34. Bölüm

96 8 4
                                    

Kirik_pusula'ya ithafen



Gururu aramasına engeldi biliyorum. Zira birbirimizden gideli 15 günü geçmişti. 15 koca gün her dakikasini saydigim. akrep ile yelkovanin yuregimde cizmedigi,nokta birakmadigi 15 koca gun..

Ona atacağım adımlarım olmayınca vazgeçmesi kaçınılmaz oldu. Bu istediğimdi, istedigimdi lakin canımın acisinin önüne geçemedi.. Bekliyordum.. Gelir diye. Ben bizi biraksamda o Zeynebinden vazgeçmez diye, icten ice bekliyordum .. Şimdi unuttu mu diye içim içimi yiyor..
" Bu ne yaman çelişkidir anne"
Hem gitsin istemiştim.. Hem gittiği için içten içe kızıyordum.. her ne kadar kapıyı ben acsamda, beraberinde çok şeyler götürdü..

Sahii Alaz gitti mi?

Söylenen her şarkının notasindaydi adı.. Sarkilarimida mi götürdü? Ya Doğan güneşin ışığı? Güneş o gittiğinden beri sasmadan doğuyor belki.. ama ısıtmıyor yuregimi.. Seyrederken Huzur bulduğum deniz, simdi dalgalarıyla hüzun getiriyor. Sol tarafimin sol tarafı hissizleşti..
Ben bu yaşımda öğrendim, burnun direği nasıl sizlar, bu yaşımda öğrendim hüzünün rengini..

~~

" Bu böyle olmaz Leyla, bu kizin bir derdi var. Gözümün önünde günden güne soluyor yavrum elimden birsey gelmiyor"

Dusunceliydi Selim bey, nazlı goncasi açılıp serpilecegi yerde günden güne soluyordu. Derdini bilse dermanı olurdu. Lakin kızı hiç bir şekilde anlatmaya yanasmiyordu sıkıntısını. Bir baba olarak evladını boyle görmek canını çok yakıyordu. Derdini bilse şifası için biri bin eder cozerdi..

-Bilsem, yavrumun bir çiçek gibi solmasına izin verir miyim? Ne yaptiysam banada anlatmıyor. Günden güne soluyor kuzum.. Ece yle Gokcenin de ağzını aradım onlarda birsey demediler. Metehaninda ağzını bıçak açmıyor Selim.

Anneliğinin hakkını her zaman vermeye calisan Leyla, büyüttüğü iki çocuğuyla , cocukluğunu büyüten Leyla, kızında ki derdin sebebini hissediyordu.. Gözlerindeki hüzüne cokta yabancı değildi. Selim beyin yanından kalkıp, merdivenlere doğru yürüdü . Ayaklarında manevi yük, basamakları çıkmasında ağırlık hissettirmisti.

" Değmesin gözlerine yaş Allahim. Evlatlarım nazenin bir çiçek gibiler. Koparmak, soldurmak isteyenlere fırsat verme. Yüreklerinde ne türlü bir kasvet varsa gider. Metehan imda, Zeynebim de sana emanet. Ayaklarına taş a değmesin..

Kizinin kapısinın önündeydi. Derin bir soluk çekti ciğerlerine. Kapıyı tiklatti. Bir süre bekledi ses gelmeyince tekrar kapıyı tikladi.

Ses yoktu. Yavaşca kapının kolunu indirip, içeri süzüldü. Açtığı kapıyı kapattı. Gonca gülü uyuyordu. Yavaş adımlarla yatağa dogru yürüyüp, kızının yüzünü kapatan saclarini geriye doğru narin hareketlerle topladı. Güzel yüzü solgundu. Gözlerinin altı hafif morarmışti. Yüzünü okşadı. Eğilip sakagina küçük bir buse bıraktı. Yavruları kaç yaşında olursa olsun onun gözünde hala küçük birer kuzuydu.

Hafifçe yere çöküp kızının boşta kalan sağ elini iki avucunun içine aldı. Avuç içine bir öpücük bıraktı. Bakislari tekrar kızının solgun yüzüne takıldı. Gözleri ıslandı.
Sessiz kelimeler dökülmeye başladı agzindan..

-Annem...
Seni dogurdugum da, kaybettigim bebekligime kavuşmuştum. Abinle aile olmuştuk. Seninle tamamlandık kuzum. Senin varlığın, evimizde, güneşimizin sicakligini hissettirdi. Sen benim kayıp yanımsin Zeynep. Ben seninle beraber küçük Leyla yida büyüttüm. Küçük leylayi tanıdım. Şimdi ne yaşıyorsan, ne hissediyorsan ve neyin acısını çekiyorsan anne kimligimin yanında küçük leylanin da canı acıyor.
Lütfen.. lütfen kızım her ne yaşıyorsan benimle paylaş. Anne olarak seni anlamayacagimi düşünüyorsan arkadaşın Leyla ya anlat. O seni incitmez, yargilamaz, soru sormaz, sadece dinler kızım. Sadece dinleyecek.

Leylanin yanaklarindan süzülen yaşlar bağrıni islatmisti. Yavaşça ayağa kalkti. Konuştukça kızının değişen yüz şeklinden, mesajının alindigini anlamıştı.

Odadan çıkan Leyla nin kapattığı kapının sesiyle gözlerini açtı Zeynep.Yattigi Yatağında doğrulup oturma pozisyonunu aldı. Sırtını yatağın başlığına dayadı. Başını tavana dikti.

"Bir karar aldım. Şimdide acısını çekiyorum. Bu acıma sevdiklerimi katık yapamam. Madem bir karar aldın Zeynep madem bir karar aldın artık sevdiklerini üzmek yok..

Zeynep bir yangın başlatmıştı. Kendi yanıyordu bu ateste . Bu kadar farketmesede Alaz i yakıyordu.
Yangının kivilcimlari sevdiklerinin üzerindeydi. Yanginini sevdiklerine yansıtmaktan koruyamamisti.

~~~~~~~~~~~

" Yeter artık çok içtiğinin farkında mısın? Sen içtikçe sorunlar çözüm buluyor mu Alaz? 15 gündür her gece halin bu"

Evet 15 gündür hali buydu. İçip içip iç yanginini kadehlerde söndürmeye calisiyordu.
Oysa ki Zeynep' i hiç hoslanmazdi içkiden. Bildi bileli icmiyordu. kadehlerde bulduğu keyfide, dertliyken sıkıntısınıda Zeynep' inde karsiligi vardı. Şimdi sevdigi yoksa kadehlerde ona hakti..

" Hadi kalk çiftlik evine gidelim. Ananin yuregi seni böyle görmeye dayanamıyor"

Ayağa kalkti Alaz. Dik duruşunda hafif bir sarsıntı olsada kendindeydi.. kardeşi bildiği dostu destek vermek istesede sol elini kaldırarak durdurdu. Yavaş yavaş arabasına doğru yürüdü. Yan koltuğun kapısını açıp oturdu. Başını koltuğa gömdü. Gözlerini yumdu. Gözlerini her yumdugunda gördüğü elalarin seyrine daldi.
Zeynep onun bakmaya doyamadigiydi, ne kadar da korkardı incitmekten.

Bu bana yapılır mı diye düşündü. Bu bize yapılır mı?
Bu zor seven yüreğime yapılacak iş miydi? Sen kimsin be kadın 4 senedir rol oynayacak kadar iyi bir oyuncu musun? Durulugunun altında neler var?

Kendide düşündüklerine inanmıyordu.

Sen Safsın. Benim Zeynebim çok saf, temiz.

Söylesene senin içine kaçmış, sana o lafları söyleten kadın kim?

Baran arabaya binip kontağı çalıştırdı. Çocukluktan beri beraber olduğu dostunu ilkkez bu kadar yıkık görünüyordu.

Uzun geçen yolculukta suskun iki dost..
Baran in elinden birsey gelmez, Alaz Ağa ne olduğunu bilmez.. cümlesi özetliyordu durumlarını.. Arabayı durdurup, kontağı kapatti vefalı dost. Arabanın kapısını açıp indi. Kapıyı kapattı. Yavaş adımlarla kardesinin kapısına doğru yöneldi. Kapıyı açtı. Bir sure Alaz agayi izledi. Daha sonra Sağ elini kardesinin omuzuna bir, iki defa vurdu.

Gözlerini araladı Mardin e hükmeden Adam. Bir mardin e sözü geçerken, sevilip sayılırken, sevdigi kadina tesir etmeyisi ve bunu anlamak için dört senesinin geçmesi canını yakıyordu.

Neymiş etnik kokenmis. Ulan ben senden kendimi mi gizledim.
Herseye, herkese kapali olan benliğim, bir sende tüm açıklığıyla ortalardaydi.
Onundeydi de şimdi mi aklın başına geldi. Sana son kez şans vereceğim Zeynep son kez ..

Alaz i ilk ve son kez ayaklarinin önüne aticam. Ya tutacaksın kaldiracaksin yada üzerime basıp geçeceksin.

İç savaş başlamistı içinde.. Bir tatlı gülücüğüe barış ilan ederdi. Bir kabus gördüm ve uyandım derdi. Burnu yere düşse gururundan kaldıramayacak adam, sevdigi kadının ayaklarinin altına paspas ederdi gururunu..

Yeter ki hersey kötü bir şakadır desin.. Yeter ki seni denedim desin.
Affet.. demesine gerek yok ben senin kaybolduğum ela gözlerinde yolumu bulur, sarıp sarmalarim.

Bu kötü şakayı bize yapma be kadın. Bize yapma kadınım.. Ruhumu saclarinda, savurma.. savurursan ellerine verdiğim kalbimle, ruhumuda kaybederim. Ortada yürüyen bir ceset kalır.

HÜZÜN  en çok mavi sever Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin