"Pekala" diyorum gergin havaya bir nefes bırakarak "Hadi işe siz yokken neler yaptığımla başlayalım."
"İyi olur."
Mell'e ters bir bakış attıktan hemen sonra;
"Öncelikle" diyorum "Gözcü'ye ufak bir ziyaret yaptım. Bundan sonra bize sorun çıkartmayacağını ya da çıkartamayacağını garanti ederim. Ona yaptığım ziyaret her ne kadar çok hoşuma gitmiş olsa da tabi ki intikamdan daha büyük bir amacım vardı. Geçmişte yapılmış bir anlaşma ve zarlarla ilgili bilgi edinmek."
"Vay canına Lumiére," diyor Minkabh günümüz gençlerinden çaldığı bir heyecan cümlesiyle " bütün o yıkımlarla bile anlaşmanın detayını öğrenebileceğini düşünmüyordum."
"Cehennemde geçen onca yılda bir şeyler öğreniyorsun tabi" diyorum hafif alayla.
"Her neyse... Anlaşma denilen şey zaman öncesine dayanan bir şeymiş. Tanrı insanoğlundan önce melekleri yaratmış. Ardından yaratılan insanoğlunun üstünlüğünü kabul etmelerini isteyince"
"Şeytan karşı çıkmış, biliyoruz." diyor Mell geçmemiş siniriyle.
"Doğru" diyorum bir öğretmen edasıyla "Ardından Adem'le Havva kandırılıp Dünya'ya gönderilmiş. Bildiğimiz daha doğrusu inandığımız şeyleri bir de gözcüden doğrulamış olduk. Peki şeytan bütün bu kandırmacadan ne kazanmış olabilirdi ki? Yasak elmayla kandırma girişiminden önce Tanrı'yla bir ee bir nevi iddiaya girdiklerini öğrendim. Tanrı bahsini insanoğlunun üzerine oynayıp kesin olarak kazanacağımızı, şeytana kansak bile doğru yolu bulacağımızı söyleyince bu boynuzlu arkadaşımız gaza gelmiş ve O'na yanıldığını söylemiş. Sonuç olarak Lucifer ve destekçileri evrene yayılıp yoldan çıkarmaya çalışmakla meşgul olurlarken melekler de Tanrı'nın askerleri olarak bizi korurlar."
" Samira, bunlar gerçekten de bildiğimiz şeyler" diyor Jenny sakince.
"Sabretmek bir erdemdir" diyorum bilgece sırıtarak.
"Devam edelim. Tanrı insanoğluna kendinden bir parça üfleyerek, yani onlara iyiliği bahşederek Dünya'ya göndermeye kalkışınca Lucifer yani şeytan buna karşı çıkar. Böyle adil olmayacağını çünkü insanların seçim şanslarının ortadan kaldırıldığını söyleyerek bir kez daha Tanrı'yla karşı karşıya gelir. Böylece" derken havada bir kupa yaratıp içindeki sıcak çayı yudumluyorum.
"Böylece?" diyor Jenny hafif bir sabırsızlıkla.
"Böylece insanların özgür iradeye sahip olmalarını sağlamış olur."
Kısa bir sessizlikte Kris kendi boşalmış bardağına bakarak;
"Waov" diyor "Sanırım yeni bir içkiye ihtiyacım olacak."
"Seni etkilemiyor ki" diyor Jess sevgilisine bakarken "Neden içmekte bu kadar istekli olduğunu anlamıyorum."
"Hayatım" diyor Kris yüzünü Jess'e yaklaştırırken "İnsanüstü güçlere sahip olmam etkilenmemi engelliyor olsa da, böyle bir ortam portakal suyunu kaldırmaz."
Homurdanan Jess yine de sevgilisinin bardağını doldurmasına itiraz etmiyor.
"Demek özgür irademizi Lucifer'a borçluyuz.." diyor Jenny dikkatimi karşımdaki garip sahneden çekerek. "Ama özgür iradeyi senin temsil ettiğini sanıyordum Samira. Meleklerle ilk konuştuğumuzda öyle dememişler miydi?"
"Ben sadece seçim şansı tanırım Jenny. Seçim hakkına sahip olabilmeleri için savunma yapmalarını isterim. Lucifer'sa ağırlığın diğer tarafta olacağını anladığında kendi tarafı içinde bir şeyler yapılmazsa adil olmayacağını savunmuş. İstemsiz özgürlük diyelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARDİYANLAR 'L'
Fantasía2. KİTAP TAMAMLANDI +13 İÇERİK GARDİYANLAR serisinin 2. kitabı olan GARDİYANLAR 'L' ile birlikte Samira'nın hayatı vampirler, melekler ve büyük bir savaşla birlikte rayından çıkıyor. Ve belki kalbi de öyle ;) Lucifer'ın tohumları onun peşinde...