Zafer

343 16 6
                                    

Gözümü yüzüme vuran günes ışığıyla açtım. Sabahın erken saatlerini severdim ama yatağımdan kalkmayı asla!

Telefona eğilip saate baktım. Saat 6 buçuk. yarım saate Annem dikilir başıma. İçimde bilmediğim bir burukluk var her zaman ki gibi.

YANLIZLIK

Hep düşünmüşümdür Yalnızlık bana mahsus mudur diye. Ama öyle değildi. herkes yalnızdı biraz ama ben herkesten biraz daha fazla. arkadaşlarım ailem vardı ama kendi içimde hep yalnızım Beni anlayan olmadığı için ya da olamasını istemediğim için. Benim yanlızlığımı yaşadığımı yaşayan anlardı. Ben bencil olup hiç istememiştim beni anlayanın olmasını. Çünkü beni anlayan benim yaşadıgımı yaşamış olurdu. Ağladığımı kulağıma giren su damlasıyla anladım. Ağla dedim kendime burda ağla burda bitsin. Kimse seni üzgün ,gözü yaşlı bilmesin. Sen dik bir kızsın. Adını yaşat kızım dedim. Öyle olacaktı ben ağlardım ama görmezlerdi. İçime akıtırdım bilmezlerdi. Çünkü ben ağlamayacaktım kimsenin yanında. Ben güçsüzdüm ama güçlüydümde. Ben Elif Korkmaz kendimi kendi içinde savaşa davet etmiş bir kızdım. Ve kendimi hiç korkmadan o savaşta yenmiş.

Ben kendi içimde boğuşurken merdiven seslerini duydum. Saat 7 olmus olmalıydı. Hemen gözlerimi kapattım.
Annem uyanık olduğumu görsün istemedim. Annem beni severdi. O yumuşak gözlerinden ve ellerinden şevkat sevgi ve mutluluk akardı. Annem mutlu ederdi. Ama mutluluğu o bizde çocuklarında bulmuştu.

Kapı açıldı. Adım seslerinden annemin olduğum tarafa yaklaştığını anladım. Yatağın kenarı çöktü. Annemin ellerini saçlarımda hissettim. Saçlarımı okşuyordu. Annem çok severdi saçlarımı okşamayı. "Elif hadi kalk sabah oldu " açmadım gözlerimi huysuzca yerimde kıpırdandım. Uyuyorum ya hani!. Annem kalkmadıgımı görünce elini çekti saçlarımdan. "Bugün okula gitmeyecek misin yoksa?" Biliyordu bam telimi. "Off" kalktım yavaşça. Ağırca sallandırdım ayaklarımı yataktan. Annem yavaşca aşağıya indi. Ah çıkınımı hazırlıyor olmalı. Çok düşünmedim ne giyeceğim hakkında. Geçirdim formamı üstüme. Uyuşuk adımlarla hooop banyoya geçtim. Saçımï gelişi güzel topladım. Kafamı kaldırdım yavaşca aynaya doğru. Göreceğim şeyden korkmadan. Gayet iyi görünüyorum. Sorun yok. Saç tutamım önüme düştü. Evet güzelim her zamanki gibi. Gülümsedim aynadan kendime bir sadaka bahşettim. Her zaman yapamıyorum sonuçta.

Mutfağa geçtim. Kokular yine büyülüyordu beni. "patates kızarmasııı"
Tezgahta patates doğrayan annemin yanağına eğlip bir öpücük aldım. " Seni sevdiğimi hiç söylemişmiydim?" Ağzıma bir patates kızartması attım. " Sanırım en son pizza yaptïğımda demiştin " trip atıyor. "Annecim sen bıkarsın diye söylemiyorum yoksa sen iste her saniye söylerim." Eğilip bir kez daha öptüm. " Çok inanmadım ama neyse" annemi mutfakta bïrakıp yukarı çıktım. Cantamï hazïrladïm. Aşağıya indim. Babam ayakkabïsïnï giymiş bahçedeki salıncağa binmiş telefona bakıyordu. Hemen çantamı bir kenara koyup ayakkabımı giymeye başladım. Biraz uzun sürüyor sonuçta bağcıklı yani. Babam giyindiğimi görünce hemen arabaya gitti sanırım bugün arabayla işi var diyorsun normalde motorla gider dik. Babam arabayı çıkardı garajdan. Henbe bindim bekletmeden kızardı yoksa. ömden yol akıp Giderken ne düşündüğümü bile bilmeden dalmıştım derin sulara. Araba durunca geldim kendime. Hemen indim arabadan "iyi işler baba" babam elini vitese götürüp 1 e atarken " iyi dersler kızım " dedi ve gitti. Girdim okulun bahçesine açmadım bu sefer saçlarımı ağır ağır okulun içine ilerledim. " Eliiii" birden irkildim . yine dalmışım anlaşılan, içinde ne olduğunu bilmediğim sulara. Arkamı döndüm hemen zoraki bir tebessüm ile zeynebe sarıldım. " Günaydın" yüzündeki tebessüm yerini korurken "günooo" dedi . çok mu cıvıl cıvıldı? Daha dün hasta değil miydi?
" Hey ne oldu bakalım bu kadar neşeliyiz?" Kocaman gülümsedi dişlerini sayardım yani. "Hiçç "dedi . Ne gereksiz bir kız bilerek yapıyo bana. Merak filizlendi içimde " ne oldu ya söylesene çatlatma adamı." Gözlerini kocaman açtı ve dilini dudaklarında gezdirdi. Biraz gerildi. Önemli birşey diyecek olsa gerekti. Yoksa direkt söylerdi gerilmeden. Ben kaşlarımı catmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. " Eli önce kantine gidelim. Kahve içerken anlatayım ." Diyip kolumdan çekiştirerek beni kantinin olduğu tarafa doğru sürükledi. " Kanka ne oldu ya söyle direkt, ne kahvesi." Mızmızlanmam onda hiç bir tesir göstermezken beni daha da hızlı çekiştirmeye başladı. " Tamam tamam geliyorum ." Kolumu bıraktı. Birden kolumu neden bıraktığını gözlerimi etrafta gezdirdikten sonra anladım. Kantine gelmiştik bile. Ben bu kadar hızlı gelmemizin şaşkınlığını yaşarken o beni bir masaya doğru ittirdi ve sandalyeye oturmamı sağladı. "Sen burda otur bende kahvemizi alıp geleceğim ". Koşar adımlarla kantin sırasına girdi. "Ne oldu ki bu böyle davranıyor. Çok mutluydu ,birden böyle gerildi. " Kendi kendi kendime söylenip kantin sırasında olan onu şaşkınca izlerken biraz önce fark edemediğim bir detayı fark ettim. Okul kıyafeti giymemişti. Mavi bir kot pantolon ve siyah bir sweatshirt giymişti. Çantası da yoktu. Kaşlarım derince çatıldı fark ettiğim detayla.

NEFES (Sarıgül)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin