Of yine bir akşamüstü geldin aklıma
Güneşin batışıyla ne alaka
Sanırım içimde birikmişler var
Baksana salmışsın gururunu sokaklaraSen~ido
Kulaklarımın uğultusu tüm bedenimde yankılanıyordu. Kesik kesik cümleler duyuyordum.
"Sağa dön."
"Çabuk ol abi."
"Sedyee."
"Elii'm"
"Nasıl oldu"
"Evet hastanede"
"Nee"
Böyle anlamlandıramadığım bir ton daha sözcük. Bir boşlukta olup her şeye şahit olmak gibi bir şeydi benimkisi. Herşeyi biliyor duyuyor ama anlamlandıramıyordum. Neydi bulunduğum alem. Öldüm mü acaba? Allah Allah. Kabir böyle bir yer mi?Canım gözlerini açsana ne ölmesi tövbe tövbe.
Ya kabirde bırak bari peşimi. Ne işin var senin burada. Ayrıca benim
gözlerim açık baksana her yer bembeyaz.Emin Misin?
Birden açılan göz kapaklarım beyaz ışığı görmüştü. Gözlerim ağrımış geri kapatmıştım
"Dedim işte dedim sana her yer bembeyaz. Ölmüşüm. Yaa Aslında Kabirde fena değilmiş ha." Hala gözlerim kapalıydı. "Tek tuhaf olan hastane gibi kokuyor olması" yüzüm bunu söylerken buruşmuştu. Gözlerimi tekrar açtım. Bu sefer ışık gözlerimi rahatsız etmemişti. Bakışlarımı yukarından aşağıya doğru indirince ağzım 180 derece açılmıştı. Karşımda koltukta uyuyakalmış bir adet Zeynep ve zeynebin yanında dudaklarını birbirine bastırmış bir adet demiri görmeyi beklemiyordum. Gözlerim şaşkınlıktan faltaşı gibi açıktı. Ağzım gibi.
Acaba rüyamı görüyordum. Lütfen rüya olsundu. Gözlerimi üzerinden ayıramadığım demir ayağa kalkıp usul usul yüzündeki ufak tebessüm ile yanıma yaklaşmasıyla yattığım yerden hafifçe dikeldim. Yavaş yavaş geliyor olması beni daha çok ürkütüyordu. Eğer burası kabir ise hiç güzel bir yer değildi. Yanıma yaklaşıp üzerime eğildi. Onun bu yaptığıyla doğrulduğum yerden geri yatmak zorunda kaldım. Gözlerindeki ve yüzündeki eşsiz tebessüm beni benden almıştı. Yine beni çok etkilediğini o zaman fark etmiştim. Yüzündeki tebessümü bozmadan fısıldadı." Günaydın uyuyan güzel." Ondan beklemediğim bu sözcüklerle ağızımdan çıkan "ha" sesine engel olamadım.
Gözleri zeynebin gözleri gibi usulca, yok olacak kadar kısıldı. Dudaklarındaki tebessüm dahada genişledi. O inci dişleri parlamasaydı iyiydi. Neden bu kadar yakışıklıydı. Yani artık ne diyeyim Allah vergisi.
" Ağrın var mı?" Gözlerinin birden endişeyle kaplanması kafamı daha çok karıştırıyordu. Kahvelerine tutkal ile yapışmış olan bakışlarımı ayırmadan kafamı yok anlamında salladım. Rahatlayan bakışlarının yüzümü talan etmesi bir tuhaf hissettirmişti. En son dudaklarımda duran bakışları biraz kızarmama neden olmuştu. Bunu yankalarıma çıkan gözlerindeki Munzur halden anlamıştım. Gözleri tekrar gözlerime çıktı. Tekrar bu sefer içinde şeytanlık olan tebessümü ortaya çıktı. Gözleri tekrar dudaklarıma düşmüştü. Ne kadar farklı hissettiriyordu. Bu his beni ele geçirirse diye çok korktum. Buna izin vermek ölmek demekti benim için. Kimse beni elinde tutamazdı. Hala dudaklarım da ki gözlerine havaya kalkan elinin de katılmasıyla kendimi, hastane yatağında olduğum artık kesinleştiği için, geriye doğru bastırdım. Dudağıma değen eli ile daha da afallarken tuhaf bir ifade ile gözlerinin içine baktım. Dudaklarımdaki gözü bunu hissetmiş gibi bir anda gözlerime çıktı.
" Dudakların kurumuş" yutkundu. Bir anda geriye çekildi. Hala tuhaf tuhaf tedirgin halde ona bakıyordum.
"Su ister misin?" Ne kadar farklı davranıyordu yaa. Bir konuda emin miş ama aynı zamanda değilmiş gibi çok tutarsızdı. Bana böyle davrandıktan sonra hayatta ondan bir şey isteyemezdim. Tam ağzımı açıp yok diyecekken sesimin çıkmadığını anlayınca kendime kocaman göz devirdim. Burnundan gelen sert nefes kaşlarımı çatmama neden oldu. Gerçekten göz devirmeme kızıyormuydu.
Bunu öğrenmem iyi olmuştu. Onu sinirlendirmek için ideal bir yoldu. Bunu anlamak yüzümde ufak bir tebessüme neden oldu. Hala benden cevap bekleyen gözlerinin önerisini mecbur kabul ettim. Yoksa nasıl ona bağırıp çağıracaktım. Kafamı onaylar şekilde salladıktan sonra eli odadaki dalaplardan Birine gitti. İyice yattığım yerden doğruldum. Elindeki şişeyi bana uzattı. Suyu içtim. Boğazımın daha iyi olduğunu anlayınca ona bayramlık ağızımı açma zamanımın geldiğine karar verdim. Baş ucumdaki sandalyeye oturdu. Gözlerimle zeynebi kontrol edip bakışlarımı üzerine çevirdim.
"Senin burada ne işin var. Ne hakla buradasın." Biraz sessiz olmasına özen gözterdiğim ve boğuk çıkan sesimi duyunca yüzümü buruşturdum. Ayrıca ne olmuştu bana. Bunu fark etmek bende inanılmaz bir şoka sebep oldu." Dur dur dur doğru soru bu değil. Benim burada ne işim var." Öncekinden daha düzgün çıkan sesim birazcık bile şokumu azaltmamıştı. önce kendimi öldü zannetmiştim. Ama nasıl öldüğümü bile sorgulamamıştım. Ne kadar salak bir çocuktum ben. Sessizce gözlerime bakıyordu. Sonunda konuşmaya kara vermiş olmalıydı ki o güzel dudaklarını yaladı. Kesinlikle ben kafayı yiyordum güzek dudakları ne be. Sapık Mıyım ben?Hemen bakışlarımı yere sabitleyip söylediklerini dinlemeye başladım. Kendimi toparlamalıydım.
"Zeynebi almak için geldiğimde seni eğilmiş ve transa geçmiş olarak buldum. Sonra birden bayıldın üzerime." Üzerime kelimesini baskılayarak söylemiş utanmama neden olmuştu. Tüm bunları ben neden hatırlamıyordum. Hatırladığım son şey zeynebin benle dalga geçtiğiydi. Sonrası bir toz bulutu."Transa mı?" Şaşkınlıkla yere bakarak ve fısıldayak söylediğim şeyde neydi.
Gözlerimi ona çevirdim. "O ne?" Çok ciddiyetle bakıyordu. Kendimi kötü hissetmeme neden olan bakışları ne zaman bu hali almıştı? Bıkmıştım artık bu tutarsızlığından. Birden bağırme isteğimi bastıramadım.
" BİR CEVAP VERSENE BE ADAM!"
Zeynebi tamamen unutmuştum. Birden sıçrayak kalkmıştı. Gözleri beni bulunca hemen yanıma geldi.
"Elii'm iyi misin? Birden transa girdin. Çok korktum." Korku dolu gözleri iyi olup olmadığımı anlamak her yerimde gezindi. " Bir yerin ağrıyor mu?" Yavaşça gülümsedim. Elini tutup " iyiyim merak etme." Dedim. Kendiside benim gibi yavaşca gülümsedim."duygusal olarak bir tür kendinden geçiş." Dedi odun bir ses. Tüm sinirimi bozmuştu. Niye önce söylememişti ki beni çıldırtmıştı. Hala yüzü sertti.
Zeynep abisine dönmüş bakarken demir olacak ayı onu odadan bir bahaneyle çıkardı. Yine ne olmuştu. Artık benden uzak dursaydı. Onun yüzünden bu haldeydim. O bunu çok iyi biliyordu. Biş odada yanıma yaklaştı. Kulağıma eğildi.
Fısıldayarak söylediği şeyin tüm hayatımın, özgürlüğümün yakında yok olacağının habercisiydi." Zamanı çok yakında. Çok az kaldı sarı gülüm."
____________________
🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES (Sarıgül)
Mystery / Thriller" GEL BURAYAA! SANA GEL BURAYAA DEDİM!!" koşuyordum nereye nasıl ne şekilde gittiğimi bilmeden koşuyordum. Arkamdaki adım sesleri yaklaşıyordu. Zihnimi ele geçiren yakalanma dalgası tüm işlevlerimi eline almış sadece Dahada koşmam için ad...