BÖLÜM_10 CEHENNEME KADAR YOLUMUZ VAR

50 13 65
                                    

                                                                      ...

Imm... Aman Tanrım, rosto! Her birimiz, tamam belki sadece ben, tam bir aç kurt gibi yemeğe saldırırken ağzımı öyle dolduruyorum ki boğulmak üzere olduğumu bile fark edemiyorum.

Dakikalar boyunca sadece çatal, bıçak ve benim kepçe büyüklüğündeki kaşığımın sesi çıkıyor. Dolu bir kaşığı daha ağzıma atıp keyfini çıkartırken aklıma gelen bir düşünceyle kalakalıyorum.

Sanırım ani donakalışım biraz fazla dikkat çekti, çünkü herkes gayet normal boyutta olan lokmalarını yutmuş halde bana bakıyor.

"Sanırım bir şeyler söylemeye çalışıyor." diyor Iven bir denek maymununu izlercesine kafasını yana eğerek.

Sakince çiğnemeye odaklanarak içeceğimden küçük yudumlar alıp büyük lokmalarımı yutuyorum. Yaklaşık bir dakika sonra nihayet konuşabilecek duruma gelince içeceğimden son bir yudum daha alıp konuşmaya başlıyorum.

"Gençler hiç-"

"Nihayet." diyor Mell bir nefes vererek.

"Bir an başaramayacak sandım." diyor Jenny hemen ardından ve ikisi tabakların üzerinden birer yumruk tokuşturuyorlar.

Büyücüden kısık sesli bir gülme geliyor. Koruyucumsa nedense birden bire yemekle gerçekten çok ilgili görünmeye başladı.

Sadece gözlerimi kısmakla yetinip cümlemin devamını getiriyorum.

"-hiç şu yangını söndürmeye hala neden kimsenin gelmemiş olduğunu merak etmiyor musunuz?"

"Harika, bunu illa ki yemeğin ortasında söylemen gerekiyordu."

"Ne? Yeni aklıma geldi."

"Şimdi bütün yemek boyunca bunu düşüneceğiz."

Omuz silkerek ağzıma koca bir rosto parçası daha atıyorum.

"Gerçi hiçbir şey seni yemekten alıkoyamaz."

Eğer ağzım dolu olmasaydı sırıtırdım.

"Belki de her geleni öldürmüşlerdir?" diye bir öneri de bulunuyor Matheson.

"Hayır, sanmam." diyor Mell ciddiyetle "Önünde sonunda hiç sönmeyen bir yangın ve biriken kayıplar dikkat çekerdi. Özellikle de bu büyüklükteyse."

Neden kimse gelmiyor?

Ağzımdaki yemeği yutmaya çalışırken hızla çalışma masasına gidip kendi laptopumu alarak yemek masasına geri dönüyorum. Tabağımdakilerin tamamı bitene kadar internette dünya çapında bir araştırma yaptıktan sonra;

"Hiç haber yok." diyorum "Bu işte kesin bir gariplik var."

"Yeni fikir;" diyor Kris elini havaya kaldırarak. "belki de bu da tıpkı sizin arananlar listesinin en tepesine çıkışınız gibidir. Köle insanlar iş başında."

"Yani koca bir orman yanıyor ve insanlar sırf bir şeyler koparabilmek adına bunu görmezden mi geliyorlar?" diyor Iven sakince artık yediği her neyse ağzına bir çatal atarak.

"Evet, bu tam olarak onların yapacağı bir şeye benziyor." diyor Mell sinirlice.

Aynı sinirle gülerek onaylıyorum.

İşin kötüsü sanırım bu beni düşündüğümden daha çok etkiledi.

Koca bir orman. Böyle şeyler yaptıklarını biliyordum ama işin bu kadar içindeyken gerçekleşmesi...

İnsanlara olan sevgimin azalmaması için gerçek bir çaba harcamam gerekiyor.

"Sanırım ben doydum."

GARDİYANLAR 'L'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin