BÖLÜM_4 BEDEL

74 29 108
                                    

                                                             ...

"Sakın soru sorma." diyor Mell biz Constantine'in ev dediği malikaneye varırken.

"Aklımdan geçirmedim." diyorum sırıtarak.

"Hoş geldiniz Lumiére." diyor karşımızda birden belirmiş bir vampir. "Davetli miydiniz?"

"Teşekkür ederim." diyorum gülümseyerek "Hayır, davetli değiliz ama gelişimizi iletebilirseniz bizi kabul edecektir."

"Bir saniye bekleyin lütfen." diyor ve ben gelmeden haber vermemiş olduğum için kendime kızarken Constantine;

"Lumiére" diyor mutlulukla. Sesinin derinliği bir an için nefesimin sektemesine neden oluyor.

Gerçekten de bir saniye sürdü.

"Constantine" diyorum mutlulukla ona sarılırken. Sorun her neyse, bence şimdiden affettim sayabiliriz.

"Sen gidebilirsin" diyor Constantine diğer vampire dönerek ve vampir hepimize selam vererek evin içinde kayboluyor.

"Beni özlediğini mi varsaymalıyım?"

"Tabi ki hayır." diyorum sırıtarak "Sadece seni bulamamam için ülkeyi terk edip etmediğinden emin olmak istedim."

Birlikte gülerken Constantine;

"Hoş geldin havanın gardiyanı" diyor saygılı bir gülümsemeyle.

"Mell." diyor Mell ve tokalaşmak için elini uzatarak "Hoş bulduk" diyor.

Constantine gözleri gülerek tokalaştıktan sonra;

"Şimdi, size nasıl yardımcı olabilirim?"

"Konuşabileceğimiz özel bir yer var mıdır?"

"Ne kadar da kabayım, beni izleyin lütfen."

O bize yolu gösterir ve uzun birkaç koridordan ve odadan geçirirken, malikaneye hayran hayran bakmaktan kendimi alamıyorum. Geçmişteki insanların kocaman tabloları, heykeller, buram buram kalite kokan eşyalar ve kumaşlar...

"Sanırım burası uygun olur." diyor Cons en sonunda bir kapıyı açıp geçmemiz için tutarken.

Burası dediği yer; yerden tavana kadar kitaplarla dolu, oldukça rahat görünümlü koltuklara ve –şuan yanmıyor olsa da bir şömineye sahip mükemmel bir kütüphane.

"Kesinlikle uygun." diyorum gözlerimi kapatıp kitap ve ahşap kokusunu içime çekerken.

"İçecek bir şeyler ister misiniz? Ya da yiyecek belki."

"Hayır hayır, teşekkür ederiz." diyorum bir yandan da çevremize ses geçirmez görünmeyen bir duvar örerken.

"Tamam o halde." diyor ve elleri cebinde konuşmamızı bekliyor.

Odada hafif bir esinti olunca Mell'in gerildiğini düşünerek;

"Sana bir şey sormam gerekiyor." diyorum.

"Tamam." diyor devam et dercesine Constantine.

"Bunun çok saçma görüneceğini biliyorum, birbirimizi daha birkaç haftadır tanıyoruz ama"

"Birbirimizi bundan çok daha uzun zamandır tanıyoruz Lumiére."

" Tamam. O halde geçmişten bugüne, seni affetmemi gerektirecek herhangi bir şey yaptın mı?"

Bir anlık duraklamanın ardından;

"Neden sordun?" diye sormayı başarıyor.

"Anlaşmanın şartlarının mümkün olduğunu söylesem ne derdin?" diyorum neredeyse sırıtarak.

GARDİYANLAR 'L'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin