor. Çok iyi ve başrılı bir okul olduğumuz için sizde bizimle çift oldunuz bu süreç siz mezun olana kadar devam edecek. Mezun olduktan sonra ise elinize belkide gerçekten iyi dotluklar geçecek. Aslında size bu durumu daha önce açıklayabilirdik. Ama iki ziyaretle aranızın nasıl olduğunu gözlemlememiz gerekiyordu. İlk ziyarette sizi güvenlik kameralarından izliyorduk.

Burada Güneyle göz göze geldik. O zaman o olaydan haberleri vardı. Müdür tekrar konuşmaya başladı. Direk bana bakarak hemde

- Evet Doğu ve Güney sizin arka bahçedeki kavganızdan da haberimiz vardı. Doğrusunu söylemek gerekirse bizi baya ikilemde bıraktınız ama ikinci ziyarette sorunlarınızı konuşarak halledebileceğinizi fark ettik. Bu nedenle artık çiftiz. Sorusu olan?

Birinin el kaldırdığını gördüm ama kim olduğunu tanıyamadım ama konuşunca anladım.

- Doğu ve Güney kavga mı etmiş? Neden?

Konuşan Aslıydı. Tanrım son günlerde çok gıcık olmaya başlamıştı ona neydi ki. Tam ben ağzımı açacaktım Güney girdi araya.

- Aslı merakını anlıyorum hatta eminim çoğunuz neden diye düşünüyorsunuz ama izin verin o mesele, ben ve Doğu'nun arasında kalsın.

Güneye teşekkür eden bakışlar attım. Serkan bey ise yine konuşmaya başlamıştı.

- Her neyse geçti artık. Şimdi size hemen hepinizin sevineceği bir haber vereyim. Yarın ilk sosyal etkinliğimiz olarak bir piknik yapacağız hava fena görünmüyor. Ama siz ne olur ne olmaz diye üzerinize kalın bir şeyler alın.

Herkesten alkış ve ıslık sesleri yükselirken ben buz gibi havada ne pikniği diye düşünüyordum. Ama anlaşılan bir tek ben düşünüyordum.

GüneyDoğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin