BÖLÜM 16 Geçmişten gelen

4 2 0
                                    

Bu günün adımlarında geçmişin izleri vardır , sadece takip et ve bu kez aynı yerlere basma çünkü bastığın yerde bıraktığın izler düşmanın olabilir.

Mağaranın projektörler ile aydınlatmış, geniş galerisinde nilay, doğu ve kinya'sın sürüsünden 2 tane kurt adam hazırda bekliyor Nilay sessizliğin içerisinde duyması gerekenleri duymuş kulakları gözlerinin yapamadığını yapıp gelen tehlikeyi anlamıştı. Adımlar yavaş yavaş ve sinsice ilerliyordu, Nilay'ın anladığı bir şey varsa o da tuzağa düştükleri ya da beklendikleriydi. O nedenle her an her şeye hazır olmaları gerekti.
Nilay duyduğu seslerden sonra doğuya ve diğer 2 adama uyarıda bulunmuş ,dönüşebilme gücüne sahip 2 kurt adama bu tecrübeli savaşçılara hazır olun demişti ,dönüşmeleri gerekebilirdi ,gelenlerin sinsi ayak sesleri hayra alamet olmadığının bir göstergesiydi. Doğuda elindeki kılıcın kabzasını iyice kavramış ,son aylarda kullanmakta Mahir olduğu O metal parçasıyla bir bütün olmuş. Evet, doğu belki ölümsüz değildi belki kurda dönüşemiyordu ancak o Kinyas'ın oğluydu ve kinyasının kanını taşıyordu. Savaşçılık onun genlerinde vardı. Sadece tetikleyip, eğitilip ,uyarılması gerektiğini, son aylarda tecrübeyle yaşamışlardı. Bütün boş vakitlerini yoğun antrenmanlarla dövüş ve savaş sekansları ile geçiriyordu Doğu ve bunda en büyük katkı da artık sevgilim, kadınım dediği Nilay'dı.
Dörtlü birbirlerine sırtı dönük neredeyse galerinin her yerini görebilir durumdaydı birbirlerinin gözlerinden, Tehlikenin nereden ve nasıl geleceğini henüz kestiremiyorlardı ancak merakları uzun sürmemişti. Nilay'ın olduğu taraftan 3 kişi birden üzerlerine saldırmıştı tam nilay onlara cevap verecekti ki, Doğunun olduğu taraftan gelenler olduğunu fark etti ve kendi üstündeki tehlikeyi göz ardı edip Doğu'nun üstündeki tehlikeye yoğunlaştı. Tamam, doğu yeteneklerini keşfetmeye başlamış, iyiyde bir savaşçı olma yolunda hızla ilerliyordu ,çok seriydi ve güçlüydü ,gücünü gençliğinden ve kinyasın kanından geldiğini artık biliyorlardı. Ama ne olursa olsun nilay bağlılığın önemsemenin ve belki de aşkın verdiği gücüyle sevdiği adamı korumaya meyillenmişti, ihtiyacı olmasa da.
Ilk hamle Nilay'ın olduğu taraftan geldi. Nilay koruma güdüsü ile itemsiz ce doğudan tarafa yönelmişti ve nilay sırtında derin olmasa da bir acı hissetti. Kesik yüzeyseldi ama iyileşinceye kadar sızı verecekti, Nilay'ın dönüşmesi işte tam o ana da başladı. Sadece birkaç saniye içerisinde genç kız dişi bir kurt olmuştu, savaşmaya hazırdı. Eş zamanlı olarak diğer 2 klan üyesi de kurt adam formuna dönmüş ,Kan ve mücadelenin esaret altında geçecek dakikalar başlamıştı. Kaç kişi olduklarından emin değillerdi , şu an 20 den fazla insan vardı galeride,amaçları ise aşikardı.
Artık müthiş bir mücadele vvardı,Ölüm onlara selam veriyor, Azrail muhakkak ki mağarada yerini almış bizatihi savaşı izliyordu. Sırası gelenin ruhunu almak ve ebedi diyara yaratıcının yanına götürmek için hazırdır. Herkes görevini iyi biliyordu.
Doğu kendine doğru gelen hamlelerden ilkinde nilay'ın aldığı acıyla arkasını dönüp kurda dönüştüğü anda seri bir kılıç hamlesiyle üstüne gelen adamın göğsünden boynuna kadar derin bir kesik açmış , adamın can çekişmekte başka bir çaresi kalmamıştı ,bu sadece bir kişiydi. Daha çok gelen vardı.
Nilay sırtındaki iyileşmeye dönen. Yarın acısını hafif de olsa hala hissederken gözü doğuya kaydı. Doğu kendinden beklendiğinden çok daha iyi savaşıyordu. Daha şimdiden 2 tane düşmanı bertaraf bile etmişti , nilay çıkardığı pençeleriyle ,ağzında uzamış olan kurt, dişleriyle gelen herkesi sanki kanasusamış aç bir kurt gibi parçalamaya başlamıştı ,buraya gelme sebepleri aslında hem emaneti bulmak hem nehira ile bilgi almaktı, fakat Bütün bunları bir sonraki fazla düşünmeleri gerekiyordu. Önce hayatta kalmaları lazımdı Öyle de oldu. Mücadele neredeyse 25 dakika sürdü, Üstüne saldıranların hemen hepsi insan ya da cinler tarafından manipüle edilip yönetilen insansılardı,bu savaşların tek kaybedeni aslında hiçbir şeyden habersiz sadece zihinleri esarete geçmiş, ne olduğunu bilmeyen insanlar oluyordu. Insanların bedenleri kullanılıp atılmış et yığınları gibi ortalığa saçılmıştı.
Artık 20 beşe yakın ölü vardı galeride. Nilay, ile diğer kurtlar ise küçük yaralanmalar dışında bir hasar yoktu. Kolay oldu dedi Doğu Her ne kadar artık ölümü umursuyor ve nilay'la uzun bir yaşam yaşamak istiyorsa da, Pervasız ve vurdum duymaz savaş teknikleri devam etmekteydi,Armut belliki dibindeydi ve yattığı yerden oraya yetiştiren ağaca bakıyordu. Nilay Doğu'nun bu tepkisine karşı" biraz daha ciddiye alsan iyi olmaz mı sence?" Dedi. Sesinde bir önemseme , benimseme vardı ama en güzel duygu nilay'ın artık kurt formundan dolayı biraz daha sert çıkan sesindeki aşkı, Duyguları istisnasız hissediliyordu.
Nilay doğudan sonra diğer 2 kurda baktı, onlar da iyiydi. Aslında doğu bir noktada haklıydı. Kolay olmuştu. Bu kadar madem geleyeceklerini biliyorlardı ve hierapolis ten sonraki onlarca baskın sonucunda güçlerini de biliyorlardı daha dikkatli, daha temkinli ve daha güçlü olmalarını bekliyordu aslında ama umduklarından kolay olmuştu 25 tane et yığını ölü olarak zemine sermek.
Hâlâ kurt formlarını koruyorlardı ,Üçü de hâlâ tetkikteydi, nilay bitmediğini tahmin ediyordu çünkü kan kokusunun dışında aldığı başka kokular da vardı. Galeriye doğru ilerlere doğru ilerlemek istediler. Nilay önde doğu onun hemen arkasında diğer 2 kurt ise doğunun peşi sıra ilerlemekte idiler. Nilay bir anda arkasında acı bir feryat duydu. Feryat 2 ayrı kişiden geliyor ,her iikisinden feryadı O kadar hızlı bir şekilde birbirini takip eden tınıları olmuştu ki, sanki 2 kişiye aynı anda hamle yapılmıştı. O refleksle Nilay sadece doğuyu düşünerek arkaya döndü ,ancak gördüğü manzara Nihan'ı dehşete düşürmüştü, bu nasıl olurdu, Hiç beklemediği bir anda hiç beklemediği bir şey oldu. Doğunun kılıcı havadaydı kılıçtan kan akıyordu ,olmaması gereken ise akan kan yanındaki sürüsünün iki yegane kurdunun kanı olmasıydı. Her 2 kurtla yerde yatıyordu kılıç o kadar keskin, o kadar sert bir darbe vurmuştu ki, neredeyse göğüsleri ikiye ayrılmış, ama hala yaşıyorlardı, yaşamaları onların iyileşmelerini sağlayacak yegane şeydi, Nilay donmuştu tepki veremiyor ,ne düşüneceğini bilemiyordu. Doğu bir anda nilay'a baktı gördüğü şey Nilayı daha da dehşete düşürdü, Işte oradaydı ,o 2 çift göz maskenin arkasındaki cehennemdi,şimdi ona Doğunun bedeninde ,göz yuvalarından nilay'a doğru bakıyordu. Nasıl mümkündü?
Artık bütün düşünceler birbirine girmişti. Nilay'ın intikamı için başladığı bu yolda şu an bambaşka bir mücadele veriyorlardı. Ancak her ne kadar birbirine benzese de o iri siyah gözler hemen hemen kontrol altındaki her insanda neredeyse aynı olsa da nilay bu gözleri tanıyordu. Nasıl unutabilir idi? Bütün ömrünü, o gözleri hatırlamak için yaşamıştı. Bütün ömrünü mahveden ona daha bir kız çocuğu iken Tecavüz edip işkence yapan, acı çektiren insandı o. Ya da nilay o ana kadar insan olduğunu düşünüyordu. Fakat maskenin arkasındaki cehennem şu an sevdiği adamı ,kadını olduğu adamın Göz yuvalarından, Doğunun bademinden bakıyordu, cevap bulamayacağı muamma karşısındaydı artık.
Gözlerde karanlık vardı ,Gözlerde soğuk vardı, Gözlerde ölüm vardı , gözlerde Intikam vardı, Işte Nilay hepsini o bir çift gözle gördü. Belki de kendi yansımasını görüyordu o gözlerde. Ya da belki de gerçek düşmanı görüyordu. Ama bildiği bir tek şey vardı ki şu an bakan kesinlikle doğu değildi,beden onun olabilirdi ama içindeki bilinç kesinlikle ama kesinlikle sevdiği adam değildi. Doğu ona sinsi bir gülümsemeyle baktı ,gözleri hâlâ iri ve gecenin en ürkünç tonunda siyahtı , Bir anda kılıcın arkaya doğru savrulduğunu fark etti. Ilk hamlede kurt sürüşünün üyelerinden birinin kafası uçmuştu. Dehşet artık nilay'ın her yerini sarmıştı, Ve kılıç, hiç mola vermeksizin bir hamle daha yaptı, Kontrol tabii ki doğu'nun içindeki varlıktaydı. Işte bu ikinci hamle diğer adamın da ölmesine sebep oldu. Doğu tekrar nilay'a dönüp ,alışık olmadığı bir ses tonuyla ",eski dostuma selam et Ve ona deki, Kendi oğlunu da çok rahat parçalayabilecekmi Merak ediyormuş de"
Bu cümleler bir nevi mesaj nniteliğineydi,Nilay'a karşı bir hamle yapmadı ,Doğunun beden ile amaçladığına ulaşmıştı , belli ki mesajın sahibine gitmesini istiyordu. Zaten nilay'a da hamle yapacak bir bilinç kalmamıştı,hem nasıl yapabilirdi, Her ne olursa olsun zarar vereceği beden günlerdir aylardır düşünmeksizin öldürdüğü diğer insan bedenleri değildi,Sevdiği aşık olduğu, kadını olduğu adamın bedeniydi. Nasıl ona zarar verecektiki, O gözler cehenneme açılan kapılar gibi doğunun göz yuvalarından Nilay'a bbakıyodu,bunun cevabını almak en azından almaya çalışmak Ilk önceliği olmalıydı.Bu adam Kinyas'a bir mesaj gönderdiğine göre kinyasaın Bilgisi olabilirdi. Çaresizlik nilay'ın bedeninde üstünlük sağlamış parazit gibiydi,artık yapacağı tek şey buradan çıkmak ine geri dönmekti.



30 dakika önce.
Harald ve kinyas evin kapısından artık içeri doğru adım atmak üzereydi. İçerisi hala karanlıktı ama fark etmezdi, karanlık onların gözlerini kapatmıyor sadece daha loş bir ambiyans yaratıyordu, Önden kinyas geçti, hemen arkasından sadece bir adım gerisinden Harald geliyordu her zaman olduğu gibi, Içerisi karanlıktı çok fazla eşya görünmüyordu , Her ikisi de kurt gözleriyle görmeleri gerekenleri görüyorlardı.
Bir kanepe ,bir yatak ,küçük bir mutfak ,çok sıradan dedi Harald ancak Kinyas hâlâ küçük kızıl kıvılcımlar atan sömineye dönmüş ,şömineye takılmıştı. Belli ki gideli bir saat olmuştu ya da belki de Gitmemişler hala buradalar ardı emin olamazdı. Yaşayıp zamanın onu getirdikleriyle tecrübe edecekti, odanın Içinden açılan bir diğer odaya doğru harald adım atmaya başladı, Tam kapıyı tuttu aşınmış eski menteşe nin feryat eden sesini dinlerken, kapı menteşe nin üstünde dönüyordu. Henüz üçte biri açılmıştı ki dışarıdan ciddi bir bağrışma karmaşa savaş sesleri duymaya başladı. kurtları oluyordu ,demek ki dönüşmüşlerdir. Bu da demek oluyordu ki dışarıda bir tehlike vardı.
Kinyas ve haraltın, az önce girdikleri kapıya ulaşmaları 4 adım sürdü, bu 4 adım her ikisini de kurt formuna dönüşmesine yetmişti artık yaşam daha hızlı akıyordu ,her ikisi de dışarı çıktığımda adamlarıyla onlarca belki yüzlerce kişinin savaştığını gördü. Kılıçlar havada dönüyor, hatta silahlar ateş ediyordu, tabii ki bu darbeler ölümcül olmayabilirdi ama kurtlarında ölmesine sebep olacak hamleler muhakkak vardı ve bunların en önemlisi bir kurdun kafasını uçurabilecek kadar yaklaşabilmekti.bu ciddi bir güç ve sürat gerektiriyordu, ama mümkündü biliyorlardı. Geçmişte birçok kardeşleri bu yolla can vermişti.
Kinyas evi sarmış olan adamlarının dağınık savaş haline şöyle bir baktı ve en zayıf olduklarını düşündüğü düşmanın en güçlü olduğunu farz ettiği yere doğru artık 4 ayak üstünde koşuyordu. Harald'da benzer bir stratejiyi uymuştu. Dövüş her yerdeydi,. Karanlık artık aydınlığa doğru dönmeye başlamış, dışarıda tan vaktinde kızıl ay güneşe yerini bırakmıştı Ironikti Her yer, kızıldı aynı bedenlerden akan kan gibi. Ve kan kokusuyla birlikte her yere sirayet etmiş çatışma istisnasız ölümle sonuçlanacak bir çalışmaydı. Ama kimin öleceğine, kimin kaybedeceğine mücadele ve yaratıcı karar verecekti.
Kinyas ortaya çıktıktan sonra çoğunluk. Onun üzerine saldırmaya başladı, Hedef Kinyas'tı, ama kinyas da güçlüydü. Üstüne gelen her hamleyi engelliyor ,her yönden saldıranları sanki bedeninin her yerinde gözü varmış gibi savunmaya geçiyor, onları yok ediyordu,Ölüm kinyas için sadece bir oyun olabilirdi, Bu minvalde neredeyse yarım saat savaşmışlardı. Kurtlarından 5 Belki altısı ağır yaralanmış 2 tanesi de maalesef ölmüştü. Ama mücadele kinyas ve sürüsünden yana bitmişti ,hedef ise ortada yoktu Nehira görünmemişti.
Bu mücadele devam ederken kinyas üzerine doğru gelen birini fark etti. Gelen kişinin siyah iri gözleri tanıdıktı ama beden yabancıydı. Gelen adam rahatça pervasızca Kinyas'a yürüyordu, ölümüne yürür gibi ama korkusuz olduğu kesindi. Çünkü kaybedeceği beden sadece bir et yığını idi onun için. Adımları aynı sukunette ilerliyordu. Birkaç kurt adam hamle yapacak oldu. Basit bir el işaretiyle onları durdurdu Kinyas "Gelsin bu cesaretin sebebini anlayalım "diyordum belki de.
Adam Kinyasa bir adım mesafeye kadar yaklaştı ,etrafına baktı ,bütün adamları ölmüştü sadece kinyasın sürüsü yaralılarla birlikte ayaktaydı. Can çekilenlerin kan kokusu hissediliyordu. Gün artık doğmuştur. Bu kadarı yeterdi. Ada Ege'de burunlarının dibinde bakir bir adaydı. Anlaşılan o ki kinyası bekliyorlardı ve yine anlaşılan o ki bu gelen adamın Kinyas'ı yenmek, öldürmek gibi bir amacı yoktu. Başka bir amacı olduğu anlaşılır durumdaydı. Kinyasın asıl öğrenmek istediği işte buydu.
Kimsin. Dedi hala kurt formunu koruyan, güçlü gür sesiyle. Öğrenmek istediği şeyi soruyordu. Etrafını izleyen adam yavaşça kinyasa döndü ,onu şöyle bir tepeden tırnağa inceledi ,artık konuşma vakti de konuşma sırasında bu adamdaydı. "Eski dostum." Dedi sesi kinayeliydi "Beni hatırlamadın ondan eminim ama beni hatırlayacaksın". Cool konuşmasına devam ediyordu ,acelesi yok gibiydi, Sesinde artık tehdit vardı, Ama sesinde korku yoktu Sonra ellerini 2 yana açtı. "Bu öldürdüğün insan denilen et yığınlarından bu dünyada 8 milyar tane var ve bizim için hepsi birer kukla, Bunu sen biliyorsun Çünkü bunu bize senin baban öğretti "işte şimdi bir şeyler anlam kazanmaya başlıyor olabilirdi. Kinyas tekrar konuştu"Kimsin". Dedi sesi bu sefer daha güçlü, daha gür, daha istekliydi. Vakit kazanmak istemiyor ,Öğrenmesi gerekeni öğrenip onu öldürüp gitmek istiyordu aslında.
"Hatırla Eski dostum 12.000 yıl önce bugün olduğun şeye dönüşmesini sağlayan benim oğlumdu hatırla"
Işte bu beklenmedikti. Kimyas üstünden geçen asırlara rağmen ne o günü ne de o anı hiçbir zaman unutmamıştı. Çünkü belki de lanetlenmesine sebep olan şey o andı o öldürdüğü iblis ve o kadim savaştı. Ancak şu an karşısında o adamın yani öldürdüğü kişinin babası, Iblis efendisinin şu an direkt karşısında olması beklediği son şeydir. Kadim savaşta bir anlaşma yapılmış, bütün iblisler buz kıtasına, yani bugünkü antartika'ya hapsolmuş oradan çıkmayacaklardı, yada Kinyas çıkmadıklarını zannediyordu. Fakat belli ki Uzun yıllar kimyasında Paslanmasına sebep olmuş olabilirdi.
Kinyas bir adım daha attı artık aralarında neredeyse mesafe yoktu. Birbirlerinin kokusunu duyuyorlardı, Adam kinyas'ın burnundan çıkan her bir nefes partikülünü hissediyordu. Hiddet kinyasın bedenindeydi ve kinyas adama bakıp "bu kadar cesursan ,bu bedenden çık ve karşımda dur. Biliyorsun ki, ben her 2 dünyada da savaşa bilen bir varlığım."dedi. Işte bu bir meydan ookumadı,Kinyas yaşadığı hiddetle bu adamı öldürmek istiyordu, o kesindi ancak iblis efendisinin böyle bir gayesi yoktu, bu hamleyle kinyas onun asıl gayesini öğrenmek istiyordu, Bunun için de ne gerekirse yapacaktı. Bir anda adamın gırtlağını tuttu, onu havaya kaldırdı, zor nefes alıyordu. O da kinya'ın müsaade ettiği ölçüde bir nefesti. "Şimdi tekrar soruyorum Ne istiyorsun?"
Bedenin çektiği acı adamın yüzünde bir gülümseme idi zaten kontrol edilen başka bir yerden kontrol ediliyordu. Boynu bükük zor nefes alan, zor konuşur bir halde kinyasa baktı ve "kendi kanını başka kanlar gibi kolay boğabilecek misin? Çok merak ediyorum ama yakında bunu hep birlikte öğreneceğiz, eski dostum ve senin Ölümünü değil, acı çekmeni istiyorum bunu izleyeceğim, çok da zevk alacağım."
Bu sözler Kinyas'ın penceleri gırtlağına girip damarları patlarken son kelimeleriydi,fakat anlamını kinyas çözemesede kızmış, konuşmanın boşa olduğunu anlamış kendi üslubuyla bitirmişti.

BÖLTİRİK (UYANIŞ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin