bölüm on iki, hislerin eşiği

112 19 3
                                    

Yoon Jeonghan konserin hemen ardından eve geldiğinde ölüm sessizliğiyle geçen yolculuğunun bitmesi bir ömür gibi sürdü. Beklediği gibi tüm yol boyunca ne kendisi bir şey diyebilmiş ne de Seungcheol son sözlerinden sonra bir şey eklememişti. Tek sohbetleri Jeonghan araçtan inerken gerçekleşmişti.

"Yarınki planı unutma."

Onun uyarısına sakince başını sallayıp eve doğru devam etmişti. Bu Seungcheol'ün açıkça hiçbir şey olmamış gibi anlaşmaya devam ettiğinin göstergesiydi. Jeonghan daha fazla ne diyebilirdi ki sanki... Onun sözlerine uyup bu fırsatı kullanmaktan ve bir gün gerçekten uyanmaktan vazgeçmemesini ümit etmekten başka çaresi yoktu.

Derin bir nefes alıp evden içeri girdiğinde geç olmasına rağmen onu bekleyen annesi elinde kaçıncı olduğunu bilmediği bardağıyla salona geçiyor gibiydi. Üzerinde uzun geceliği ve saç bonesiyle oldukça uykulu gözüküyordu. Konser boyunca hiçbir mesajına geri dönmediğini o an hatırladı.

"Hoş geldin Hannie, konser nasıldı?"

Kızmasını beklediği annesi gayet sakin gülümsüyordu. Jeonghan gelmeden yarım saat önce bir şey olduğuna dair korku felci geçiren annesinin babası tarafından 'çocuğu rahat bırak' adlı bir nutuk yediğini bilmiyordu. Bu yüzden bu sakin tavrını yadırgamıştı.

"Güzeldi."

Annesi elindeki bardağı bırakıp yanına geldi.

"Bir solgun gözüküyorsun çok mu yordun kendini?"

O an için annesinin bu sakin tavrına çok muhtaç olsa da bir an önce odasına gidip yaptığı haltın farkına varması gerektiğini biliyordu.

"Biraz yoruldum sanırım, duş alıp uyuyacağım."

Annesiyle vedalaşıp odasına çıktığında ise onu bekleyen ikinci partiya ile karşılaştı. Telefona bakarak onu bekleyen kardeşi gözlerini ekrandan ayırdı.

"Nasıl geçti konser?"

Jeonghan içi acil durum ihtimalleri ile dolu çantasını kenara bırakıp hızlı adımlarla kardeşinin yanına gitti.

"Ben bir bok yedim."

Normalde asla böyle tavır kullanmayacak biri olarak Dino şaşkınca ona baktı.

"Ne oldu? İyisin değil mi?"

Hiç duraksamadan konuya girdiğinde tüm gece aslında durumun binbir türlü kritiği yapıldı. Kardeşi Dino onun hiç farkına varmadığı gerçekleri yüzüne vurmamak için çoğu yerde sustu ve neden böyle bir şey yaptığını sorgulamadı. Bunun olacağını az çok tahmin edebiliyordu.

Tamamen savunmasız bir kalbe sahip Jeonghan'ın ona uzanan ilk yardıma tutulacağı çok aşikardı.

Ancak kardeşinin gördüğü asıl durum bu problemin karşılıklı gözüküyor gibi olması ve Jeonghan'ın daha tutulduğunun idrağını bile tam aydınlatmamışken hislerini koşar adım yaşamasıydı. Kısacası her şey belirsizlik içinde bambaşka bir belirsizlikti. Hem bu sebeplerden ötürü hem de abisinin gerçekten kendi hayatına gösterdiği saygı için olaylara müdahale eden biri olmamayı tercih etti.

İyi bir dinleyici ve sakin bir kardeş olarak Jeonghan'ı yatıştırdı ve bundan sonra ne yapacağına dair fikirleri tamamen kendisinin vermesi gerektiğini dair yönlendirdi. Anne faktörünü de kendisinin bastırması gerekebileceğini aklına not etti. Zira annesinin bu durumu öğrenince çok da hoşlanacağını sanmıyordu.

Jeonghan kardeşinin tüm bu tampon görevi gören gecesiyle iyice allak bullak olmuş aklını biraz susturmayı başardığında sabaha tekrar yeni bir planla başlamıştı. Seungcheol bugün onu söz verdiği haftasonu planına götürecekti. Plandan önce ailesi ile sakin bir kahvaltı ve konserin nasıl geçtiğine dair kardeşi Chan ile konuşup planladıkları sohbet teması hızlıca geçip gitti.

hayallerim düşer avuçlarına | jeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin