11. Bölüm

17 3 0
                                    

- Ooooo bileğin iyileşmiş bakıyorumda.
Sinirli değildim. Sadece üzgündüm ve bu nedenle Güneye cevap vermeden yanın oturup bacaklarımı aşağı sarkıttım.

- İnan seninle uğraşacak kadar bile halim yok Güney. Ben buraya düşünmeye yalnız kalmaya geliyorum. Ama nedense ikidir buradasın.

- Bir tek senin mi ihtiyacın var yalnız kalmaya?

- Hayır.
Diye yanıt verdim kısaca. Düşünmek istiyordum. Tabi o sırada yanağımdan akan yaşa engel olamamıştım. Hava serindi, saçlarım hafif nemliydi ve ucube gibiydi. Üzerime hızlıca eşofman geçirmiş kazak giymiş ama ne hırka almış ne de saçıma çeki düzen vermiştim. Berbat bir haldeydim.
İlk akan gözyaşını bir diğeri takip etti. Onuda diğeri. Ağlamaya başlanmıştım. En azından Güney bana değil manzaraya bakıyordu. Beni ağlarken görmesini istemiyordum. " Benim halim belli. Ama sen? Neden buradasın? Hayatında kötü giden ne var? Zenginsin, babanın yüklü miktardaki mirası sana kalacak. Gelecek kaygın yok. Tüm kızların seni görünce ağzı bir karış açılıyor. Hala ne sorunun var Güney?" Dedim. Hiç bana dönmedi. Manzaraya bakarak konuştu.

- Sence zenginlik mutluluk mu Doğu? Yada kızların sana takıntılı olması? Ya da gelecek kaygın olmaması? Bunlar sence mutluluk mu?

- Kızlarla ilgili kısmı toplumda değer görüyorsun anlamında söyledim. Geri kalan ise herkesin hayalini kurduğu hayat. Bence para mutluluk değil. Ama üzgün olmak için bir sebepte değil. Neden üzgünsün Güney?

- Sen neden üzgünsün. Mesela neden şuan ağlıyorsun?

Ah güzel ağladığımı fark etmişti.

- Eğer öğrenmek istyorsan sana bir cümle ile özetleyeyim. 𝙂𝙖𝙮𝙚 𝙗𝙪 𝙜ü𝙣 18 𝙮𝙖şı𝙣𝙖 𝙜𝙞𝙧𝙙𝙞.

- Ah, anladım. Onun gitmesi gerekir. Öyle mi?

Evet anlamında başımı salladım.
" Anlıyorum " Dedi. " Ama yine aynı okulda olacaksınız "

- Hayır. Gaye büyük ihtimalle koleje geçecek. Sizin oraya.

- Nasıl?

- Gayeye de banada çok sevdiğimiz birinden miras kalmış. Ve bu mirasın içerisinde yüklü miktarda nakit para var.

- Nasıl bir miktardan bahsediyoruz.

- 40 milyon dolar. Ve bu sadece nakit.

- Yuh. Ömür boyu çalışsa yine birikmez o para.

- Gerçekten şuan mesle bu mu Güney. Gaye gidiyor. Kardeşim gidiyor.
Ve artık hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. Bacaklarımı kendime çekip kafamı gömdüm. Az sonra birinin bana sarıldığını hissettim. Pahalı bir erkek parfümü kokuyordu. Güneydi. O an düşmanlığı, ilk karşılaşmamızdaki talihsizliği ve sonraki kavgamızı unutup ona sarıldım. Ve belki de hiç ağlamadığım kadar çok ağladım.

- Bir kız ağladığında hiç bir şey demeden ona sarılın diye okudum bir yerde. Dedi Güney. Haklıydı.

Burada, bu şekilde ne kadar süre kaldığımı bilmiyordum. Tek bildiğim Güney'in hiç sesini çıkarmadan bana sarıldığı ve saçlarımı okşadığıydı.
Az sonra tanıdık bir kız sesi bana seslendi. " Doğu! Nerdesin? " Onu bir başka ama yine tanıdık bir kızın sesi takip etti. " Doğu! " Güney " Yaprak ve Toprak" Dedi. Kafamı kaldırdım. Üç kızın aynı anda bize koştuğunu gördüm. Yaprak Toprak ve Gaye idi.

- Güney? Sen de mi buradasın? Dedi yanımıza gelen Yaprak.

-Gaye herşeyi anlattı. Ve seni burada bulabileceğimizi söyledi. Kendi de merak ettiği için geldi. Dedi Toprak.

GüneyDoğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin