"Kardeşim."
Hepsinin yüzünde oluşan şok ifadesi neredeyse yeniden gülmeme neden olacak. Bunun yerine saplanan Fragarach yüzünden düştüğüm yerden elimi uzatarak;
"Kalkmama yardım eder misin?" demeyi tercih ediyorum.
"Ama doğru kardeşlerim," diyerek elimi indirip tek başıma kalkıyorum "benim hatam. Sizin genelde düşene yardım etmek gibi bir huyunuz yoktur."
"Lucifer."
"Gerçekten." derken neredeyse eğlenerek onlara doğru birkaç adım atıyorum "Adımı ezberlemek için yeterince zamanınız olduğunu sanıyordum."
"Samira?"
"Şşh Gardiyan, henüz değil. Burada aile toplantısı yaptığımı görmüyor musun?"
Yeniden öfkeli bir sırıtışla kardeşlerime dönüyorum.
"Başlangıçtaki korkaklığınız bir yana, en azından ben düştükten sonra bir ararsınız diyordum. Yoksa pek sevgili babamız –kes şok geçirmeyi gardiyan size bunu yasakladı mı?"
"Hayır Lucifer." diyor Mikail dik duruşunu hiç bozmadan "Sen, yaratıcımıza ihanet ettin"
"İHANET?!" diye kükrerken sesim bütün cehennemde yankılanıyor.
"İhanet, öyle mi? Sen her zaman biraz kasıntı olmuşsundur kardeşim, değişmediğini görmek güzel mi karar veremiyorum."
"Lucifer" diyor Cebrail biraz daha yumuşak bir sesle "Sen her zaman en sevilen olmuşsundur, bunu biliyorsun ama"
"En sevilen ha?!" derken bir kahkaha atıyorum "En sevilen. Söylemesi ne kadar da kolay. Hadi bilmeyenler için biraz tarih anlatalım olur mu? Gerçekte neler olduğunu bilmek hepinizin hakkı sonuçta. Aklınızı yerinde tutun, bu bildiklerinizden biraz farklı bir hikaye olacak."
Benim kurduğum sessizlik çevreye nihayet hakim olurken, rahat hareketlerle gerçeği anlatmaya başlıyorum.
"En başta, zamanın da ötesinde, pek sevgili Tanrı'mız bizi yarattı ve kendisine sonsuz itaatle bağladı. Her yer cennet ve her şey mükemmelken canı çok sıkılmış olacak ki başka bir şey daha yaratma ihtiyacı duydu ve-" derken elimdeki Fragarach'la hala titreyerek yerde duran kızı işaret ederek "-onun ırkını yarattı. Bana sorarsanız tamamen gereksizdi ama ben kimdim ki yargılıyordum? Yaratılış sonrası her şey tam beklediğim gibi oldu ve bu yaratıklar cennette karmaşa çıkarmaya başladılar. Dolayısıyla daha önce şu an karşımda olan dört ayrı gardiyandan Dünya denilen yerin yaratılmasını istemiş olan Tanrı, bu kaos yaratıklarını oraya sürdü.
Ben, Lucifer, yani ışık getiren, daha önce orayı ziyaret etmiş ve görkemini takdir etmiştim. Bir cennet değil tabi, dolayısıyla o yaratıklar için bu bir ceza olmalıydı. Sonrasını hatırlıyor musun Mikail?"
Başıyla onaylayan kardeşime bakarken öfkem bir kat daha artıyor.
Sırıtarak;
"Tabi ki hatırlıyorsun." diyorum "Tanrı, kendi yarattığı yaratıkların Dünya üzerinde bile kaos yaymaya, kendisine karşı ihanet edip isyana yeltenmeye çalıştıklarını fark edince onların üzerine bizi gönderdi."
"Biraz kör bir yaratıcınız var, bunu biliyor muydunuz?"
Kısa bir sessizlikte tiksinti dolu bir suratla yukarıya bakıp;
"Kendisine sonsuz sevgi besleyen meleklerinden kaç tanesinin bu savaşta yok olduğunu umursamadı bile."
"Öyle olmadığını biliyorsun Lucifer."
![](https://img.wattpad.com/cover/364381733-288-k634860.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARDİYANLAR 'L'
Fantasi2. KİTAP TAMAMLANDI +13 İÇERİK GARDİYANLAR serisinin 2. kitabı olan GARDİYANLAR 'L' ile birlikte Samira'nın hayatı vampirler, melekler ve büyük bir savaşla birlikte rayından çıkıyor. Ve belki kalbi de öyle ;) Lucifer'ın tohumları onun peşinde...