Aliş

75 10 2
                                    

Gül senin tenin
Bende güller içinde kafesteyim
Vatanım senin yanın
Bende senin kölenim

Gül senin tenin ~Bora Duran

Cehennem... Bu kelime ne kadar can yakabilirdi ki? Yakmıştı. Bağrım yanıyordu. Demirin ağzından o kelimeyi duyunca korkusuz yüreğim tuzlabuz olmuştu. Gerçekleri öğrenmeye olan cesaretim kırılmış yerinde minik bir yara bırakmıştı ve belli ki o yara birazdan dev bir çukur olacaktı. O çukur belki dünüşü olmayan bir yerdi. Ama farketmezdi. Öğrenmeliydim. Tek bildiğim buydu. Daha fazla ordan oraya sürüklenmeye dayanamazdım. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan seslendim beni git gide içine çekecek olan kör, ışıksız kuyuya.

"Anlat! Hadi!" Sesim boş alanda eko olarak geri döndü. Dudakları sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi kıvrıldı iki yana. Birazdan canımı yakacağını biliyordum. Çok tuhaftı hem canımı yakmak istiyordu hemde canım yanmasın diye uğraşıyordu. Aklım bir türlü onu anlayamıyordu.

"Amcan nerde? Biliyor musun? " Sorduğu soru ile dondum. Amcam iki ay önce kaybolmuştu. Peki ama amcam ne alakaydı? Ben anlamaya çalışırken burnundan alaycı bir nefes verdi. Bu beni dahada ürkütürken geriye adım atmamak için kendimi zorluyordum gelecek olanlar beni korkutuyordu.
"Bilmiyorsun tabi. O aşağılık halan peki ya baban?" Baban kelimesi ile kalbime saplanan ok kaşlarımın çatılmasına zemin hazırladı. Babam...
Sessizce gözlerine baktım. O kadar acımasızca bakıyordu ki. Yutkunmaya çalıştım... olmadı. Boğazımdaki yumru git gide büyüyordu.

"Babama ne oldu?" Kıvrık olan dudakları dahada genişleyerek gözleri kısıldı. Sinir bozucu kahkahası kulaklarımı cınlattı. Hem çok yakın hem çok uzaktı. Sinirlerim gerilirken söyledikleriyle sırtıma bir hançer, yüzüme koca bir tokat yedim.

"Baban halan uğruna seni satmaya gidiyor şuan ." Ne? . Anlamlandıramadığım cümlesi daha bir saçma hal aldı. " Kime biliyor musun? Halanın oğluna." Ne diyordu bu? Söyledikleri çok anlamsızdı. Halamın çocuğu yoktu ki. Ayrıca babamlar halamla küstüler. Bu nasıl bir yalandı? Gerçekten benle oynuyor olmalıydı yine.
Kafamı yere eğerek iki yana salladım.
Bu sefer gülen ben olmuştum. "Sana inanamıyorum. Gerçekten saçmalıktan başka bir şey değil bu söylediklerin. Halamın çocuğu bile yok. Burda ciddi bir şey söylüyceksin diye bekliyorum bende. " Arkamı dönüp gidecekken duydukları beni olduğum yere kenetledi.

"Zeynebin öldü bildiği annesi kim zannediyorsun" hışımla ona döndüm.

"Ne saçmalıyorsun?" Sanki bahsettiği kişi kendi annesi değilmiş gibi çok umursamazdı.

Cebinden bir zarf çıkarıp bana uzattı. Keskin gözleri ateş ediyordu yüreğime. Büyük ellerindeki zarfa baktım. Rengi nedense sarı...
"Al bak" daha fazla beklemeye sabrım yoktu zarfı elinden alıp hemen açtım az kalmıştı gerçekten çıldıracaktım. Elimde tuttuğum fotoğrafla yüreğime korlar düştü. Elimdeki fotoğraf tozlanmış sararmıştı. Annem, babam yanyana annemin elini tutan ben. Saçlarım iki yandan çinçini toplanmış. Annem çok genç. Babamın yanında hiç tanımadığım bir adam var bu adamı hiç hatırlamıyorum. Babamla yaşıt gözüküyorlar. Onun yanında sadece 8 yaşıma kadar görebildiğim halam ve elini tutan benim gibi bir kız. Halamın yanında oysa hiç kız gördüğümü hatırlamıyordum. Ve görmek istemeyeceğim bir şey daha... Halamın eteğine tutunmuş bir çocuk. Gözlerim yaşararak baktım o çocuğa. Oydu..."Ali." "Gözlerimi kaldırdım fotoğraftan. Yumuşayan gözleri o benim diyordu. Titrek sesini duydum ilk defa. Herkesi karşısında titreten adamın sesi şuan titriyordu.

"Evet . Komuşunun oğlu diye sana tutturulan çocuğum ben. Hiç sahiplenmeyen ordan oraya atılan , beni her gördüğünde sarılmana izin verilmeyen alişinim ben." Kulaklarım duyduklarımla çınlıyordu adeta. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Elim başıma gitti. Sinir krizi geçirecektim artık. Bu nasıl olabilirdi? "Bana bütün bunların gerçek olmadığını söyle" yalvarırca çıkan sesimle o kadar çaresiz göründüğümden emindim ve bu canımı daha çok yakıyordu. Ben aciz görünmek istemiyordum. Kafasını değişen yüz hatlarıyla iki yana salladı. Artık sesi titremiyor ölüm saçıyordu. "Hayır hayır benim gördüğüm zulüm kadar gerçek. Senin o annenin beni odaya kilitleyip senle oynatmaması kadar gerçek. O odada saatlerce açlıktan kıvranışım kadar gerçek. Babanın beni bir paçavra gibi sokağa fırlatışı kadar gerçek. "

NEFES (Sarıgül)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin