*yirmi7 ~ sokak lambası
*
Kurguda bir takım argo kelimeler kullanılmıştır. Rahatsız olanların okumaması rica olunur. Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. İyi okumalar 💖
wattpad : authormishel
instagram: mishelwatty
tiktok: mishelwatty
BÖLÜM-2 BİR SOKAK LAMBASININ ALTINDA
*
İçimi kemiren o siniri yok etmeye, biraz olsun sakinleşmeye çalıştıkça göğsümü sıkıştıran o his an be an artıyordu. Dün başıma gelenler tam anlamıyla bir fiyaskoydu ve ben bu travmayı nasıl atlatacaktım, hiçbir fikrim yoktu.
Tibet'i tanıyordum. Her ne kadar o beni tanımasa da bilmese ve görmese de ondan haberdardım. Küçücük bir mahallenin içinde, hemen bir arka sokakta yaşıyordu. Tüm bunlar yetmez gibi evlerimiz aynı hizadaydı ve maalesef odam, odasını görüyordu.
Mahallede küçük çocukların bile yaklaşmaktan korktuğu, büyüklerin görünce yere tükürüp şeytanı kovduğu, anaların kızlarını ondan özenle sakladığı apaçık ortadayken benim annem nasıl böyle bir hataya düşebilir ve beni onunla kör bir randevuya gönderebilirdi aklım almıyordu.
Betonu andıran soğuk mu soğuk, katı mı katı suratı, buzdan farksız, üşüten yeşil gözleriyle tam anlamıyla yolda görüldüğünde karşı kaldırıma geçilmesi gereken bir tiple, nasıl olurdu da randevuya çıkardım? Bunu bir duyan olsa, maazallah bismillah ki cümle aleme rezil olurdum.
"Yetişin dostlar!" diyerek bir anda yükselen sesle dudaklarımın arasında ezdiğim kalemi yaklaşık on dakikadır bakıştığım boş sayfanın üzerine bıraktım. Hangi akılla Kimya okumuş, atanabileceğimi düşünmüştüm ki? Şimdi ikinci kez sınava hazırlanıyordum. Herkesin beklentiyle baktığı yüzümdeki, akrabaların atanamamış olmamdan oldukça memnun görünen o mendebur suratlarından kurtulabilmek adına taktığım bir mutluluk maskesinden başka bir şey değildi.
Stresliydim. Bunca yıl okumuş olmak, aileme haddinden fazla yük olmak ağırdı ve ben o ağırlığın altında eziliyordum.
"Yetişen yok mu?!"
Odamın açık camından içeriye giren tanıdık sesle gözlerimi kapattım. Başımı kısa bir an soru bankasının üzerine gömüp bekledim. Lale'nin yüksek sesini tekrar duyduğumda bıkkın bir tavırla oturduğum sandalyeden kalkıp cama yürüdüm. Kollarımı camın mermerine yaslarken balkonunda oradan oraya koşturan Lale'yi izlemeye koyuldum. Lale bir an sonra beni fark ettiğinde duraksadı. Yüzünde iri bir gülümseme peydahlanırken elini sallamış, beni yanına çağırmıştı.
"Kız Tutku! Gel bir el at, çocuklarla baş edemiyorum." dedi Lale. Tek seferde dört çocuk doğurup, boy boy büyüyen eniklerini mahalleye yamamıştı. Ona yardım etmek mesele değildi, zaten herkes haddinden fazla yardım ediyordu. Fakat Lale, işi artık ileri boyutlara taşımış, ne zaman bir çocuğunun altı değişecek olsa tıpkı şimdi olduğu gibi balkona çıkıp ortalığı ayağa kaldırmıştı.
"Ders çalışıyorum Lale abla." dedim sesimi yükseltip. "Yine hangisi pisletti altını? Ne yiyor bu çocuklar? Günde yirmi kez balkona çıkıp evin yanmış gibi bağırıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN DIŞAVURUMU
General FictionMAHALLE İnsanın hayatında kimi anlar vardı ki, bir dönüm noktası ya da sıfırdan başlangıcı olabilirdi kişinin. Tek bir durum, tek bir mekan ya da tek bir insan yeterdi. Ve tek bir duygu. Kızgınlık olabilirdi, kırgınlık belki de. Kimi zaman mutluluk...