16.Bölüm

78 14 27
                                    


...

Önder bey yerde iki seksen yatarken ben ona bakıyordum, bu arada Hatice hanım ufak bir sinir krizi geçiriyordu.

"Neden yaptın neden? O masumdu, onun sana hiçbir zararı yoktu. Önder hiçbir şey yapmadı!"

Boğazlarını yırtarak bağırıyordu, sinirle arkamı dönüp kükrercesine sorusunu cevapladım.

"İşte sorun bu! hiçbir şey yapmadı, durun demedi, yapmayın yazıktır demedi. Ben sizin ellerinizde ölürken o sadece izledi!"

Hatice hanım adamlarımın elinden kurtulmak için çırpınıyordu, adamlara onu bırakması için işaret ettiğim an koşarak yanıma geldi.

Gelir gelmez sert tokatıyla başım hafif sola düştü.

"Ölüm müydü cezası ha? o ölmeyi hak etmedi!"

Tokatından sonra yakalarımı tutup beni sarsmaya başladı , sakin bir şekilde ona baktım bu bakışımdan hoşlanmadığını biliyordum.

"Hatırlıyormusun, kızım öldüğünde ölüm Allah'tandır demiştin önemsememiştin."

Gözlerinden yaşlar akarken bana bakmaya devam etti.

"Ölümün yükünü çeken bilir siz bana bir yük attınız, şimdi bu ağırlığı çekme vakti sizin."

Dedim ve onun elleri arasından kendimi kurtardım adamlarım onu tekrar yerine götürmüştü.

Mehmet ağaya döndüğümde kalbini tutarak diz üstü çöktü gözleri ise Önder beyin bedenindeydi.

"Canın mı yanıyor Mehmet ağa? kalbin mi sıkışıyor?"

Sorumu önemsemeden boş gözleriyle bana baktı.

"Sen nasıl yapabildin bu kadar cani nasıl olabilirsin?" dedi sesi zar zor duyuluyordu aynı tonla onu yanıtladım.

"Ölüm başına gelmeyice önemsemeyen, bir kadına kölelik yaptıran, para uğruna insan öldüren siz mi söylüyorsunuz bunu."

Ağzını açıp konuşacakken buna fırsat vermedim.

"Ben cani değil ben sadece intikam uğruna yaşayan güçlü bir kadınım hepsi o kadar cani olan sizin arsız bedenleriniz."

Konuşcak hali kalmayınca başını eğdi.

Arkamı dönüp saçlarını elleri arasına almış iki büklüm oturan Bervanı gördüm.

Tüm bunları yaparken ileri geri sallanıyor aynı zamanda sayıklıyordu ama ne dediği anlaşılmıyordu.

Onu duymak için yanına gidip eğildim.

"Öldü öldü öldü , seçmedi seçmedi seçmedi..."

Bu iki kelimeyi sürekli tekrar ediyordu.

Koluna hafifçe dokunduğumda sıçradı ve kıpkırmızı olan yaşlı gözlerle bana baktı.

Bende ona bakerken yavaşça ayağa kalarak onu tepeden süzdüm.

Birden gür bir çığlık atıp ayağa kalktı ve bana saldırmaya başladı.

"Sen nasıl bir insansın! hiç mi vicdanın sızlamadı Ervah hiç mi?"

Bağırakar beni omzumdan iktirdi ve birden durdu yıkık omuzlarıyla heran yıkılacak gibi duruyordu.

"Bana neden kızıyorsun Bervan? sen istedin bana hayat dersi ver dedin bende verdim bak uğruna ölürüm dediğin deden ilk fırsatta seni nasıl sattı."

Kendini tokatlayarak kafasını iki yana salladı.

"Sen benim sınavım mısın Ervah? ben sana neden aşık oldum Ervah?"

ACI SERMONİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin