bölüm dört, kafes hayatı

174 34 4
                                    

Jeonghan sadece kafa dinleyip birkaç sayfa bir şeyler okumak için oturduğu bankta önce yeni komşusu olarak gördüğü Joshua ardından bir anda beliren yeni komşusu ile kalakaldı öylece. Yeni tanıştığı Joshua'nın ifadeleri de tüm bu hayal karmaşasını destekler gibiydi.

"Joshua orada ne işin var?"

Sesindeki sitem ile beliren yan komşusu telaşla bahçeye girdi. Joshua o kadar ifadesiz bakıyordu ki Jeonghan onun bir hayal olduğuna emin oldu. Böyle bir kızgınlığa karşı ifadesiz kalmak imkânsızdı.

"Jeonghan ile tanıştım, sen de selam versene."

Alelacele gelen adam bankta oturan arkadaşının kolundan tutup zorla kaldırdı.

"Derdin ne?"

Jeonghan durup izlediği yerden birkaç adım geri attığında ikisinin de ilgisini çekmişti. İki kafa da ona döndüğünde Joshua bunu fırsat bildi.

"Ben kaçtım."

Yan komşusu ile göz göze geldiğinde bile Jeonghan bu anın hayal olup olmadığından emin değildi. Aklı karışmıştı. Baş başa kaldıklarında ne diyeceğini bilemedi.

"Onun kusuruna bakma, biraz fazla yüzsüzdür."

Jeonghan hayal veya gerçek asıl özrü ondan dilemesi gerektiğini bilerek tekrar dile getirdi.

"Dün olanlar için özür dilerim."

Scoups gerçek değildi ancak karşısındaki kişi gerçekti. Ya da gerçek olamayacak kadar iyi bir hayaldi. Emin olamadı. O günün ne olduğunu bile hatırlayamadı o an.

"Nasılsın?"

Strese daha fazla girmemek için elindeki kitabı düşürmüş gibi öylece bırakıp başparmağı ile işaret parmağı arasındaki yumuşak yere masaj yapmaya başladı. Tıpkı dün kardeşinin yaptığı gibi.

"İyiyim."

Onun yüzüne bakmadı. Bakamadı daha doğrusu. Gerçek değilmiş gibi hissediyordu çünkü hiç tanımadığı birinin yüzünde bile onun yüzünü gördüğü için tetiklenmişti. Bu sırada kitabı düşürdüğünü zanneden yan komşusu eğilip aldı. Bu sırada başka bir şey fark etti.

"Titriyorsun."

Jeonghan onun demesine kadar fark etmediği bacaklarına dönüp baktığında gerçekten titrediğini hissetti. Siktir. Harbiden bacakları deli gibi titriyordu ve gücü kesilecekmiş gibi hissetti.

"İyiyim sadece oturmam gerekiyor."

Düşüp kalmaktan korkup banka geri oturdu. O an için cebinden telefonunu çıkarıp kardeşini aramalıydı ancak Jeonghan bunu düşünemeyecek kadar strese girmişti.

"İyi gözükmüyorsun, yapabileceğim bir şey var mı?"

Jeonghan o an için bir hayal veya değil sadece o an ki stresini geçirmek istedi. Artık onun ne olduğunu umursamayacak kadar büyümüştü stresi.

"Senin bir hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu nasıl ayırt edeceğimi söyle bana."

O ana kadar bakmadığı yüze kafasını kaldırıp baktı. Gerçekten gösterişli ve sert bir yüzü vardı ve bu yüzünden ardında bomboş bir ifade bir amaçsızlık yatıyordu. Yan komşusu ifadesini de duruşunu da hiç bozmadı. Onun bu rahatlığı Jeonghan'ın stresini tetiklemek yerine bir nebze azalttı.

"Adım Seungcheol, Scoups değil. Evet, yan komşunum ama aynı zamanda kardeşinle aynı üniversiteye gidiyorum. Hayalindeki Scoups nasıl biriydi bilmiyorum ama ben o değilim."

Jeonghan duraksadı. Gerçek gibi duruyordu. Eğer gerçekse biraz önce gelen arkadaşı neydi?

"Joshua?"

hayallerim düşer avuçlarına | jeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin