...İKİ GÜN SONRA
DAMIEN
Constantine'in şatosunda gergin bekleyiş sürerken duygu karmaşası yüzünden neredeyse nefes bile almayan gardiyanlara bakıyorum. Her biri büyücünün stratejik isteğiyle giydirdiği savaştan uzak kıyafetleriyle kendi koruyucularının yanlarında dikiliyorlar.
Toplantı masasının en başında bir heykel gibi duran Constantin'le, bir köşede alaycı bir duruşla duvara yaslanmış olan Craig birbirlerine fazlasıyla zıt görüntüler oluştururken nihayet beklenen an geliyor.
Salonun kapısı açılıp kendine has rahat yürüyüşüyle içeri giren Samira'nın –ya da Lucifer'ın yüzünde kocaman bir sırıtış oluşurken, gözlerindeki küçümseyici muzip ışık bana bildiğimiz Samira'nın artık orada olmadığını hatırlatıyor.
Vampir gurubunda yayılan korku ve beklentinin yerini öfke alırken bu öfkenin hedefini arıyorum.
"Eee? Kimse hoş geldin demeyecek mi?"
"Hoş geldin Samira." diyor Constantine isminin üzerinde bilinçli bir vurgu yaparken.
Lucifer'ın yüzündeki sırıtış daha da büyürken vampirlerin neredeyse hırlamalarına neden olan Belial, aldatıcı çekiciliğiyle hafifçe elini sallıyor.
"Resmiyeti bırakalım Cons, biz eski dostuz. Bana Lucifer de."
Masadaki gözler yeniden korkuyla O'na dönerken, bu durumdan fazlasıyla zevk aldığını anlamak için benim hisleri okuyabilme yeteneğime gerek bile yok.
"Belial'le tanışmıştınız sanırım." derken bu sefer tüm vampir konseyine hitap ederek düşmüş meleğe dönüyor "Kendisi anneniz olur kısmen."
Belial'in bir yıldıza benzeyen gülümsemesi karşısında masadakileri yerlerinde tutan tek şey Lucifer'dan olan korkuları olurken, Constantine sakin bir tonla yeniden konuşuyor.
" Neden asıl konuya geçmiyoruz Samira?"
Tekrarlanan insan ismi karşısında gözlerinde bir an için öfke gördüysem de benim dışımda kimsenin bunu fark ettiğini sanmıyorum.
"Evet." diyor Lucifer oldukça neşeli bir sesle "Ama nezaketen de olsa bizim için birer sandalye ayıracağınızı düşünmüştüm Cons. Yoksa anneniz size hiç nezaket öğretmedi mi?"
Son cümlesini söylerken masadaki vampirlere bakarak gülen Lucifer'ın hemen arkasında Belial'in kıkırdaması havayı dolduruyor.
"Neyse," diyerek kendine bir sandalye yaratıp otururken ekibi farklı ruh halleriyle ayakta dikilmeye devam ediyor. "hadi asıl konuya gelelim."
Elinin bir hareketiyle kendine bir kutu patates kızartması yaratıp yemeye başlarken ayaklarını masaya uzatıyor.
"Daha önce sevgili gardiyanlarım ve ben-" derken başıyla huzursuzca kıpırdanıp tetik bir şekilde bekleyen eski arkadaşlarını selamlıyor "-size savaşta benim yanımda yer aldığınız ya da tarafsızlığınızı koruduğunuz sürece adil bir yargılanma alacağınıza dair bir söz vermiştik."
"Ben hala bütün bu odunları neden israf ettiğimizi anlamıyorum."
"Çünkü ben sözümü tutarım Xaphan." diyor Lucifer ince bir gülümsemeyle sözünü kesen adamına.
"Sözü veren sen değildin ama..." diyen somurtkan görünümlü adamı bir bakışıyla susturan Lucifer yeniden bize dönüyor.
"Yanımdaki bilgili arkadaşımın da safça ifade ettiği gibi gerçekten de size bu sözü veren aslında Lumiére'di."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARDİYANLAR 'L'
Fantasy2. KİTAP TAMAMLANDI +13 İÇERİK GARDİYANLAR serisinin 2. kitabı olan GARDİYANLAR 'L' ile birlikte Samira'nın hayatı vampirler, melekler ve büyük bir savaşla birlikte rayından çıkıyor. Ve belki kalbi de öyle ;) Lucifer'ın tohumları onun peşinde...