8' TEK KELEPÇE

21.7K 1.7K 868
                                    

*

isyankâr~
mustafa sandal

*

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım isyankâr askolar 💅💐

İyi okumalar 💖

wattpad : authormishel
instagram: mishelwatty
tiktok: mishelwatty


BÖLÜM 8- TEK KELEPÇE


*

Onun bileğimi hafif bir tutuşla saran uzun parmakları, omzuma bütün sıcaklığını yayan kalın kolu ve gözlerime kilitlediği o yosun yeşili gözlerinin beni yaktığı, kilometreler öteden görünebilirdi.

Sanki o çölde bir vahaydı ve ben, son bir canla ona ulaşmak, suyundan bir yudum olsun almak için cansız adımlar atıyordum. Nihayetinde kendimi o vahanın içinde, boylu bir ağacın altına atıp kavurucu o sıcaktan, gölgesine sığınıyordum.

Söyledikleri, kıymık gibi parmak uçlarımdaydı. Canımı yakıyor, canımı ferahlatıyordu. Ondan nefret ettiğimi mi söylemiştim? Unutun gitsin, ondan asla nefret etmemiştim.

Bunu, onunla şah damarımdan daha yakın durduğum bir zamanda, şu anda anlıyordum. Beş yıldır, aşkımın dışavurumuna bir isim takmıştım, nefret. Fakat o aşkın yerini asla nefret almamıştı. Bunu, kendime itiraf ediyordum.

"Sakin olalım, Yiğit. Sorun çıkmasın, oyunumuzu oynayıp dağılalım kardeşim." Yalım'ın uyarı dolu sesiyle yutkundum. Birbirine kenetlenmiş olan o bakışların arasındaki bağı bozan, farklı bir noktaya bakan gözler bana aitti. Ondan çektiğim harelerim, karşımda kalan kalabalığı buldu. Herkes gergin bir yüzle Yiğit ve Tibet'i izliyordu.

Tibet bir süre daha beni izledikten sonra ciğerlerine doldurduğu iri bir solukla karşısına odaklandı.

"Sorun çıkaracak bir şey yok Yalım." diyerek konuşan Yiğit'in sertti sesi. Çatılmış kaşlarının altındaki kızgın gözleri Tibet'ten ayrılıp beni buldu ve bakışları o an yumuşadı.

"Sadece Tutku halı saha maçları için çok uygun değil, narin." dediğini duydum. Dudaklarım gergin bir tavırla kıvrıldı.

"Sorun değil." dedim kısık sesimle. Tibet'e döndüğüm sırada o da bana dönmüş, dikkatli bakışlarını yüzümde sabitlemişti. "Tibet'e güveniyorum." diyebildim yarım yamalak.

Onunla, hangi hengamede bu hale gelmiştik? Sanki kıyamet koptuğunda bile yan yana olacakmışız gibi bir hissiyat, ne zaman soluma yerleşmişti? Beş yıl önce onunla aynı kaldırımda yürümeyi bile hayal edemezken şimdi burada, el ele miydik?

"O zaman sorun yok." Teoman'ın sabırsız sesiyle başımı salladım. Bir kez daha Yiğit'e bakmak istedim ve onun çoktan kendi takımının koruyacağı kaleye doğru yürümeye başladığını gördüm.

"Hadi. Tibet." dedi Teoman. Yiğit'teki bakışlarımı ona çevirdim, o alev alev yanan yosun yeşili hareler, Yiğit'in sırtını izliyordu. Teoman bir kez daha uyarıcı bir tonda seslendiğinde Tibet sıkıntıyla soluklanıp, bana döndü.

Artık herkes sahanın kendisi için ayrılan kısmında yerini almışken biz halen sahanın en orta yerinde, bakışıyorduk.

"Yiğit haklı mı sence?" dedi allak bullak olmuş bir sesle. Kaburgama bir tekme yemiş gibi hissederken, "Hangi konuda?" diye sordum. Sesim, bir uğultudan farksızdı.

AŞKIN DIŞAVURUMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin