bölüm on bir, beni bırakma

110 22 30
                                    

Jeonghan o günden sonra bir kez daha onunla birlikte üniversiteye gitti. Bu sefer daha az derse girmiş birlikte bir topluluk etkinliğe katılmış ve üniversitenin kendi fuar alanında gezmişlerdi.

Bir gün içerisinde tüm bunları yaptığını süre boyunca kendini o kadar normal hissetmişti ki tüm inancını bu hisse bağladı. O kadar yaşanılası ve heyecan verici bir histi ki bunu nasıl anlatabilirdi bilmiyordu.

Haftasonuna girmeden önceki son günün akşamında yine dışarı çıkmak için hazırlanıyordu. Aslında böyle bir planı yoktu ancak gördüğü bir konser afişiyle uzun süre bakışmasının etkisinde Seungcheol oraya gitmek istediğini düşünerek davet etmişti.

Onun bu konsere gidip gitmek istediğinden bile emin olmadan kabul etmişti çünkü gün geçtikte tanıdığı Cheol'ün hiçbir şey yapmaktan zevk almadığını ve zorunda kalmadıkça hiçbir şey yapmadığını çoktan anlamıştı.

Bu sebepten ötürü onun eğlenmemesine veya istememesine fazla takılmamaya çalışarak sadece fırsatçılık yapıyordu. Bu konuda hiçbir zaman kendini iyi hissetmiyor olsa da şimdilik görmezden gelmeye çalışıyordu. Bu anlarından o kadar memnundu ki görmek istemiyordu.

Nihayet kendisine böyle vakit ayırabilecek kadar iyi olmuşken bu fırsatı kaybetmek istemiyordu. O akşam da yatağına uzanmış kardeşi onu izlerken Jeonghan giyinmeye çalışıyordu. Daha önce hiç konsere gitmemiş biri olarak ne giyilirdi bilmediği için sadece çalışıyordu.

"Bu nasıl oldu?"

Chan denediği ikinci kombinine gözünün ucuyla dahi bakmadan yatağında telefonuyla ilgileniyordu.

"Güzel."

Jeonghan dudak büzerek kardeşinin tepesine yürüdü.

"Bakmadın bile."

Dino derin bir nefes alıp telefonunu kenara attı ve abisini boydan boya süzdü.

"Rahat bir şeyler giy ve git işte. Neden bu kadar geriliyorsun ki?"

Jeonghan eline aldığı deri ceketini onun suratına yapıştırmak istese de yapmadı.

"Her gün konsere gitmiyorum."

Dino gözlerini devirdi.

"Ben de benimle gitmediğin için sana yardım etmiyorum."

Kardeşi küçük bir kıskançlık krizine mi giriyordu yoksa blöf mü yapıyordu emin olamadı.

"Ciddi misin sen?"

Dino güldü.

"Hayır tabiki de. Sadece o kadar aktif ve sosyalsin ki sanırım abimi özlüyorum."

Haklıydı. Hatta o kadar haklıydı ki Jeonghan neden şimdiye kadar annesi bu duruma bir şey dememişti merak ediyordu.

"Annem bir şey söyledi mi?"

Dino dudak büzdü.

"Son birkaç gündür hiçbir atak veya kriz geçirmediğin için durumu kabullenmiş durumda. Hatta onu bir akşam yemeğe davet etmek istiyor."

Buna sevindi açıkçası. Gerçekten atakların olmadığı sakin ve eğlenceli günler geçirmek kendisi için o kadar veli nimetti ki kimse pürüz çıkarmıyordu. Bu yüzden kendisi de hiçbir şeyi eşelemeden sadece tadını çıkarmalıydı.

"Geldi sanırım."

Kardeşinin dediği üzere kapının sesini duyan Elindeki ceketi hızlıca üzerine geçirdi.

"Gidiyorum ben."

Jeonghan kardeşine el sallayıp odadan çıkıyordu ki kardeşi arkasından seslendi.

hayallerim düşer avuçlarına | jeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin